Samimiyetsizlikle secdeye başını koyup, sonra yalan söyleyen, iftira atan, kamu malını hortumlayan, her türlü düzenbazlıkla haram lokma yiyen ve tüm bunlara rağmen bir de kibirlerinden geçilmeyenler, sanıyorlar ki; insanı aldattıkları gibi Allah aldanacak!..

Öyle olsaydı, Kuran-ı Kerim'in 107. Süresi Ma'un'da, "Gördün mü o dine yalan diyeni? İşte yetimi itip kakan odur! Yoksulu doyurmaya teşvik etmez. Fakat veyl (yazık) o namaz kılanlara ki, namazlarında yanılmaktadırlar.

Onlar ki, gösteriş yaparlar. Ve yardımlığı sakınır (zekatı vermezler)" der miydi?..

Adını son ayetindeki "ma'un" yani "zekat" sözcüğünden alan süreyi indirir miydi?..

Kuran-ı Kerim'in "Yaratan, yoktan var eden" anlamına gelen Fatır süresinin 5. ayetine de bakalım: "Ey insanlar! Allah'ın vaadi haktır. Dünya hayatı aldatıcıdır. Aldatıcılar, Allah'ın adını kullanarak sizi aldatmasın."

Sözü fazla uzatmamayım!..

Cüneyd Süavi'nin "Dokunuş" öyküsüyle sizleri baş başa bırakayım...

* * *

Haşir meydanındaki insanlar, ebed ülkesine uçmak için sabırsızlanıyordu. Peygamberler, şehitler ve büyük veliler için herhangi bir problem yoktu. Ancak diğerleri, 'Elli bin sene sürer' denilen bu yolu, dünyadaki hayatlarının karşılığı olan bir vasıta ile aşmak durumundaydı. Her insan, sevap ve günahlarını ortaya döküp ince hesaplar yaparken, sermayeleri yetmeyen bazı gençler bir araya geldi ve kendilerine gözcülük eden meleğe başvurdu:

"Bizler, dünyada iken meşhur bir yarışmaya katılmış ve ellerimizi günler boyu süren bir sabırla lüks arabaların üzerinden çekmeyerek onları kazanmıştık, dedi. Bu gayretimize karşılık o arabaların verilmesini istiyor ve bu zorlu yolu onlarla aşmayı planlıyoruz."

Melek, yarışmanın detayını öğrendikten sonra, "Yanlış şeye dokunmuşsunuz" dedi. "Sizin arabanız, bu yolda gitmez." Gençler, biraz ilerideki insanları göstererek: " Şuradaki insanların da bir şeylere dokunduğu söyleniyor" diye itiraz etti. "Ama şimdi Cennet'e uçuyorlar."

"Evet!.." dedi, melek. "Onlar da dokundular. Hem de günde sadece bir saatçik."

"Bir saat mi?.." diye atıldı gençler. " Oysa bizler günler boyu çekmedik elimizi. Uyumadık, aç kaldık,

nerdeyse ölüyorduk. Peki onlar nelere dokundular?

"Seccadeye" dedi melek. "Küçük bir seccadeye. Şimdi ise onlarla uçuyorlar."

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...