'Eğitim Sistemimizin Yetiştirdiği İnsan Modeli' ve '21. Yüzyılda Yaşam İçin Eğitim' başlıklarıyla 2 panel şeklinde yapılan sempozyumun açılışında Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi Orkestrası sahne aldı. Sempozyumun açılış konuşmasını Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Karahan, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Ömer Avcı yaptı.
İstanbul İl Müdürlüğüne bağlı toplam bin 582 ortaöğretim kurumu ve 744 bin öğrenci olduğunu söyleyen İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Ömer Avcı, 'Sadece ortaöğretim kurumlarına bakıldığında ciddi bir sayı ortaya çıkıyor. Bu sayı, birçok ülkenin nüfusundan daha fazladır. Sadece öğrencilere değil, öğrencilere eğitim veren öğretmenlerin de aynı şekilde eğitilmesine yönelik uğraşılar ve projeler geliştiriyoruz. Bununla ilgili öğretmen akademileri, öğretmen atölyeleri, tümden gelim metoduyla kurgulanmış olan kodlama yöntemini esas alan Harezmi modeli çalışmaları özellikle öğretmenlerimizin ve dolayısıyla öğrencilerin eğitimine yönelik post modern dünyaya hazırlanmaları için kolaylıklar sağlayacak' diye konuştu.

'Ortaöğretim ile Yükseköğretim arasındaki etkileşim çok önemli'
'Kurumlararası Diyalog' başlığıyla uluslararası bir sempozyum düzenlediklerini belirten, Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Karahan şöyle konuştu:
'Bir toplumda kaliteli insan veya kaliteli iş gücü nasıl olabilir konusu bugün dünyada birçok eğitim sisteminin temel amacıdır. Eğitim sistemlerinin en büyük sorunu ise bu amaca nasıl ulaşılacağıdır. Bir insanı her yönüyle yaşama hazırlama görevi; hükümetlerin, okulların, yükseköğrenim kurumlarının ve ailelerin sorumluluğundadır. Bireyin okula başladığı ilk günden meslek insanı olarak üniversiteden mezun olana kadar eğitim aldığı tüm eğitim kurumlarının hedeflerinin birbirleri ile bağlantılı ve birbirlerini destekler biçimde olması çok önemlidir. Bunun yanında eğitim programlarının içeriği, sunulması, ölçme değerlendirilmesi ve kazanımları gerçek yaşamda kullanılabiliyor olması da eğitim programlarını kaliteli yapan diğer unsurlardır. Ortaöğretim ve yükseköğretim arasındaki etkileşim nasıl olmalıdır? Yükseköğretim, ortaöğretimden istediğini bulabiliyor mu? Bunlar birbiriyle senkronize çalışmalardır. Biz neyi öğreteceğimize karar veriyoruz ve uyguluyoruz ama acaba seçilen sistem doğru mu ve bunu neye göre belirliyoruz? Finlandiya örneği oradaki gençler için uygun olabilir fakat bizim gençlerimize uygun mudur? İşte bu soruların cevaplarını eğitimcilerin bulup buna yönelik bir sistem üzerinde çalışmaları gerekiyor.'
Eğitimde sürekli yenilik ve değişimin yaşandığını dile getiren Özel Okullar Derneği Akademik Danışmanı Dr. Jale Onur, 'O kadar hızlı bir değişim oluyor ki, bazı meslekler yok oluyor. Sekreterlik yok olacak, buna karşılık 'Drone Operatörü' gibi meslekler ortaya çıkıyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte öğrenilen bilgilerin sonu yok, çünkü her şeye kolaylıkla erişilebiliyor. Bilgiyi nasıl seçer, bir araya getirir ve ihtiyaçlarımıza göre nasıl kullanırız sorularına yönelik çalışmalar yaparak öğrencileri bu şekilde donatmamız lazım' dedi.
Buzdağının üzerinde kalan kısmının bilgi, altta kalan kısmının ise tüm beceriler ve tüm insani yönlerin olduğunu söyleyen Onur, seçmeyi ve bir araya getirmeyi nasıl yapılacağına yönelik çalışmaların yapılması gerektiğine dikkat çekti.