11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ayazağa Kasrı'nda düzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin olağanüstü bir dönemde erken seçime gittiğini vurgulayan Gül, 'Türkiye yakın tarihin en zor dönemlerinden birisi içerisinde. İç ve dış şartlar itibariyle ülkemiz büyük zorluklara karşı karşıya. İçeride daha çok huzura, güvene, barışa uzlaşmaya ihtiyaç varken maalesef tam tersine daha çok kutuplaşma, ayrışma, korku ve kaygı ortamı var. Dışarıda ise çok ciddi beka sorunları ile karşı karşıyayız. Ekonomik kaygıların ciddi seviyelere ulaştığını görüyoruz. Hamasetin ve karşılıklı hakaretlerin siyaseti esir aldığını müşahede ediyoruz. Türkiye için neyin iyi olduğunu konuşmaktan çok siyasi manevraların, kişiler üzerinde karşılıklı saldırılar, bunlarla meşgulüz. Türkiye'nin geleceği, yeni nesillerin geleceği maalesef üçüncü, dördüncü seviyeye düşen konular oluyor. Türkiye maalesef pozitif bir gündem içinde değil' diye konuştu.

'Ben her şeyi geride bıraktım'
Kendi isminin de seçim süreci ile birlikte gündeme geldiğini hatırlatan Gül, 'Şunu bilmenizi isterim. Bir faninin ulaşabileceği bütün makamlara ulaşmış vaziyetteyim. Bütün bunlar benim gerimde kalmış şeyler. Bu yolların hepsini yürüdüm. Şerefle temsil etim. Ne ben, ne ailem herhangi bir beklenti, arzu içinde değiliz. Bütün arzumuz memleketimizin huzurlu, istikrarlı ve geleceğimizin güçlü olması. Çocuklarımızın barış, huzur içinde yaşayabilecekleri, geleceği aydınlık bir Türkiye olması. Bunun ötesinde bir arzum beklentim olamaz. Ben her şeyi geride bıraktım, birçok kişinin ulaşmak için uğraştığı şeyler benimi için mazi olmuştur' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı görevi sonrasında aktif siyasetin içerisinde olmamaya özen gösterdiğini vurgulayan Gül, 'Öyle ki arkadaşlarımın düğün davetlerine bile gidemedim. Buna dikkat ettim. Ama bu şu anlama da gelmezdi, bilgilerimizi tecrübelerimizi bütün bunları kendime saklayacağım ve ülkemle, insanlıkla, memleketimle ilgili kayıtsız kalacağım. Nitekim zaman zaman Türkiye'nin en önemli konuları ile ilgili fikirlerimizi Sayın Cumhurbaşkanı ile baş başa paylaşma fırsatım oldu. Günü geldi hain darbe teşebbüsü ortaya çıktığında arkama bakmadan üstüme düşeni yaptım. Bazen de temel hak ve özgürlüklerle ilgili yanlış uygulamaları gördüğümde basın hürriyeti, adaletsizlik, akademik özgürlüklerle ilgili düşüncelerimi de paylaşmaktan geri kalmadım' ifadelerini kullandı.

'AK Parti'nin kuruluş prensiplerini hazırlayan kişilerden birisi olarak, bugün de o prensiplere inanıyorum'
Hakkında yapılan eleştirilerle ilgili konuşmak istemediğini belirten Gül, 'Zaten seçim kampanyası polemikler. Bunlar benim siyaset anlayışıma da yakışmaz. Ben siyaseti her zaman ilkeli, prensipli yaptım. Bilmeyenler bazen kasıtlı, bazen çeşitli manipülasyonlarla bir şeyler söyledi. AK Parti'den bazı arkadaşlarımın benimle ilgili ileri geri konuşmaları karşısında şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim; AK Parti'nin kuruluşuna öncülük etmiş, AK Parti'nin kuruluş prensiplerini ilkelerini ve o günkü bütün erdemli değerlerini hazırlayan kişilerden birisi olarak ben bugün de bu değerlere, prensiplere ve bu erdemli programları aynı şekilde onaylıyorum ve onlarla ilgili görüşüm de aynıdır. Bu prensipleri destekliyorum. Türkiye'nin aydınlık geleceğinin bu ilkeler ve prensipler sayesinde olacağına inanıyorum' dedi.

'Başlarını iki elleri arasına alıp söylediklerini muhasebe etsinler'
Kimseyle şahsi bir problemi olmadığının altını çizen Gül, 'Ben sadece politikalar ve gelecek vizyonu ile ilgileniyorum. Buradan sadece benimle ilgili saygısızlık boyutuna ulaşan sözleri söyleyen arkadaşlara da şunu söylemek isterim; başlarını iki elleri arasına alıp söylediklerini, bugünkü olup bitenleri ve konumlarını şöyle bir muhasebe etsinler' açıklamalarında bulundu.

'Türkiye'nin geleceği güçlü demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, temel hak ve özgürlüklerden geçiyor'
Abdullah Gül, seçim döneminde Türkiye'nin daha çok kutuplaşmaması temennisinde bulunarak şunları söyledi:
'Seçimler biter kendi gerçeğimizle karış kaşıya kalırız. Daha yapıcı kampanya yürütülmesini herkese öneririm. Türkiye'nin geleceği güçlü bir demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, kuvvetler ayrılığı prensibinin gerçekleşmesinden, temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının evrensel standartlarda uygulanmasından, liyakat ve şeffaflığın hakim olduğu bir düzenden ve sistemden geçiyor. Ümit ederim ki Türkiye bu seçimden sonra bunları gerçekleştirir. Bütün Avrupa siyasi tarihi, Ortadoğu siyasi tarihi, İslam coğrafyasında olup bitenler göstermiştir ki bunun dışında gayretler beyhudedir, boşa enerji harcamaktır. Bütün arzum Türkiye'nin geleceğinin bu ilkeler çerçevesinde parlak olması. Ayrılıklar demokrasi gereğidir ama ayrılıkla çoğulculuk hiçbir zaman düşmanlık anlamına gelmez. Farklı fikirlere saygı gösteren bir anlayış içinde doğruları savunup, bütün çiçeklerin birleştiği bir demet gibi olmak zorundayız.'

Abdullah Gül: "Başlarını iki elleri arasına alıp söylediklerini muhasebe etsinle