Kırmızı et sektörüne nefes aldıracak ve ithalatı ortadan kaldırmaya yönelik projenin sahibi yatırımcı Fatih Demiraslan, et ve hayvan ithalatının önüne geçebilmek ve paranın yurt dışına çıkışını önlemek için bir attıkları adımda sonuçlar almaya başladıklarını açıkladı. Asıl maksatlarının Türkiye'nin et ithalatının önüne geçmek olduğunu söyleyen Fatih Demiraslan, 'Yurt dışından getirilen hayvanları, burada üretmeyi denedik. Genetiği yüksek bir anneden, elimizde çok miktarda olan taşıyıcı Holstein ırkı hayvanlardan 40'a yakın embriyo teknolojisi ile hayvan üretmeye başladık. İlk önce KOSGEB'ten daha sonra da üniversitemizden destek alarak bu projeye start verdik. Özellikle sütçü hayvan olarak bilinen Holstein cinsi sığırın et üretiminde daha fazla kullanabilmesi önemli. Bu hayvanın yavrusundan 250-300 kilo karkas et sağlanırken, embriyo transeri ile doğacak olandan 400-450 kilo yakın bir karkas et transferi olabiliyor. Bu hayvan başına ülke ekonomisine yaklaşık 4 bin TL'lik katma değer oluşturan bir durumdur. Şu an hayvan ve et ithalatı var. Bir hayvanı yurt dışından alabilmek için bir sürü zahmet çekiyoruz. Prosedürleri de oldukça fazla. Bunu burada üretmek, embriyo teknolojisini kullanmak en doğru yöntem' dedi.
Proje Balıkesir Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Şükrü Metin Pancarcı ile Doç. Dr. Recai Kulaksız koordinatörlüğünde yürütülüyor. Pancarcı, 'Yurt dışında doktora eğitimim sırasında embriyo transferi konusunda eğitim almıştım. Ülkemize geldiğimizde bunu uygulama şansım olmamıştı. İlk kez bir sanayicimiz bizden bir talepte bulundu. Ar-Ge çalışmalarında bulunduk ve nihayetinde bir buzağımız doğdu. Yatırımcımız Fatih Bey'in çabaları ile bu çalışma başladığı için ilk buzağımızın adını da 'Fatih' koyduk. Maksadımız ülkemizin et açığını gidermek. Malum nüfusumuz artıyor. Ette dışarı bağımlığı azaltma adına neler yapabiliriz? Ülkemizde suni tohumlama yapılıyor. O da başarılı bir teknoloji. ancak sanayicinin talebini hızla karşılamak için daha üstün bir teknolojiye ihtiyacımız vardı. Bu da embriyo transferiydi. Bu ülkemizde ilk kez yapılan bir olay değil. Fakat bir sanayicinin talebi ile yapılan ilk proje bu oldu. 41 embriyo attık ve ilk buzağımız doğdu. Suni tohumlamada genetik ilerleme embriyo transferine oluşan seviyeye gelmek için 5 yıl gerekiyor. Arka arkaya suni ilkah yapacaksınız ki saf kan bir ırk elde edesiniz, embriyo transferi ile bu zamanı bir aşamada geçmiş oluyoruz. Bu yolla daha da fazla yavru elde ediyorsunuz' dedi.
Doğan buzağının kopya buzağı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Pancarcı, 'Buzağının annesi Avusturya'dan ithal edilen saf kan bir simental ırkı hayvandı. Bunu simental bir boğa ile dölledik. Laboratuvar ortamda yumurtalarına baktık ve naklettik. Bunun en önemli noktası bu işin sürdürülebilir olmasıdır. Ekonomik bir sanayi üretimi olmamıştı. Projemizin hedefinde 800 civarında embriyo transferi yapmak ve 400 civarı buzağımızı kucağımıza almak var' şeklinde konuştu.
Doç Dr. Recai Kulaksız ise projenin sürdürülebilir olmasının altını çizdi. Kulaksız, 'Üniversite ve sanayi iş birliği açısından bu proje önemlidir. Etçi hayvan üretimine odaklandık. Dünyada bu iş yapılıyor, et açığına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz' dedi.
Henüz iki haftalık olan ve embriyo transferi ile dünyaya gelen buzağının ise geçen iki hafta zarfında iyi bir gelişme sergilediği açıklandı.

(Özel) Kırmızı ette ithalatın önüne embriyo transferi ile geçilecek