Yağlı boya resim, okuma-yazma, takı tasarım, bağlama, çini tasarım ve halk oyunları gibi 17 farklı branşta 42 ayrı grup ile Tepebaşı Belediyesi Mustafa Kemal Paşa Beldeevi, 761 aktif katılımcıya kurs veriyor. Özellikle kadınların yoğun ilgi gösterdiği kurslar arasında yağlı boya resim dikkat çekiyor. Kadınlar, iş tempoları yüzünden hayata geçiremedikleri resim yapma hayalini emekliliklerinden sonra katıldıkları kurs ile hayata geçirdi. Beldeevi eğitmenleri tarafından verilen resim eğitiminin ardından her bir kadının adeta sanat eserine dönüştürdü yağlı boya resimleri göz alıyor.

'Genelde emekli olduktan sonra geldikleri için 50-60 civarlarında yaş aralığı'
Yağlı boya resim kursu eğitmeni Gizem Özdemir, kursa genellikle insanların emekli olduktan sonra geldiğini belirterek, 'Yağlı boya kursu diye geçiyor ama yağlı boyadan önce kara kalem yaptırmamız gerekiyor. Çünkü temel bir bilgisi olsun. Daha sonra guaj boya yaptırıyoruz. İsteyenlere sulu boya, kuru pastel ya da yağlı pastel yaptırıyoruz daha sonra yağlı boyaya geçiriyoruz. Yoksa temel olmadan yağlı boya yapamazlar zaten. O biraz kursiyere bağlı aslında. Eğer çok çalışıyorsa, sadece burada yaparak gitmiyorsa, evde de yapıyorsa aynı zamanda 2 aydan 5 aya kadar yapan var. Kara kalemde iyi olmak isteyenler var, temelim çok iyi olsun istiyorlar. Genelde emekli olduktan sonra geldikleri için 50-60 civarlarında yaş aralığı. Emin olun hiç zor olmuyor. Genelde zor olduğunu düşünür belli bir yaştan sonra ama hani istek olunca gerçekten oluyor. Özgün çalışıyorlar. Ne istiyorlarsa onu yapmalarını istiyorum' ifadelerini kullandı.

'Resim benim için bir terapi, bir psikolog'
Tepebaşı Belediyesi Mustafa Kemal Paşa Beldeevi'nde 20 yıl ara verdiği yağlı boya resmine tekrar başlayan emekli öğretmen 75 yaşındaki Nazire Canyurt ise, '1960 yılında Atatürk Lisesinin Resim Bölümünden mezunum. Resim sanatını çok sevdiğim için bir müddet okuldan çıktıktan sonra az bir şekilde devam ettim ama çocuklarım, torunlarım ve çalışma hayatı beni bir miktar uzaklaştırdı. Emekli olduktan sonra, torunumu büyüttükten sonra ilk önce pratik sanat okuluna girdim. Ahmet Ataç'a gittim ben, dedim ki 'böyle böyle biz açıkta kaldık.' O da dedi ki, 'Ben size sahip çıkarım', burayı verdi bize. Burada çok memnunuz. Arkadaşlarımla birlikte 17 senedir biz bu işi yapıyoruz. Seviyoruz, bıkmadık daha çok üreteceğiz. Ben öğretmenlikten emekli oldum. Bankacılıkla başladım. Öğretmenliğim vardı ama o zamanın şartları çok ücra köylere veriliyordu. Bankacılıktan öğretmenliğe geçtim. Öğretmen olarak da emekli oldum. Epey bir 20 yıl ara vermiş oluyorum. Zorluk yaşadım, hocamdan yardım istedim. Ellerim titredi, ne yapacağımı şaşırdım. Hangi renkleri kullanacağımı panikledim. Hocam dedi ki, sen bunu yaparsın. Eline fırça alıp bana hiçbir şey göstermedi. Ama o gün bugündür alnımızın akıyla çalışıyoruz, beğeniliyor. Resim benim için bir terapi, bir psikolog, resim benim için bir eğlenceden ziyade ibadet gibi bir şey oldu. Buraya gelmezsem ben üzülüyorum' dedi.

Resim yapma hayaline emeklilikten sonra kavuştular