AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, Haberaks TV'de Sinan Sallabaş'ın hazırlayıp sunduğu ''Samsun'un Nabzı'' programının canlı yayın konuğu oldu. Karaaslan'ı program öncesi Haber Medya Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Necdet Uzun, Haber Medya Grubu Yöneticilerinden Hülya Hacıoğlu, Haber Medya Satış ve Pazarlama Direktörü Sinan Sallabaş, Haberaks TV Genel Yayın Koordinatörü Fatih Korkmaz, Haber Medya Haber Müdürü Onur Nurdemir, Haber Radyo Genel Yayın Yönetmeni Cumhur Kocaoğlu karşılayarak bir süre gündem hakkında sohbet etti.

BU GÖMLEK BİZE DAR GELİYOR

Programda Sallabaş'ın sorularını yanıtlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan referanduma dair çok özel açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin mevcut anayasayla yönetilmeyi hak etmediğini söyleyen Karaaslan, ''Çünkü bu darbe sonrası oluşmuş bir yasa ve bu gömlek bize dar geliyor. Bu gömlekle hareket etme kabiliyetimiz çok kısıtlı. Bir şey yapmaya çalışıyoruz bir oradan yırtılıyor, bir buradan. 18 maddelik değişiklik bunun vardığı son nokta ama bu istek çok öncesine dayanıyor. Türkiye'nin artık çok güçlü hedefleri var ve çok güçlü iddialar ortaya koymuş durumda. Eski yol haritaları ve ezberlerle yola devam etmek mümkün değil. Parlamenter sistem tecrübesini çok uzun yıllardır yaşıyoruz ve bu sistemin maalesef Türkiye'yi çözümsüzlüğe götürdüğü çok anı yaşadık. Artık köklü bir reform gerekiyor Türkiye'de. O büyük iddialarla, eski alışkanlıklar birbiriyle örtüşmüyor. Biz şu anda bildiğimiz anlamda bir başkanlık sisteminden bahsetmiyoruz. Amerika'daki, Almanya'daki örneği alıp Türkiye'de uygulamıyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türkiye'nin sosyolojisini merkeze oturtan, Türk insanının siyasetle kurduğu ilişkiyi en verimli nasıl kullanacağımıza dair bir arayışın sonucu'' ifadelerini kullandı.

TARİH, CESURLARIN YAPTIKLARINI YAZAR

Ana muhalefet partisiyle aralarında garip farklar olduğunu ifade eden Karaaslan, ''Avrupa'dan gelenlerin de genellikle anlayamadığı fark bu oluyor. Biz muhafazakar demokrat olarak kendimizi tanımlıyoruz ama statükoya çok karşıyız. Sürekli dinamik ve reformist bir bakış açısına sahibiz. Dünya genelinde de aslında sol örgütlenmeler tam tersi oluyor. Değişime açıktır, statükoya karşıdır. Bizde tam tersi var. İnancımız, medeniyetimiz, geleneklerimizle kurduğumuz bağ açısından muhafazakarız. Ama aynı zamanda dünyaya ve Türkiye'ye bakış açımız konusunda çok reformistiz. Bu yüzden muhalefetle iletişim kuramıyoruz. Muhalefet, Anayasa değişikliği sürecinde 'Bu 18 madde eksik, şu 2 maddeyi eklemelisiniz. O madde böyle olmaz, gelin bunu değiştirelim' diyebilirdi. Tıpkı MHP'nin yaptığı gibi. Keşke CHP de bunun bir parçası olsaydı. Keşke 'Halka sormayın' diye verilen mücadelenin yerine, 'Halka sorun çünkü biz bunun Türkiye için faydalı olmadığına inanıyoruz. Bu yüzden hayır çıkacak' deme cesaretini gösterseydi ama tarih cesurların yaptıklarını yazar'' dedi.

KAPSAYICI OLMAYAN BAŞA GELEMEZ

Önerilen sistemde Cumhurbaşkanı'nın halkın yüzde 50'sinden fazlası tarafından seçilecek olmasının katılımcı demokrasiyi geliştirmek adına önemli bir gelişme olacağını ifade eden Karaaslan, ''Mevcut sistemde iktidar olmak için yüzde 20 oy çoğu zaman yetiyor. O zaman siz belli bir grubu önceleyen veya belli bir gruba kendini daha yakın hisseden birisi olarak söz sahibi olunabilir. Ama yüzde 50'den fazla oy alan bir Cumhurbaşkanı asla bir grubun Cumhurbaşkanı olamaz. Bence bu sistemi en güçlü kılan yanlarından birisi, yüzde 50 oy alan birisinin toplumun bütün sorunlarını önceleyen, halkın yarısından fazlasının sorununa, beklentisine cevap verecek bir Cumhurbaşkanı olacak olması. 30 milyon oyu bir özelliğinizle ya da bir etnik gruptan alamazsınız. Bu ülkenin bir yapısı ve sosyolojisi var. Artık Türkiye'de bu kadar kapsayıcı olmayan kimse başa gelemez'' diye konuştu.

HALK SANDIKTA CEZALANDIRACAK

'Tek adam' iddialarına da değinen Karaaslan, yeni sistemle Cumhurbaşkanı'nın vatandaşların adalet kavramını zedeleyecek adım atamayacağını belirterek, ''Çünkü onu da seçen halk. Sorumluluk duyduğu kesim halk, başka hiçbir güç tarafından oraya getirilmemiş. Dolayısıyla halktan başka kimseye karşı bir sorumluluk duymayan yeni bir sistem. O yüzden halkın isteği dışında attığı her adımda, halk onu sandıkta cezalandıracak. Bu mesele siyasetin de üzerinde, partiler üstü bir mesele. Buna böyle bakmak lazım. Geleceğimiz açısından çok önemli bir adım. Samsun'un referandumda rekor kıracağını düşünüyorum. İddialı bir söylem bu ama Samsun ciddi anlamda Türkiye ortalamasının hep üzerinde oldu. Samsun milli mücadele şehri, bu açıdan konuya gerçekten farklı bir açıdan bakıyor bence. Yine bir milli mücadele veriyoruz. Şartlar, ortam ve yüzyıl değişti ama büyük bir mücadelenin içindeyiz. Bu mücadele de devam edecek. Biz bu esnada daha güçlü olmak istiyoruz. Çarkları hızlı dönen bir sistemle gitmek istiyoruz. Bu yüzden inşallah 16 Nisan akşamı oylar sayıldığında Türkiye için aydınlık geleceği oluşturacak çok güçlü bir 'Evet' sandıktan çıkacak'' dedi.

Zerrin SOMUNCU