Bundan yaklaşık 3 ay önceydi...

"Demircan'ı yedirtmeyiz" diye yazmıştım...

Aynı senaryonun devamına bir de 'makamda kavga" iddiası eklendi...

6 Aralık 2017'de yazdığım köşe yazısında, bu algı operasyonun 4 nedenini sıralamıştım...

"Birincisi, ona yasal olmayan bir işi yaptırmak mümkün değildir. Böyle beklenti içindekiler ondan hoşlanmıyor olabilir.

İkincisi, Sağlık Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra özellikle bakanlık kadrolarında yaptığı atamalarda gösterdiği hakkaniyetli tutum ve davranışlarla, birilerinin tekerine çomak sokmuşsa bu da rahatsızlık vermiştir....

Üçüncüsü, sağlık hizmetlerindeki bürokrasiyi azaltıp, işleyişe hız kazandırmak amacıyla yapılan düzenlemeler sonrası, bakanlıktaki etki gücünü kaybedenler onu istemeyebilir...

Dördüncüsü ise, sağlık sektöründe yerli ve milli üretime geçileceğini açıklamasından sonra; yabancı şirketlerin, büyük kazançları kaybetme endişesidir..."

Refahyol Hükümeti olarak tanımlanan dönemde Devlet Bakanlığı yapan Ahmet Demircan'ın aldığı devlet tecrübesi ve fıtratında olmayan "akçeli işler" ile adını yan yana getirmeleri mümkün olmadığından bu yönteme başvurulmaktadır…

Demircan'ın, politik yapısı ve ilişkilerini eleştirmek mümkündür ama onu bu argümanlarla bitiremeyecek olanlar, "istifa" ve "makamda kavga" haberleriyle yeni senaryonun peşine düşmüştür...

Bakanlık çalışanları ve sağlık camiası içinde onun "Gidici" olduğu algısı yaratılarak, gücünü zayıflatmak isteyenler arasında sadece ilaç ve tıbbı alet sektöründeki emperyalist sırtlanlar yok!..

Yani, bu haliyle Demircan'ı harcamak isteyenler bir 'ittifak' içindedir…

'Gitse de atımızı oynatsak' diye…

Bu ülkede, "milli" hedefleri olan herkes neyi yaşıyorsa Demircan da bunu yaşıyor...

Rahmetli Erbakan'ın siyasetteki talebelerinden biri olan Demircan, bu tür salvoları kolay savuşturur!..

Onlar da avuçlarını yalar!...