İşte Davutoğlu'nun konuşmalarından satır başları:

Sayın Baykal, sınırımızda yaşanan gelişmeleri, Türkiye'nin ulusal güvenliği perspektifinden yorumlayarak, bir devlet adamına yakışan bir ciddiyetle konuştu, kendisine teşekkür ediyorum.

Sayın Baykal, Türkiye'nin aldığı tedbirlerin meşru ve gerekli olduğunu açıkça ifade etti.

Sayın Kılıçdaroğlu ise laf kalabalığı yaparak, üste çıkma kurnazlığı yaparak, ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu durum karşısında ciddi ve tutarlı bir tutum takınamadı.

Buradan Suriye ötesine, Irak ötesine ve her yere sesleniyorum; Kürtleri kimse istismar etmeye kalkmasın. Kürtlerin devleti de hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir.

PYD özellikle Rusya-Türkiye arasında yaşanan gerilimden sonra, Rusya'nın bölgesel planlarının lejyoneri, paralı askeri haline gelerek, Türkiye'ye zarar vermeyi öncelik haline getirmiş durumda. YPG, PYD kesinlikle Kürtlerin temsilcisi değil, Suriye'nin temsilcisi değil, Rusya'nın lejyoner, paralı askerleridir

Alçak, hain, barbar uçaklar çocuk yaşlı ayrımı yapmadan 8 bine yakın sorti gerçekleştirdi.

Aynı alçakça saldırıyı gerçekleştiriyorlar ki ateşkes sağlanmadan önce Türkiye'nin Halep'e karşı koridoru kapansın.

'ZALİMLER, BARBARLAR BUGÜN HALEP'İN ÖNÜNDE'
Davutoğlu, '1789'da Avrupa'da Fransız İhtilali yaşanırken Özi Kalesi'nin önünde barbarlar, zalimler, geride tek bir canlı bırakmamacasına büyük bir katliam yapmışlardı. Ve bunun acısıyla bir devlet adamı felç geçirip anında, haberi aldığında duyduğu sorumluluk duygusuyla vefat etmişti. Şunun için zikrediyorum: Devlet adamlarının sorumluluk duyguları ile ömürleri tükenmedikçe devletler yaşayamazlar. Biz sadece Halep'in değil Somali'nin, Myanmar'ın, Türkiye'ye dönüp yürekleri ve ellerini semaya yükselterek Türkiye için dua eden kim varsa bütün o mazlumların acısı ve ızdırabını yüreğimizde hissediyoruz' ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
'Birileri diyor ki 'Neme lazım canım, ilgilenmeyi verin. Dünya kulağını tıkamış, siz de kulağınızı tıkayı verin. Dünya görmüyor, siz de görmeyi verin.' Bu yüreksiz, bu vicdansız yaklaşım karşısında biz adalet, merhamet ve vicdanın sesi olmaya, son nefesimize kadar mazlumların hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğiz. Dünya görmeyebilir ama biz göreceğiz, dünya susabilir ama biz susmayacağız. Dünya bir kenara çekilebilir ve bütün bu katliamları izleyebilir ama biz kenara çekilmeyeceğiz. Çünkü bu topraklarda oturmak, bu devletin sorumluluğunu üstlenmek özel bir merhamet duygusu gerektirir. Biz işte bu duyguyla 13 yıldır Türkiye'yi muktedir kılmaya çalışıyoruz.'