Rahmetli Erbakan, Karadenizli idi. Sinop'ta doğmuştu.

Ülkenin "Ağır sanayi hamlesi"ne ihtiyacı olduğunu 1950'lerde söylemiş; söylemekle kalmayıp 1956 yılında ilk yerli dizel 'Gümüş Motor Fabrikası'nı kurmuştu.

"Türkiye tarım ülkesi olacak" diyen küresel sermaye, rahmetli Erbakan'ın bu hamlesini, bakanlıklara sızmış işbirlikçi bürokratların "emisyon" yalanlarıyla gelişmesi önlenmişti.

Erbakan, 58 yıl önce "Devrim arabaları"nı yapan ekibin içindeydi...

82 yıl önce kendi uçağını yapan Türkiye, ilk yerli otomobilini bir avuç yiğit bilim adamıyla gerçekleştirmişti. Türkiye'nin uçak sanayinde geldiği noktayı istemeyip, 'Türkiye tarım ülkesi olacak ve NATO ülkelerinin ihtiyacını karşılayacak' diyenler, bu kez de yerli otomobillerin seri üretime geçmesine izin vermedi.

Bilim adamı olmak, zorlukların aşılması için yeterli değildi. Tecrübeleri ona ancak siyaset yaparak bu engelleri aşabileceğini göstermişti. Halk arasında 'Anahtar partisi' olarak adlandırılan Milli Selamet Partisi'ni kurmuştu.

1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı'nda hükümet ortağıydı. Ecevit "Karaoğlan" o da "Mücahit Erbakan" olmuştu. Erbakan fırsatı yakalamıştı ve o yıl Konya Kulu Tuz Fabrikası, Afyon Şeker Fabrikası, Afyon Et ve Balık Kurumu, Kütahya İplik Fabrikası, Yozgat Çimento Fabrikası, Malatya İplik Fabrikası, Hakkari Yüksekova Süt Fabrikası, Siirt Süt Fabrikası ve Trabzon Peynir Tereyağı Fabrikası'nın temellerini attı.

Küresel sermaye, Ecevit ve Erbakan'dan rahatsızdı. O hükümet yıkıldı ve yerine 31 Mart 1975'te AP, MSP, MHP ve CGP'den oluşan '1. Milliyetçi Cephe Hükümeti' kuruldu.

Erbakan, 1975 yılında da Mardin Çimento Fabrikası, Bilecik Seramik Fabrikası, Bilecik Söğüt Seramik Fabrikası, Antalya Pil Fabrikası, Mardin- Nusaybin İplik Fabrikası, Mardin-Mazıdağı Peynir Tereyağı Fabrikası ve Konya Yonga Levha Fabrikası'nın temellerini attı…

İllerin sahip oldukları tarım, hayvancılık ve sanayi birikimlerine göre fabrika temellerinin atılması dikkat çekiciydi...

Erbakan 1976 yılında ise Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası, Adapazarı Yem Fabrikası, Adapazarı Başak Traktör Fabrikası, Sivas Gemerek Çelik Konstrüksiyon Fabrikası, Şanlıurfa Ziraat Makine Fabrikası, Afyon-Bolvadin Alkaloid Fabrikası, Kütahya Kağıt Fabrikası, Bilecik Bozüyük Seramik Fabrikası, Adıyaman Çimento Fabrikası, Adıyaman Makine Fabrikası, Afyon Şeker Fabrikası, Afyon Kağıt Fabrikası, Afyon Et ve Balık Kurumu, Afyon Alkaloid Fabrikası, Afyon Ağır Makine Fabrikası, Ağrı Şeker Fabrikası, Amasya Ağır Makine Fabrikası, Ankara Organize Sanayi Bölgesi, Ankara İş Makineleri Fabrikası, Ankara Terminal Santrali, Antalya Çimento Fabrikası, Artvin Kağıt Fabrikası, Aydın Gübre Fabrikası, Balıkesir Kağıt Fabrikası, Bilecik Rulman Sanayi, Bingöl Çimento Fabrikası, Bitlis Çimento Fabrikası, Bitlis Sigara Fabrikası, Bolu Ağaç Sanayi Fabrikası, Burdur Traktör Fabrikası, Bursa Otomobil Fabrikası, Çankırı Ağır Teçhizat, Çorum Şeker Fabrikası, Çorum Ağır Makine Fabrikası, Denizli Çimento Fabrikası, Denizli Şeker Fabrikası, Diyarbakır Çimento Fabrikası, Diyarbakır Tütün Sanayi Fabrikası, Diyarbakır Et Kombinası, Diyarbakır Elektro Mekanik Sanayi, Elazığ Organize Sanayi Bölgesi, Elazığ Dokuma Fabrikası, Elazığ Elektro Mekanik Sanayi, Elazığ Tel Çekme Sanayi ve Elazığ Haritalı Çelik Fabrikası'nın temellerini attı…

