Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te 102 kişinin hayatını kaybetmesi, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı terör saldırısına ilişkin açılan davanın görülmesine devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Ankara Garı saldırısının planlayıcısı olduğu belirlenen ve Gaziantep'te yakalanacağını anlayınca kendini bomba ile patlatan Yunus Durmaz ile ilgili olarak Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığından mahkemeye gönderilen bir belge dikkat çekti.

'Saldırı öncesi 5 kez izin istedim'
Dosyada, Yunus Durmaz'ın Ankara Garı saldırısı sonrası örgüte verdiği 3 sayfalık rapor yer aldı. Durmaz, raporda saldırı öncesi 5 kez izin istediğini belirterek, 'Bu ayın 1'inden itibaren bu ameli 5 kez yapalım diye cevap istedim, cevap ayın 9'unda Ebu Talha'yla geldi. Bende aceleyle tertip yaptım. Daha önce defalarca para ve araba eksiğim olduğunu içeriye haber göndermeme rağmen karşılık verilmedi. Ben de amel yapmak için elimde kullandığım arabaları amele dahil ettim' ifadelerini kullandı.
Durmaz'ın raporda davanın sanıklarından Yakup Şahin'in kod adının 'Kundi' olduğunu ve görevinin 'Hedef bölgeye kardeş ve malzeme taşımak' olduğunu kaydederek, 'Davut: Ankara'da kendisinde bulunan özel bir hastalıktan dolayı tedavi gören biriydi. Ben de bu sebeple ayın 6'sında kendisinin hastalığını kontrol ettirmesi ve tasarrut için Ankara'ya yolladım. Ve kendisine dedim ki 'Sakın amel bölgesine girme, sadece bana kardeşleri bırakıp geleceğimiz kamerasız bir adres bul, bana gönder' dedim. Bana adresi gönderdi' ifadelerine yer verdiği belirtildi.

Evlerinde cephanelik varmış
Eylem planını anlatan Durmaz, raporunda şunları kaydetti:
'Kundi Ankara'dan yeğeni Davut'u hastanede ziyaret edecek, sonra da alıp Gaziantep'e dönecekti. Beraber gelerek Ebu Bera'nın yerini söylemesini istiyor. Kardeş de kendisinin haberinin olmadığını söylüyor. Kundi'yi de, Davut'u nasıl aldıklarına dair bir bilgimiz yok. Ben de Ebu Bera'nın arabasını bir depoya koydum. Ancak zannımca arabanın yerini arabadaki GPB sisteminden buldular. Ben de bunun üzerine arabanın gittiği her yeri boşaltmaya başladım. Elimizde araba olmadığından askerlere söyledim malzemenin çoğunluğunu askerler depodan aldılar. Ben de evdeki malzemeleri toplayarak evime getirdim. (Talha ve Abdulmuttalip'in evi) Benim evim kamerasız ve şehrin son evlerinden biriydi. Gidecek yerimiz kalmadığından ben ve iki kardeş iki gün evimde kaldıktan sonra evin çevresinde polisleri fark ettik. Bütün binalarda bizim evi sorduklarını fark ettik. Sonra evime geldiler, kapımı çaldılar, biz de atlatma pozisyonuna geçtik. Komşuma sordular ve gittiler. Anladık ki evimi de bulmuşlar, ben de binanın yangın çıkışından Allah'a tevelki ederek yanımıza sadece tabanca ve el bombası alarak tek tek evden Allah'ın yardımıyla çıktık. O günün akşamı eve bir kardeşi yolladım. Eğer kimse yoksa gidip evdeki malzemeleri alacaktık. Ancak evin önünde polisler vardı, gece de kapıyı kırarak evime girdiler. Evimde 6 keleş, 2 bin tane 9'luk mermi, 10 jarj, 25 el bombası bıraktım. Ayrıca olayın heyecanından askeri bilgilerin olduğu hafıza kartını ve Suriye ile konuştuğumuz telefonları unutarak çıktık. Basılan depoda 2 bin 500 kilogram amonyum, 60 kilo TNT, yarım makara korteks, 3 tane aracımız ellerine geçti.'
Raporda araçların ele geçtiğini, kaldıkları evlerin tespit edildiğini anlatan Durmaz, 'Şu anda 8 kardeşimle, askerlerle bir arkadaşımızın evinde bekliyoruz. 5 emmi bizden ayrı' dedi. Durmaz, raporda depo işlerini halleden Resul Demir, bombacıların taşındığı aracın sahibi Halil İbrahim Alçay'ın cezaevine girdiğini, örgütün nakliye işlerini yapan Hüseyin Tunç ve örgüt üyelerine ev ayarlayan Yakup Karaoğlu'nun gözaltına alınıp bırakıldığı bilgisini de verdi.

Yapılan hataları tek tek sıralamış
Raporda 10 Ekim saldırısıyla ilgili değerlendirme yapan Durmaz, yaptıkları hataları şöyle sıraladı:
'Ebu Bera yol mesafesini 5 dakikaya indirdi, bu da iki aracın birbiriyle bağlantısını ortaya çıkardı. Yol üzerinde 4 kez bir araya gelerek aynı petrol noktasında durarak iniyorlar ve ihtiyaçlarını gideriyorlar. 'Kundi' adrese erken giderek, yeğeni 'Davud'a bakıyor. Bulamayınca geri dönerek, Ebu Bera'ya Davud'u göremediğini, petrolde beklemesini ve 40 dakikaya gelmese yol üzerinden Ankara'ya 13 kilometre kala bir mahallede kamerasız bir sokakta bırakmasını söylüyor. Kundi geri gelmeyince Ebu Bera itihat ederek, kardeşleri Ankara'ya daha yakın bir yerde taksi durağına yakın bir yerde bırakıyor. Kardeşler de indikleri yere yakın bir taksi durağından taksiye binerek, hedef bölgeye gidiyorlar. Ebu Bera İstanbul'a gitmek yerine yaptıkları hatalar sebebiyle ifşa olduklarını düşünerek Antep'e dönüyor. Kundi ile Davud'a, Ebu Bera ile amel sonrası tüm hataları tespit ettim. DuvudukyneRTr (köyüne).. yolladım. Kundi'ye ve Ebu Bera'ya evlerine gitmemelerini söyledim.'
Durmaz, 'sonuç' başlıklı kısımda ise, 'Arabalar kameralardan tespit edilerek Gaziantep'e kadar izleniyor. Sürenlerin kimlik bilgileri tespit edilerek evler basılıyor. Ebu Bera'nın ortağına baskın yapılarak (Resul), Ebu Bera'yı soruyorlar. O da askerlerin evlerini ayarlayan kardeşin yanına (Yakup Karaoğlu) polislerle' yazdı.

Fotoğraflar da gönderildi
Öte yandan, mahkeme dosyasında Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı ve Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen soruşturma evraklarında sanıklara ait görüntülerden alınmış fotoğraflar da yer aldı. Bu fotoğraflarda Gaziantep'te Emniyet Müdürlüğüne düzenlenen saldırı ile ilgili soruşturmada tutuklanan Ahmet Zeytinci, gar saldırısı sanıklarından Resul Demir ve Halil İbrahim Durgun ile birlikte görülüyor. Başka bir karede ise İstanbul İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısı soruşturmasında tutuklanan Ercan Çapkın, Ankara Garı saldırısı davasının sanığı İbrahim Halil Alçay ve kimliği tespit edilemeyen bir kişiyle görülüyor.

Gar saldırısının ardından DEAŞ’a yazılan rapor ortaya çıktı