GÖREVİNİ BIRAKTI

Samsunspor Teknik Direktörü Besim Durmuş, Nuri Asan Tesisleri'nde basın toplantısı düzenleyerek istifa ettiğini açıkladı. Göreve geldikten sonra yaşadıklarını tek tek anlatan Durmuş, 'Bu takım küme düşerse lisansımı yırtarım' sözünün de arkasında olduğunu ifade etti. Durmuş, şunları söyledi: "Sizlerin karşısına böyle çıkmak istemezdim. Samsunspor'u ligde tutmayı başarmış bir hoca olarak burada bunun gururunu yaşamak isterdim. 14 ay önce altyapıya gelirken 2,5 yıllık sözleşme imzaladım. Gençlerle ilgilenecektim. Orada öyle anlar yaşadım ki, bazı zamanlarda cebimden paralar verdim. Bir yönetici gibi hocalara kurs paralarını, ev kiralarını verdim. Hocaları mutlu etmeye çalıştım. Kendi cebimden takımı deplasmana gönderdim. Ankara'ya giden takımımızı otele almadılar, ben cebimden ödedim. Bunlardan hayıflanmıyorum. Bırakın maaş almayı cebimden para vererek buraya hizmet ettim. Onurla gururla hizmet ettim."

SORUNLARLA BOĞUŞTUM

"Alpay hocanın ayrılmasının ardından hoca bulunana kadar bir maçlık takımın başına getirildim. Alpay hoca giderken sorunlar bırakmıştı. O sorunları takıma bir nebze unutturup Balıkesir maçını kazandık. Ardından Engin hoca geldi, bende altyapıdaki görevime döndüm. Altyapıda sorunlarla boğuşurken, devre arasına kadar devam ettik. Yeni bir yönetim göreve gelse, devre arasında görevi bırakacaktım. 13 ayda 6 maaş almıştım. Bir de cebimden verdiklerim vardı. Çok yıpranmıştım. Sekiz tane yarışmacı takım var, hocalar, futbol okulu, her şekilde gönülden hizmet ettik. Kayyum heyeti geldikten sonra Engin hocayla devam ettiler. 5-6 hafta sonra görevi bırakınca 'Bana a takımı çalıştırman gerekiyor' dediler. Ben de göreve geldim. Yönetimin, Alpay Özalan'ın, Engin İpekoğlu'nun yönetimin; herkesin kaçıp bıraktığı bir ortamda ben sorumluluktan kaçamazdım. Herkesin kaçtığı yerde onurlu gururlu bir şekilde çalıştık."

KADRO YANLIŞ KURULMUŞ

"4 sezon önce devre arasında 11 puan aldığımı takımı ikinci yarı 25 puan toplayarak ligde tutmuştuk. Ama istediğimiz oyuncuları almıştık. Ama bu sefer öyle değildi. Herkesin terk ettiği, yanlış kadronun kurulduğu bir yapının içinde kaldım. Futbolcular bana 'diğer geldiğin zamanki gibi değiliz, çok yıprandık' dedi. Alpay Özalan görevi bırakırken, 1 hafta saha kenarında para bekledi. Engin İpekoğlu parasını almadan gitmedi. Tüm bu yaşananlar takımın enerjisini böldü. Oyuncular bana 'İlk geldiğin gibi değiliz, kulübü mahkemeye verdik, yöneticiler gitti, hocalar gitti, alacaklarımız var. Bize sürekli yalanlar söylendi' dedi. Ben onlara 'gerekli enerjiye sahibim, bu işi birlikte başaracağız. Arkamızda Valimiz var, kayyum heyeti var, taraftar var, armamız var' dedim. Rize ve Elazığ maçlarında da bu enerjimiz sahaya yansıdı. Ancak ardından takımın kuruluşuyla ilgili sorunlar, sakatlıklar, eksiklikler çıkmaya başladı."

SORUNLARI ANLATTI

"Maalesef takımın derinliğinin olmaması, kadro yetersizliği, hem sezon başı, hem devre arası sağlıklı kamp yapılmaması, haliyle de sağlıklı bir ortam doğurmuyor. Psikolojik olarak da oyuncuların kafası çok bozuktu. Ligin boyu uzayınca sakatlıklar da arttı. 9 maç görev yaptım, bir kez maçın gidişatına göre oyuncu değiştiremedim. Hep sakatlıklarla oyuncu değiştirdim. Birçok oyuncumuz sakat sakat iğneyle, serumla oynadı. Hakem hataları, çevre koşulları da bizleri etkiledi. Çıkardığımız oyuncu sakat, giren sakat nereye kadar gidebilirdik böyle. Forveti ikilemeye çalışıyorum ona göre plan yapıyorum, 'Muhammet Beşir, ayağım ağrıyor beni çıkar' diyor. Mecburen çıkarıyorum. Gaziantep maçı kırılma maçı oldu. Furkan, Ercan, Ufuk, Ahmet Cebe sakattı. Ayite yine sakatlandı çıktı. Sifakis'in inanılmaz hataları o maçı kaybettik. Ama ben bunları hiçbir zaman dile getirmedim, şikayet etmedim. Oyuncuları kamuoyu önüne atmadım."

