Yargıtay, ByLock kullanımını FETÖ üyeliği için tek başına delil saymıştı...
Yani, bir kişi örgütün bu gizli haberleşme ağında iletişim kurduysa kesin FETÖ'cüydü...
"İletişim kurduysa" ifadesine dikkat çekmek istiyorum...
Çünkü, ByLock içerikleri de Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından uzmanların yer aldığı birimlerde incelendikten sonra soruşturma yapılıp yapılmayacağına karar veriliyordu...
Nitekim, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, yeni adli yılın başlamasından sonra yaptığı basın toplantısında, 80 bin ByLock içeriğinin incelendiğini söylemişti...
Bu hatırlatmadan sonra, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan açıklamayla, FETÖ'nün mücadeleyi sulandırmak ve mağduriyet algısı oluşturmak için yaptığı şeytani planı ortaya çıkmış oldu...
Öyle ki, bir çoğumuz cep telefonunda ByLock kayıtlı olduğu için hakkında soruşturma açılan bazı insanlar için "kuşku" duymadık mı?..
"Olmaz ya" demedik mi?..
İşte FETÖ'nün amacı da toplumda bu kuşkuyu yaratmaktı...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 bin 480 kişinin iradeleri dışında ByLock IP'lerine yönlendirildiğini tespit etmeseydi, listede adları bulunan kişiler; hapiste yatarken, bu devlete ve yargıya küsmeyecek miydi?..
Türkiye genelinde bu durumda olan insanlar için tahliye işlemlerinin başlatılmasıyla, bu "şeytani plan" çökmüştür...
Ve dün de Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, benzer durumdaki 36 kişinin tahliye edildiğini açıklamıştır...
"Şeytan" dedim de...
O bile bu kadar "acımasız" olabilir mi?..
Öyle ya bu insanlar, iradeleri dışında düştükleri tuzak yüzünden ekmeklerini kaybetti, sevdiklerinden uzakta aylarca hapis yattı. Aileleri, psikolojik olarak yıkıldı. Çocukların yaşadıkları o travmaların ileride yaratacağı psikolojik sorunlara değinmiyorum bile...
Yani, binlerce masum insana böylesi acılar yaşatanların bu planına "Şeytani" demek, bence şeytana da haksızlık olur, diyorum!..
Devlet, FETÖ'nün tuzağına düşürülen bu insanların mağduriyetlerini gidermek için gereğini yapacaktır…