Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tarafından DEAŞ terör örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 30 Mayıs 2017 tarihinde örgütün Türkiye sorumlusu olduğu değerlendirilen Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk İstanbul'da olduğu tespit edilmiş, yapılan operasyonla gözaltına alındıktan sonra Sakarya Adliyesinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderilmişti. Sakarya Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada şüpheli sanık 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', ' Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme', 'Terör örgütü propagandası' suçlamalarıyla hakim karşısına çıktı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle duruşmaya katılan Bayancuk ifadesini verdi.

'Türkiye'de yaprak kıpırdasa bizi alıyorlar'
Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk mahkemede verdiği ifadede, 'İddianamedeki en temel ve en zorlayıcı suçlamayı ihlal suçundan yargıtay maddenin uygulanabilmesi için cebir ve şiddet uygulaması yetmez. Bu örgütün bu amacı gerçekleştirmeye yönelik eylemlerin olması gerekir der. Bu iddiaya cevap vermeyeceğim. İddianamede tezat bilgiler ve zorlama raporlar içermektedir. Islarla bizim DEAŞ veya silahlı bir terör örgütü üyesi olduğumuz söyleniyor. İddianamede bize addedilen düşüncelerin bazıları yanlış olmakla birlikte bizim dini düşüncemizdir. Demokrasiyi kabul etmek zorunda değilim. Cumhurbaşkanını, Atatürk'ü sevmek zorunda değilim. Askerlik yapmak polis olmak da zorunda değilim. Allah'ın koyduğu hükümleri ülkede yaşamak benim en doğal hakkım. Bu benim inancımdır. Demokrat olmamak, şeriat olmak bunlar birer suç ise bilmek istiyorum. Ve bunları eleştirmek benim en doğal hakkım. Birinin kafasına silah dayayıp bu düşünceye zorla yaptırsam bunlar suç olur. İddianamede Sakarya'da bir evde örgütsel toplantı yapıldığı iddia ediliyor. İstanbul'dan Sakarya'ya kadar polis ekipleri bizi takip ediyor. Evimizin dibine kamera sistemi kuruluyor, kapıdan içeri girene kadar fotoğraflanıyoruz içeri girdiğimizde emniyet güçleri içerideki konuşmaları dinlemiyor. Bence bu konuşma emniyetin elinde vardır. 2008'den beri sürekli bana karşı operasyon yapılıyor. 7-8 ay içeride yattıktan sonra serbest bırakılıyorum. 2008 - 2011 tarihinde bizi gözaltına alan polis, tutuklayan hakim, soruşturmayı yürüten savcı terör örgütü suçlamasıyla Silivri Cezaevinde kalıyorlar. Emniyet için ülkede bir günah keçisine ihtiyaç var. Bizim fikirlerimiz ve adresimiz açıkça belli. Türkiye'de yaprak kıpırdasa bizi alıyorlar. Ben Müslümanım. İnandığım ilkelere insanları davet etmeyi ben görev olarak benimsedim. DEAŞ ve hiçbir terör örgütü ile işim olmaz. Ben suçlamaları kabul etmiyor ve tahliyemi talep ediyorum' dedi.
Sanığı dinleyen mahkeme heyeti davayı ileri ki bir tarihe erteledi.