Erbakan, ancak ülke kalkındığında gerçek manada bağımsızlığın kazanılacağını bilen bir siyasetçi olarak, 1977 yılında da Bolu Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikası, Kastamonu Entegre Kağıt Fabrikası, Kayseri Çimento Fabrikası, Kayseri Üniversal Takım Tezgahları Sanayi, Kayseri Tank Yenileme Fabrikası, Kırklareli Ziraat Makine Sanayi, Kırşehir Lastik Fabrikası, Kırşehir Takım Tezgahları Sanayi, Konya Gübre Fabrikası, Konya Traktör Fabrikası, Konya Şeker Fabrikası, Konya Yenileme Fabrikası, Kütahya Çimento Fabrikası, Malatya Paletleme Tesisleri, Malatya Transformatör Fabrikası, Malatya Elektro Mekanik Sanayi, Manisa Tütün Sanayi, Manisa Çimento Fabrikası, Kahramanmaraş Çimento Fabrikası, Kahramanmaraş- Elbistan Şeker Fabrikası, Mardin Gübre Fabrikası, Mardin Şeker Fabrikası, Mardin Traktör Fabrikası, Muğla Çimento Fabrikası, Muğla Tütün Sanayii, Muğla Termik Santrali, Muş Şeker Fabrikası, Nevşehir Aktarma Organları Sanayi, Niğde Halı Sanayi, Niğde Kamyon Motorları Sanayi, Hatay- İskenderun Çimento Fabrikası, Kütahya Soma Gübre Fabrikası, Van Şeker Fabrikası, Rize Gemi Dizel Motor Sanayii fabrikasının temellerini attığında, bazıları o temelleri yerinden söküp TBMM'ye taşımıştı. O eserler yükseldiğinde, o temelleri söküp Meclis'e taşıyanlar hiç utanmadı…

1977 yılı genel seçimlerinde, yüzde 41 oy alan CHP, tarihe 'Güneş Motel' olarak geçen vekil transferleriyle iktidar oldu. Bu hükümet, 1979 yılında TÜİSAD ilanlarıyla yıkıldı ve AP-MSP- MHP'nin ortaklığıyla '2. Milliyetçi Cephe Hükümeti' kuruldu. Ülkede sağ-sol ve mezhep çatışmalarının fitili ateşlenmişti. Bu hükümet, 5 ay sonra gensoru ile düşürüldü… Ve 12 Eylül'de Amerikalıların "Bizim çocuklar" dediği generaller ülke yönetimine el koydu….

Erbakan ve ülkenin yetiştirdiği ne kadar tecrübeli siyasetçi varsa birlikte çözüm üretememenin bedelini cezaevlerine atılarak ödedi…

Yeni dünya düzeni: vatanseverleri değil, küresel sermayenin önündeki engelleri kaldıracak siyasetçi profilini istiyordu…

Refah Partisi'nden milletvekili seçilemeyen rahmetli Turgut Özal, Başbakanlık Müsteşarı olarak görevdeydi.

Daha sonra ilk seçimlerde Özal'ın kurduğu 'Anavatan Partisi' iktidara geldi. ANAP'taki pek çok isim Erbakan'ın eski dava arkadaşlarıydı. Ancak, Erbakan'ın da aralarında olduğu eski siyasetçilerin yasaklarının kalkmasını istemiyorlardı…

1987 yılında yapılan referandumu, Özal'a karşı 75 bin oy farkla kazanan Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş siyasete dönebildi. Özal, demokratik açıdan doğru olmayan bir yasağı savunmuştu ama rakipleri karşısında da güç kazanmıştı.

Erbakan da küllerinden yeniden doğmuştu. Yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediyelerini kazanan Refah Partisi, 1995 yılında da 158 milletvekili çıkararak birinci parti oldu. Refah Partisi, Samsun'dan bugün Sağlık Bakanı olan Ahmet Demircan'ın da aralarında bulunduğu üç milletvekili çıkarmıştı. ANAP-DYP koalisyonu kuruldu ama sıkıntılı bir süreç başlamıştı. Bu hükümet, yıkıldı ve 27 Haziran'da 1996'da yerini Refah Partisi- DYP'in ortaklaşa kurduğu "Refah yol" iktidarına bıraktı. Erbakan Başbakan'dı.