MAZEMET ÜRETMEDİM

"Hiç ağlayamadım, içimde fırtınalar koptu bunları yansıtmadım. Mazeret üretmedim, oyuna sokacağım adam girmek istemedi. 1 hafta boyunca sakatım deyip antrenman yapmayan oyuncuyu oynatmak zorunda kaldım. Her yerden negatif bir hava ortaya çıkarken, ben bunları hep kesmeye çalıştım. Kadro kalitemiz, oyuncu potansiyelimiz takımı ligde tutmaya müsaade etmedi ve küme düştük. 5 yabancımız 5 gol atmadan ligi bitirdi. Geldiğimde birbirleriyle konuşmuyorlardı. Onları düzeltmeye çalıştım. Ligde en kötü dediğimiz yabancılar 12 gol attı, bizimkilerin hepsi o kadar atamadı. 200 doğumlu Enes'e umut bağladık, bütün yük onun üstüne kaldı. 1-2 kötü maç dışında 6-7 maçı kazanabilecek düzeyde oynadık. Denizli maçında 2-0'dan yakalandık. Bazen şans olacak, o şansta yanımızda değildi. Denizlispor bile Süper Lig'den takviyeler yaparken, biz zaten takviye yapılması gereken kadrodan oyuncular kaybettik."

PAÇAMIZA YAPIŞTILAR

"Samsunspor'un kayyuma kalması bizim paçamıza yapışmalarına neden oldu. Bizi aşağıya çekmeye çalıştılar. Federasyon ve hakemler de bundan nemalandı. Tamam kayyumdan dolayı içeride güven ortam oldu ama dışarıda da farklı bir algı oluşturuldu. Kadroda sakat sakat oynayan 9-10 tane oyuncum vardı, onlara teşekkür ederim. Biz bu sene yabancısız oynadık. Hiçbir fayda sağlamadılar. Takım mühendisliği kötü bir kadro. Kadro yapısı yanlış bir takım. Bu sorunların üstesinden sonuna kadar gelmeye çalıştık ama olmadı. Bazı gazeteler de bu günlerde nemalanmak, kaos yaratmak için yazdılar çizdiler. Bazı kişiler de takımın kötü olmasını istedi. Ben Samsunspor taraftarıyım, dalımızı kestiler ama yeniden filizleneceğiz. Bu kente ben 'Bırakın küme düşsün' diyenleri de duydum, onlara inat çalıştım. Özür diliyorum, çok mahcubum, utanılacak bir şey yapmadım ama utanıyorum."

PARA İÇİN GELMEDİM

"Herkes kaçarken ben elimi taşım altına koydum. Ben buraya para için gelmedim. Samsunspor'a hizmet etmek için buradaydım. Elimden gelenin en iyisini yaptım. Baştan yanlış kurulan, futbolculara yalanlar söylenen, oyuncuları sağa sola atılan bir takımı var edemedim. Burada en suçsuz olanlar mücadele eden 9-10 oyuncu grubuyla bizleriz. En mağdur benim, sorumluluğu içimde hissediyorum, yüküm her geçen gün artıyor, sokakta artıyor, kapıdan çıkarken artıyor. Belki ben günlerce sokağa çıkamayacağım. Böyle olmasını istemezdim. Ben milletin kaçtığı yerde Valimizin yaktığı meşaleyi söndürmemeye çalıştım. Oyuncular hep ya sakatım, ya oynamıyorum dedi. Ne yapalım bunları o zamanlar anlatamadık. Bir üst ligi hayal ederken, maalesef bir alt lige düştük. Valimize, yönetime, basın mensuplarına, personele, sakat sakat inisiyatif kullanan Samsunspor formasına terini akıtan oyunculara, çıkarsızca bu takımın peşinden koşan taraftara teşekkür ediyorum."

