Rahmetli Özal, 1990'lı yılların başında "2.5 parti ve 2.5 medya" dediğinde, bir hayli tepki olmuştu…

Şimdi gelinen noktaya bakıldığında, rahmetli Turgut Özal'ın söyledikleri gerçekleşti gibi...

Merkez sağın güçlü partisi AK Parti'nin başını çektiği "Cumhur ittifakı"nda MHP ve BBP, merkez solun güçlü partisi CHP'nin önemli aktör olduğu SP, İYİ Parti ve DP ittifakı, o iki partiyi hatırlatıyor...

"Buçuk parti' ise HDP ve diğerleri olarak göze çarpıyor...

Parlamenter sistemin referandumla kaldırılmasından sonra uygulanacak olan "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" aslında ABD'deki iki partili seçim sistemini barajlar nedeniyle zorunlu hale getirmiş durumda...

Rahmetli Özal, ABD'deki gibi "Başkanlık" sistemini arzu ediyordu...

Nitekim dediği oldu…

Rahmetli Özal, "iki buçuk parti"den söz ettiğinde bir de "iki buçuk medya kalır" demişti...

O dönemde iki güçlü medya grubu vardı. Biri Aydın Doğan'ın diğeri ise Dinç Bilgin'di. Buçuk ise diğerleriydi...

1990'lı yıllardan bu yana başlayan medyadaki el değiştirmeler ve yapılanmalara bakıldığında, iki buçuğun ikisi "yandaş" ve 'candaş" olarak ortaya çıktı bile…

Bu ülkede şimdi "iki buçuk medya" var...

ABD ile ilişkileri en üst seviyede olan rahmetli Özal, gidişatı mı görmüş, yoksa bugünler, o günlerde yazılmış mıydı?..

Türkiye'de siyasi iktidarların belirlenmesinde etkili olan ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la arayı bozana kadar bu sistemi istiyordu…

Recep Tayyip Erdoğan, Suriye meselesi ve Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesi konusunda ABD politikalarına ters düşünce, "Güçlü başkan" modeli istemez oldu...

17-24 Aralık operasyonları ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Erdoğan, birçok şeyin farkına vardı...

Terör örgütleri PKK-PYD'nin açıkça desteklenmesi ise bardağı taşıran son damlaydı...

Özal'ın dediği, ABD'nin önerdiği gibi "İki buçuk parti ve iki buçuk medya' oluştu ama Rusya, İran ve Çin'le yakın ilişkilere girerek ABD'nin hesaplarını bozan bir Erdoğan'la nasıl olacak?..

Yani, "keser döndü, sap döndü" evdeki hesap da çarşıya uymadı...

"Demokrasi" deyip, darbelerle demokrasiyi askıya alan ve zaman zaman yeniden girişimlerde bulunan 'Hak-hukuk ve insan hakları" deyip, bu vatana ihaneti asla düşünmemiş aydınlık yüzlü asker, polis, bilim adamı ve gazetecileri kumpas davalarda yargılatarak 15 Temmuz'un önünü açan

ABD'in "iki buçuk parti" ve "İki buçuk medya" hesabı tuttu ama Erdoğan hesabında şaşırdı…

Erdoğan, 24 Haziran seçimleri öncesinde, açıklayacağı "Seçim Manifestosu"nda geçmişten bugüne süre gelen yanlışların ortadan kalkacağı sözünü vermek zorunda…

Demokrasi; AB ve ABD isteğiyle değil, bu milletin hakkı olduğu için geliştirilip, yaşatılmalıdır…