Bütün virüslerde iklim değişikliğinin çok büyük etkisi olduğunu dile getiren Prof. Dr. İftihar Köksal, dünyanın dinamik bir dengesinin olduğunu kaydetti. Köksal, 'Her mevsimin kendine göre özellikleri var. Mevsimsel ve iklimsel değişiklikler virüsleri de etkilemekte. İçinde bulunduğumuz ortam ısısı mikropların üremesi için son derece uygun bir ortam. Sonbaharın başından ilkbahara kadar olan mevsimi biz grip mevsimi olarak adlandırıyoruz. Bu mevsimde grip virüsleri uyanıyorlar. Toplu yaşam arttığı için insanlar birbiriyle daha fazla kapalı ortamlarda havaların soğumasıyla birlikte olduklarından kolay bulaşmakta. Bu mevsimsel değişiklik grip haritasında da değişiklik yaptı. Biz bu zamanın kaydığını görüyoruz. Eskiden sonbaharda başlardı kışın artardı ilkbahara doğru azalırdı. Ama geçen sene de bu sene de böyle olmadı. Yeni artmaya başladı. Aralık sonunda biraz vaka vardı. Ocak ayı itibariyle vakalarda bir artış görüyoruz. Bu çok büyük risk. Bu Mart ayına kadar artarak devam etmekte. Geçen sene öyle olmuştu. Nisan ayında bitmişti' dedi.

'Grip ile nezleyi karıştırmamak lazım'
Gribi nezle ile karıştırmamak gerektiğinin altını çizen Köksal, 'Grip gerçekten çok önemli. Gribi nezle ile karışmamak lazım. Grip öldürücü bir hastalık ama nezle öldürmeyen bir hastalık. Biz şunu öneriyoruz; ayırt edelim ama gripten korunmak mümkün. Nezlede gözlerde yaşarma, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler vardır. Ateş çok yüksek derecelere çıkmaz. Birkaç günde iyileşir. Ama grip öyle değil. Grip özellikle bir takım risk gruplarında çok daha ağır seyreder. Hastaların tabiriyle boğazda biber dökmüş gibi yanma hissi olur. Kuru bir öksürük olur. Burun akıntısı yoktur. Gözlerde yaşarma, hapşırma yoktur. 39, 40 dereceye kadar çıkan ateş vardır. Keşke bu kadarla kalsa. Gribin en büyük riski sadece üst solunum yollarında kalmaması, alt sonumu yollarına inerek ölümcül zatürre yapmasıdır. Çok hızlı ilerler. Ciddi bir zatürre tablosuyla hastaların ölümüne yol açabilir ya da üzerine fırsatçı mikropların binmesiyle bakterilere bağlı olarak zatürre gelişir. Bu da hastanın yaşamını olumsuz etkileyebilir' şeklinde konuştu.

'En önemli korunma yolu aşılanma'
Gripten korunmanın mümkün olduğunu kaydeden Köksal, 'Grip aşısı son derece önemli. Özellikle risk grubu dediğimiz ve gribin ölümcül seyredebildiği bu grupların yüzde 100 aşılanması lazım. Aşı karşıtı söylemleri de şiddetle kınıyorum. Günümüzde artık aşı ile korunan bir hastalığa hayır aşılanmayın geçirin demek insanların hayatını, yaşamanı tehlikeye atmak demektir. 65 yaş üzerinde olanlar, diyabetler, ileri obez olanlar, tansiyonu olanlar, kalp hastaları, kronik akciğer hastalığı, bronşit olanlar ve gebeler mutlaka aşı olmalıdır. Çünkü bu saydığım gruplar gribin en ağır seyrettiği gruplardır. O nedenle aşılanmak lazım. Diğer noktada grip aşısını yaptırarak gereksiz antibiyotik sarfiyatının da önüne geçmiş oluruz. Grip antibiyotik ile geçen bir hastalık değildir. Ama gripten sonra gelişebilecek olası bakteriyel enfeksiyonlarda antibiyotik verilmektedir. Dolayısıyla direnç ayrı bir sorun gereksiz antibiyotik kullanımından da sadece bir grip aşısı olarak korunmak mümkün olacaktır. En önemli korunma yolu aşılanmadır' ifadelerini kullandı.