SÖZÜMÜN ARKASINDAYIM

"Oyuncuların 'bizim takım yetersiz' dediği yerde, ben geleceğimi, kariyerimi bu işin içine koydum. Bu takım düşmeyecek, düşerse lisansımı yırtarım, antrenörlük yapmam dedim. Sırf bu oyuncuları diri tutayım, onları inandırayım diye dedim. Bu sözü söyledim. Bu saatten sonra Samsunspor düşmüş, hocalık yapsam yapmasam, aç gezsem, tok gezsem önemli değil. Gereği neyse yaparım, bu bedelleri ödemeye hazırım. Ben terbiyeli, ailesi olan, ahlaklı biriyim. Sosyal medyadan 'defol git' diyorlar, ben nereye gideceğim. Samsun'da doğdum, burada öleceğim. Aileme küfürler ediyorlar. Bu çok ayıp. Burada onlarca kaçan giden varken ben taşın altına elimi koydum. Ben burada çalışırken, kayyum heyeti hoca aradı, bunu herkes biliyordu. Ben yine de dert etmedim çalıştım mücadele ettim. Yanlış, yanlış, yanlış, yanlış doğru çıkmıyor. Oyuncular bile en az suçlu sensin diyor. Kimseyi suçlamak istemiyorum, bütün bedeli ödemeye hazırım ama tek suçlu da ben değilim."

HEP 'SAKATIM' DEDİLER

"Angan, Muhammet Beşir her zaman sakatım dediler. Angan'ın ayağının ağrısı bir türlü bitmedi. Muhammet'e bir tarafımızdan tut dedim sakatım diyor, ayağım ağrıyor diyor. Mecbur Ayite'yle oynadık. Her maç çift santraforla, 4 hücumcuyla çıktım. Beşir'in yanına Giresun maçında Ayite'yi alacam, Beşir ayağım ağrıyor diyor mecbur çıkarıyorum. Solakel sakat, Cebe sakat, Samed sakat, iğneyle oynayanlar var. Onlar da bitti en sonunda. Oyuncular idmandan çok MR'a gittiler. En değerli maçta Berat'ı oynatmak zorunda kaldım. Ben herkesi oynattım, her şeyi denedim. Ama oynayanları da, savaşanları da gördünüz. 6-7'si anca savaştı. İki oyuncudan bir santrafor çıkarmaya çalışıyorsun, o bile olmuyor. Yabancıların 5 milyona yakın alacağı var, ne verdi bunlar takıma. Hadi oğlum, hadi oğlum, sizi seviyorum sahiplenin dedik dedik olmadı, adım bile atmadılar. Koskoca Samsunspor Enes'e kaldı. Ondan medet umduk."

GÖREVİ BEN İSTEMEDİM

"Benim ne dememi istiyorlar, ben bu memleketin insanıyım. Ben antrenörlüğü de bırakabilirim. Herkesin kaçtığı yerde ben bu formanın önünde dik durmaya çalıştım. Tesislerden hem pozitif içeri girdim. İnsanlar ne derse desin sırtındaki yaşadıklarıyla gider. Beni bu günlere Samsunspor getirdi ama artık bu üzüntüyle de yaşamak zorundayım. Bunu bu camia da, ben de, sizlerde hak etmediniz. Altyapıda ben cebimden para harcıyordum hizmet ediyordum ama mutluydum. Karşınızda ağlamak istemiyorum. 'Bırakın düşsün' diyenlere inat ben göreve geldim. Ben ne güzel altyapıda çalışıyordum, mutluydum. Bir beklentim yoktu, Benim Samsunspor'dan alacağım var, cebimden para verdim, su faturanı ödedim, otel parası ödedim, deplasmana takım gönderdim. Onlara rağmen mutluydum. Ben 'A Takımı ben çalıştırayım' demedim ki, gel dediler geldim, git dediler gittim, buna rağmen ben görevdeyken hoca aradılar."

KENDİMİ ORTAYA KOYDUM

"Alpay Özalan, Engin İpekoğlu oyuncularını rencide ederken ben hiçbir oyuncuma kötü bir şey söylemedim. Bu takımı ben kurmadım ama tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. 4 sene önce ben bu takımı ligde bıraktım. O zamanlar da bana Furkan'ı, Ercan'ı oynatıyorum diye küfür ediyorlardı. Ben kendi toprağını seven, namusuyla yaşayan, Samsunlu olmaktan gurur duyan birisiyim. Benim gibi adama küfür ediyorlar. Utanılacak bir şey yapmadım, ben namuslu insanım. Allah böyle bir kaderi bize yazmış yaşayacağız, bunlar benim Samsunspor'u çok sevmemin bedeli. Ben kendi şahsiyetimi ortaya koydum. Samsunspor'un gövdesini kestiler, daha çok gençleşerek yeniden var olmalıyız. Bazen daha ileriye sıçramak için bir adım geriye gitmek gerekiyor. Belki bundan sonra liglere damga vuracağız. Son 10 yılımız boş geçti, belki de önümüzdeki 20 yıla damga vuracağız. İnşallah Samsunspor bundan sonra daha az dolandırılır."