Şu anda cezaevlerinde mahkûmlar, dışarda da onların ailelerinin mağduriyet çığlıkları ve oluşturdukları platformlarda seslendirdikleri talepleri duymak gerekir…

Hani, haksız da değiller!..

HSK tarafından "FETÖ'cü" oldukları iddiasıyla görevden alınan ve daha sonra yargılanarak çeşitli cezalara çarptırılan hakim ve savcıların haklarında hüküm verdiği bu insanlar, "Devletin güvenmediğine biz neden güvenelim" diyor...

Kimi yeniden yargılanma, kimi şartlı tahliye ve kimi de af bekliyor...

Bu insanların yargılandıkları davaya bakan hakim ve savcılar için "kuşku" duymaları haklarıdır...

Öyle ya devletin güvenmeyip, görevden aldığı hatta mahkum ettiği hakim ve savcılara, onlar tarafından yargılanıp hüküm giyen mahkumlar neden itimat edecektir ki?..

Çoğu mahkemelerde itiraflarda bulunuyor zaten...

Kimi nasıl korudukları, kimi kayırdıkları, kime nasıl kumpas kuruldukları ve talimatları kimden aldıklarını itiraf edenlerin verdiği hükümler güvenilir olur mu?..

FETÖ'nün sadece asker, polis, öğretmen, doktor ve yargı kanadı yoktur; para neredeyse onlar oradadır…

Türkiye'nin pek çok yerinde şantaj ve tehditlerle çok sayıda işadamını haraca bağladıkları ve direnenlerin de başlarına nasıl çorap ördükleri iddianamelere yansımadı mı?..

Böyle bir örgüt mensubu tarafından yargılanıp, hapse atılan; hem kendisi hem de ailesi mağduriyet içinde olan insan, bu kuşku karşısında sesini yükseltmeyecek de kim yükseltecek?..

FETÖ, henüz bitmiş değil!..

Sinsi örgütün kripto elamanlarının varlığı, güvenlik güçlerinin yeni operasyonlarıyla sık sık gündeme geliyor...

Özgürlüğün ne anlamı geldiğini, çoluk çocuğu ve sevdiklerinden uzakta 6 ay hapis yatarak, bizzat yaşayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, toplumda "Kader mahkumları" diye adlandırılan, yani kendi iradeleri dışında suçlara bulaşan ya da düzmece belge ve iftiralarla hapse atılan mahkumlarla ilgili bir düzenlemenin başlatılması talimatı vereceğini düşünüyorum...

O "Kader kurbanları" kavramı içinde tecavüzcüler, çocuklara yönelik cinsel tacizde bulunanlar, kiralık katiller, mafya bozuntuları, tefeciler, uyuşturucu baronları ve devlet malını hortumlayanlar yoktur elbette...

İşte bu yüzden "O seslere kulak vermek lazım" diyorum...