Rahmetli Erbakan'ın başında olduğu hükümet, memura en çok zam yapan iktidar olarak tarihe geçti. Banka faizleri çok yüksekti. Ekonomi durma noktasına gelmişti. Erbakan, AK Parti iktidarının bugün yapmaya çalıştığı "Havuz sistemi"ni kurarak, devletin hortumlanmasının önüne geçti. Bir devlet kurumunun yatırdığı mevduata yüzde 7 faiz veren banka, devletin parasını devlete yüzde 80'le 'iç borçlanma' olarak geri veriyordu.

Vurguna bakar mısınız?..

Bu devletin, böyle bir sistemle iki yakasının bir araya gelmesi mümkün müydü?..

Banka mevduat ve kredi faizleri düşmeye başlayınca, yerli ve yabancı bankalar rahatsız olmuştu. Musluk eskisi gibi akmıyordu. Elbette bu işlerine gelmedi. Çünkü, "vurgun dönemi" bitmişti. Bu kez, '28 Şubat süreci' başladı ve sonunda Erbakan Hükümeti'ni yıktılar. O günlerin gazetelerde manşet yapılan konular ve bugün terör örgütünün elebaşı olarak nitelendirilen Gülen'in o dönemdeki "Beceremediniz artık gidin" açıklamalarının nedenini yıllar sonra gazeteci Ali Bulaç, '28 Şubat, İslam Hareketi'ni Erbakan'dan alıp, Gülen'e teslim etmektir' diyerek açıklayacaktı…

Sonra, "Kayıp trilyonlar" davasıyla Erbakan'ın itibarsızlaştırılması ile operasyonun düğmesine basıldı. Parayla ilgilenen partinin genel muhasibinin beraat ettiği davada, Erbakan hapis cezası aldı. Erbakan'a bunu yakıştırmak insafsızlığın ta kendisiydi

"İtibarsızlaştırma operasyonları" bildik bir çalışmaydı. Kumpas davalarda FETÖ'cü medya, bu algıyı yapmış, kimi canına kıymış kimi yıllarca hapis yatmıştı..

Aslında Erbakan ile Gülen arasındaki 'Husumet' eskiydi...

Rahmetli Erbakan, parti kurma niyetini açmak üzere Gülen'i İzmir Buca'-Dokuz Çeşmeler'deki kampta ziyaret etmişti. Gülen, öğrencilerinin başındaydı. Erbakan, parti kurma fikrinden söz ettiğinde Gülen, 'Ben siyasete girmem. Siz de girmeyin. Beraber talebe yetiştirelim. Siz üniversitede hocasınız, asistan yetiştirerek, siyasetle değil devleti içeriden fethedelim, eleman yetiştirelim' dedi. Necmettin Erbakan birden ayağa kalkarak, 'Olmaz öyle şey. Bu iş yapılacaksa çıkılır siyasette yapılır. Senin dediğin gibi içeriden gizli, illegal yollarla böyle bir şey yapılmaz, devlet de bundan rahatsız olur. İslami de değil' karşılığını verdi.

Yani, rahmetli Erbakan, Gülen'i bu sinsi zihniyetini hiç sevmedi ve hiçbir zaman da yanına yaklaştırmadı. 1973 yılında Ecevit'le koalisyon kuran ve af kararnamesinde imzası bulunan Erbakan'ı "Yeşil komünist" diye suçlayıp, manşetlere taşıyanlar arasında Gülenciler de vardı…

Söylenecek çok söz var elbette...

Uzatmayalım...

Takvim yaprakları, 27 Şubat 2011''i gösterdiğinde, bir 'memleket sevdalısı' Hakk'a yürüdü…

Ne gariptir ki, ertesi gün de Türkiye'nin kaderini değiştiren 28 Şubat 'Post modern darbe'nin yıldönümüydü...

Bu tarih; Erbakan'a yapılan haksızlığı daima gündeme getirecek, bir ilahi rastlantıdan başka bir şey değildi…

Memleketin asıl meselesi; rahmetli Cemil Meriç'in dediği gibi, "Bu ülkede; sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır' meselesidir…

Aynı saflarda milyonlarca vardık ama birileri bizleri yan yana getirmemişti…

Hepimiz, algıların kurbanı olmuştuk!..

Bizlere 'kadayıfın altını' hatırlatanlara inat, Almanya'nın leopar tankında imzası olan, Türkiye'nin ilk motor fabrikasını kuran, ilk yerli otomobilin yapılmasına büyük emeği geçen, Anadolu'da yüzlerce fabrikanın yükselmesini sağlayan rahmetli Erbakan'ın bu yönünü anlatarak, dersler çıkarmak düşer!...

Bu ülkeye milli duygularla büyük hizmeti geçen Erbakan'ı ölüm yıldönümünde rahmetle anıyorum…