Samsun'da yaşayan 14 kişilik Afgan ailenin yaşadıkları, Türkiye'deki mültecilerin ortak sorunlarının da adeta bir yansıması. Gördükleri işkencelerden, yalın ayak yürüdükleri kilometrelerce yola kadar hayatlarının son yıllarını büyük bir dram içinde geçiren Afgan ailesi, Türkiye'den başka gidebilecekleri bir ülke olmadığına dikkat çekiyor. Toplam 32 gün süren kaçak yolculuğun ardından Türkiye'ye gelmeyi başaran Afgan ailenin babası 40 yaşındaki Abdul Qayyum, "Ben ve ailem bu ülkeye hizmet etmek istiyoruz, gerekirse şehit oluruz ve bu durumdan gurur duyarım" dedi.

ÇOCUK YAPMAK BİZDE GELENEK

Geldikleri bölgelerde çok çocuk sahibi olmanın bir gelenek olduğunu ifade eden Qayyum, "Çocuğu olmayan veya az olan aileler erken yok olur. Benim çocukluğumda savaş vardı, çoluk çocuk sahibi oldum ve hala savaş var. Çocuklarımız 20-25 yaşlarına geldiği zaman savaşta ölüyor. Bir ailede 5 çocuk varsa en az 4'ü şehit oluyor. Kaderin bizi Türkiye'ye getireceğini bilemezdik. Eşim kız çocuğumuz olsun istedi ama 12 çocuğumuz erkek oldu. Ancak 13. çocuğumuz kız oldu" diye konuştu.

ÖNÜNÜZDE İKİ SEÇENEK VARDI

Kaçak yollarla Türkiye'ye gelmenin 32 gün sürdüğünü söyleyen Qayyum, "Geceleri yürüyerek Tahran'a kadar devam ettik. Kaçakçılar, bu yol boyunca bize eşlik ettikleri için para aldı. Su ve yiyecek sıkıntısı çekilen bir yolculuk oluyor ve yolda çok sayıda insan yaralanıyor, hatta hayatını kaybediyordu. Önünüzde iki seçenek var. Ya kalacak ve öleceksiniz ya da ailenizi o kaostan kurtarıp yolda çile çekeceksiniz. 14 kişilik bir aile olarak kaçakçılara 6 bin dolar ödeme yaptık" şeklinde konuştu.

KAÇAKÇILARDAN İŞKENCE

Kaçak yollarla Türkiye'ye gelenlerin, para tahsilatı alınana kadar bekletildiğini ileri süren Qayyum, "Türkiye'de kaçakçılık faaliyetinin durağı Doğu Beyazıt, buraya vardığımız zaman bizi saklıyorlar. Ve bağlantı kurdukları yakınlarımıza haber vererek sanki mal teslimatı yapar gibi bizi getirdiklerini söylüyorlar. Eğer iletişim kurdukları yakınlarımız ölmemişse veya paralarına bir şey olmamışsa ödemeyi yapıyor. Ödeme yapılamadığı takdirde işkence görüyoruz. Tırnakları çekilen insanlar, öldüresiye dövülen insanlar" dedi.

YA ÖLÜM YA TÜRKİYE

Ailelerinin yanında belli bir yaşa gelen gençlerin terör örgütleri tarafından zorla silahlandırıldığını söyleyen Qayyum, "Bir taraftan Taliban, bir taraftan DEAŞ... Bir çocuk yetiştirdiğin zaman Taliban çocuğu savaştırmak için almaya geliyor. Eğer çocuğunu vermeyi kabul etmezsen para vermek zorunda kalıyorsun. Bir şekilde bir terör örgütüne bulaşmak zorunda kalıyorsun. 'Ya ölüm, ya Türkiye' diyerek bu yola çıktık. Ben çocuklarımı sağlıklı büyütebilmek için ne kadar mücadele verdim, bugünlere getirdim. Ben bir babayım, bunlar benim evlatlarım. Ben nasıl onları kirli savaşlara kurban ederim?" şeklinde konuştu.

PAKİSTAN MAĞDURİYETİ

Savaştan kaçtıklarında ilk olarak Pakistan'a gittiklerini belirten Qayyum, "Afganistan'dan Pakistan'a gittik fakat onlar bizi istemedi ve yakaladığı zaman gözaltında tutarak mağdur ediyordu. Belirledikleri ücreti ödeyemezsek cezaevine atıyordu ve oradan da kaçmak zorunda kaldık. Ben eğitim alamadım, çocuklarım eğitim alsın istedim. Türkiye'de çok şükür en iyi şekilde eğitim alıyorlar. Bugüne kadar Türk halkı bizi hiç yabancı görmedi, hep kol kanat gerdi. Geldiğimizden beri bize yardım ettiler, ne ihtiyacımız varsa giderdiler" diye konuştu.

ÇALIŞMA İZNİ İSTİYORUZ

Kendi paralarını çalışarak kazanmak istediklerini belirten Qayyum, "Eğer biri bizi işe almak isterse çalışma izni çıkarması gerekiyor. Bu da işverenlere maliyetli geldiği için kimse bizi işe almıyor. Bazı insanlar bize 'Sen daha gençsin, neden çalışmıyorsun' diye soruyor. Ben buraya geldim geleli Allah'a çok şükür alnımın akıyla günlük iş bulduğum her işi yaptım" ifadelerine yer verdi.

VATANDAŞLIK VERİLSİN

Hiçbir şekilde ülkelerine dönmeyi düşünmediklerini söyleyen Qayyum, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bize vatandaşlık vermesini istiyoruz. Bütün oğullarım bu vatana askerlik yapsın, uğruna canını ortaya koysun gerekirse. Biz borcumuzu bu millete öderiz, çok acılar çektik dönmek istemiyoruz. Biz bu ülkeye hizmet etmek istiyoruz. Burada benim oğlum şehit olsa, ben şehit olsam gurur duyarım. Bizim memleketimizde öldüysen, öldün. Cesedini bile geri vermiyorlar. Türkiye bizim yuvamız" şeklinde konuştu.

DİLENCİ DEĞİLİZ

Kendilerine dilenci gibi davranılmasından rahatsız olduğunu söyleyen 9 yaşındaki Saddam Qayyum ise, "Biz simit, su, mendil satıyoruz. Kış gelmesi daha güzel, herkesin burnu akıyor ve mendil alıyor. Ne yapalım, okul harçlığımızı çıkarmak için çalışmamız gerekiyor. Kardeşlerimden bazılarına yeni ayakkabı aldık ama okulların başlamasını bekliyoruz. O zaman giyeceğiz" dedi.

Tayfur KARA