Çay-Kur’dan bir açıklama:
3 bin 500 işçi alacağız.
Alınacak işçilerin tümü Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun’dan olacak.
Bu açıklama beni 70’li yılların başına götürdü.
Bu tür açıklamaları TEKEL yapardı.
Yörede 35 bin kişiye ekmek kapısı olmuştu.
Üreticinin, işçinin esnafın yüzü gülüyordu.
Devlet babanın da.
Zira tütün, Türkiye’nin en önemli ihraç ürünü idi.
Samsun’a göçün ana nedeni idi.
Büyümenin en önemli faktörü idi.
Kısacası Samsun, Türkiye’nin 7’nci büyük ili idi.
İşin içine siyaset sokulmuştu.
Her yer tütün alanına dönüştürülmüştü.
Kalite düşürülmüştü.
İzlenen yanlış politikalar TEKEL’i batırdı.
Üreticiyi bitirdi.
Altın yumurtlayan tavuk misali tütün katledildi.
Türkiye’nin en büyük kamu kuruluşlarından biri olan TEKEL yok pahasına özelleştirildi.
Tütün ile birlikte Samsun’da gerileme dönemi başladı.
Göç alan Samsun göç veren oldu.
Sıralamadaki yerimiz 7’den 37’e geriledi.
Samsun Maden, Canik ve Evkaf türü tütünüyle tüm dünyanın iyi bildiği bir kentti.
Geçmişte konsoloslukların olma nedeni de tütün idi.
Samsun önemli bir ticaret kenti idi.
Anadolu’nun merkezi konumundaydı.
Şimdi Samsun’u ayakta tutabilme gayretleri sarf ediliyor.
Sanayiden söz ediliyor.
Üzülerek belirtmek isterim ki, bir arpa boyu yol kat edilemiyor.
Atatürk’ün şehri Samsun, tütününden edildi.
Şeker pancarından.
Buğdayından da.
Köyler boşaldı.
Tarım alanları ekilemez oldu.
Samsun’un ülke tarımındaki katkısı hayli geriledi.
Böyle giderse tabiri caizse tarım sıfırlanacak..
Halbuki Samsun, Türkiye’nin en önemli iki ovasına sahip.
Türkiye’yi besleyecek potansiyele de.
Acı gerçek, kendine hayrı yok.
Pembe tablolar sunanlara kapak olsun.