Canik Belediyesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi işbirliği ile düzenlenen ve iki gün süren "Kur'an ve Hayat" konulu 15. Tefsir Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısının sonuç bildirisi yayımlandı. Fransa'da 300 entelektüelin Kur'an-ı Kerim'den "bazı ayetlerin çıkarılmasını" talep etmesi reddedildi. Bildiride, "Her yıl geleneksel olarak yapılan Tefsir Anabilim Dalı Koordinasyon toplantısının 15.'sine katılan 200'ü aşkın bilim insanı, Fransa'da 300 Fransız entelektüel, yazar ve siyasetçinin; şiddet ve Yahudi düşmanlığı içerdiği ve yaydığı iddiasıyla Kur'an-ı Kerim'den 'bazı ayetlerin çıkarılmasını' talep etmesini kesin bir dille reddetmiştir" denildi.

İSLAM NEFRETİ YENİ BOYUT KAZANACAK

Fransa'daki utanç verici talebe dikkat çekilen bildiride, "Aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin de bulunduğu bu yazar ve siyasetçiler, söz konusu taleplerini kilise veya konsül benzeri bir yapılanmayı öngörmeyen İslam dini mensuplarından istemekteler. Bu durumda taleplerinin doğrudan muhatabı kitaba tabi olmakla yükümlü olan tüm Müslümanlardır. Batılı emperyalistlerin hedefi, Müslümanların inandıkları, tabi oldukları ve okudukları Kur'an-ı Kerim dolayısıyla onları doğrudan ve zorunlu olarak şiddetin temsilcileri olarak göstermektir. Bu da Müslümanlara karşı yeni bir sürek avının başlayacağının veya İslam nefretinin yeni bir boyut alacağının beyanıdır" ifadelerine yer verildi.

'KUR'ANOFOBİ'

Fransa'da yayınlanan Kur'an karşıtı bildiriye Türkiye hariç hiçbir siyasi kurum veya devletin reaksiyon göstermediğine de işaret edilen bildiride, "Müslümanlar bilirler ki bu tür meydan okumalar hep var olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Yapılacak şey, onlara böyle bir teklifin 'yok hükmünde' olduğunu yazılı, sözlü vb. şiddet içermeyen eylemlerle cevap vermektir. Bildiriye Türkiye'den en üst düzeyde verilen tepki ile Fransa'da Kur'an karşıtı bildiriye imza atanların kullandığı nefret dilinin ürettiği Kur'anofobinin ve korumasız Müslümanlara karşı çok daha acımasız bir şiddetin önü, kısmen de alınmış oldu. Diğer yandan, bildiride ileri sürülen iddialar tam bir cahillik örneğidir. Bir defa bildiriyi yayınlayanlar, Tevrat ve İncil'de 'kafirlere' ve 'müşriklere' karşı kullanılan şiddet dilini bilselerdi Kur'an'a laf etmeye belki utanırlardı. Her ne kadar Tevrat, 'Öldürmeyeceksin!' dese de sözde Fransız entelektüelleri, Siyonistler tarafından yıllardır öldürmeye, sürgüne vs. tabi tutulan Filistinliler hakkında ne düşünüyorlar acaba?" diye soruldu.

KUR'AN HERKESİN HUKUKUNU GÖZETİR

Bildiride, şu görüşlere yer verildi: "Yüz yıllarca süren Haçlı Seferlerinin ilham kaynağı, 'Bir yanağına vurana diğer yanağını dön.' prensibinden ziyade 'Sanmayın ki barış için gönderildim. Ben kılıç için gönderildim.' (Matta 10; 34-36) şeklindeki İncil ayeti olmasın? Ya Fransızlar? Cezayir'de bir milyona yakın insanın kanına en vahşi en korkunç şekilde işkencelerle tecavüzle girerken hangi kitabı referans almışlardı? Bu şiddete bakarak İncil'de bir revizyona gitmeyi düşünmüşler miydi? Kur'an sadece Müslümanlara değil, Müslümanlarla savaşmayan sözgelimi Hristiyanlara da, Yahudilere de, müşriklere de toplumda bir yer tasavvur eden bir Kitap'tır. Gayrimüslimler asla yok sayılmamış, onların da hukukları gözetilmiştir. Bilim insanları olarak diyoruz ki; Batılı emperyalistler şunu kesinlikle bilmelidir: Kur'an, insanlığa dünya ve ahiret mutluluğunun yolunu göstermek üzere gönderilmiştir. Müslümanlar asla Yahudilerin ve Hristiyanların yaptığı gibi Kitaplarına müdahale tekliflerine sessiz kalamayacak."