Kaya Akal'ı, nam-ı diğer "Deli Kaya"yı eskiler bilir...

Ona "Deli" lakabı; gözünü budaktan, sözünü de dudaktan esirgemeyen yapısı ve inandığı şeylerden asla geri adım atmadığı için takılmıştı…

O, sıradan biri değil, "Nevi şahsına münhasır" adamlardandı. Başkasında olmayan kendine has özellikleri olan biriydi...

Şimdiki adı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olan Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'nde "Bölge müdürü" olarak görev yaptığında, namı Samsun'u aşmış Türkiye çapında "Efsane müdür" olmuştu....

O mesai kavramları içinde çalışan bir memur olmadığı gibi spordaki icraatlarıyla da kurumda sevilen bir insandı…

Kaya Abi, bir şeye "Olmaz" dediyse, feriştahı gelse onun bu düşüncesini "Olur" noktasına dönüştüremezdi...

Konunun çözümü için hatırını kıramadığı dostları araya girmişse 'Hayır' deyişinin gerekçesini de tatlı diliyle izah ederdi…

Onu, sürgünden sürgüne gönderseler de yılmadı ve bildiğinden hiç şaşmadı…

Kolay mı 'Deli Kaya' olmak?..

En son Kastamonu'daydı. Uzun yıllar orada çalışmış, şehre damgasını vurmuştu…

Kaya Abi, emekli olduktan sonra da sık sık Kastamonu'ya gitti. Çünkü onun için' vefa' ne bir semt adı ne de bir sirke markasıydı…

Kaya Abi, devletin ve milletin hayrına olmayan hiç bir işte "ödün" vermedi. Siyasetçi takımı da o yüzünden onu pek sevemedi. O, sadece idareci olarak değil; Samsun Basketbol Tarihi'ni yazacak olanlar için de önemli bir malzemeydi. O tarihi yazacak olanlar, onsuz tarih yazamazdı...

1970'li yılların başında Türkiye Basketbol 1. Ligi'ne çıkan ilk Anadolu kulübü olan Samsunspor takımındaki bir avuç Samsun sevdalısının içinde o da vardı…

Eski Samsunspor Kulübü Başkanı İsmail Uyanık'ı dostluk ilişkilerinin yanı sıra basketbola olan tutkusundan ötürü de bir başka severdi...

Samsunspor'da görev yaptığı dönemde de İsmail Uyanık için o, bir görevli değil, bir büyük kaptandı…

Yeri geldiğinde, İsmail Uyanık'a da 'Hayır' diyebilen bir deli yürekti…

Bu yazdıklarımdan onun "Despot" biri olduğu anlamı çıkarsa, çok üzülürüm...

O, Hz. Ömer gibi özel işlerini kendi, kamu işlerini de devletin lambasıyla yapan "dürüst" bir insandı...

Onunla, İstanbul'dayken de Samsun'a döndüğünde de telefonla görüşür, cenazelerde cami avlularında buluşurduk…

Kaya Abi, iyi bir CHP'liydi. Ama yeri geldiğinde de partisini eleştirirdi…

Dedik ya "Sözünü esirgemeyen adam" diye...

Sanırım 4 yıl önceydi. Büyük Cami'de bir cenazedeydik. Eski arkadaşları Kaya Akal'ın çevresinde toplanmıştı. Oradan buradan konuşurken, laf döndü dolaştı CHP'ye geldi. Herkes bir şeyler söylüyordu. Kaya Abi, "Durun" dedi. Yan yana oturuyorduk. "Necdet, bizim CHP'lileri anlatayım sana" dediğinde herkes ona odaklandı…

Kaya Abi ve orada bulunan bazı arkadaşlarıyla, o dönem Atakum Belediye Başkanı olan Metin Burma'nın, 'Muharrem Ayı' dolayısıyla düzenlediği bir törene katılmış, aşure yemişlerdi. Aşurelerini iştahla yiyen arkadaşlarından bazıları nar olmadığını bazıları da tarçının eksikliğini dile getirmişti. Bu arada, kimi nohuttan kimi de fasulyeden dert yanınca, Kaya Abi 'Aşure uzmanı' kesilenlere " Yemeseydiniz lan o zaman" diye çıkıştı…

Kaya Abi, bu anekdotuyla, aslında CHP'nin içindeki eleştirel yaklaşımı anlatıyordu…

O sözlerde çok şey vardı aslında…

Gülüştük!…

O, namertliği olmayan temiz bir Anadolu çocuğuydu...

Aslen Kavaklı olan Kaya Akal, saygın bir ailenin de evladıydı...

Yani, bazı sonradan görmeler gibi, "Aslı ayrandan' değildi..

35 yıldır dostluğumu sürdürdüğüm Kaya Abi ile muhabirlik yıllarımda sözlü bir tartışma sonucu tanışmıştım. Haklıydı aslında. Sonrasında birbirimizi sevdik…

Şimdi, sözün bittiği yerdeyiz!..

Ne söylesek boş!..

O, yeni neslin tanımlamasıyla, "Adamın dibi" idi...

Kaya Akal'ın vefatıyla Samsun bir güzel evladını, bizler de bir dostu, bir ağabeyi ve bir yürekli adamı kaybettik...

Sevenlerinin başı sağ olsun!...

Not: 'Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit düşen kahramanlarımıza Allah'tan rahmet; gazilerimize acil şifalar diliyorum…