Doğum sonrası kanamalar, tüm dünyada anne ölüm ve sakatlıklarının önde gelen nedenlerinden bir tanesi. Bunun yanı sıra doğum sonrası kanamalar erken teşhis ile önlenebiliyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gönül Çimen doğum sonrası görülen kanamalar hakkında bilgiler verdi.

Doğum sonrası kanamalara hakkında bilgi veren Op. Dr. Çimen, ''Vajinal doğum sonrası 500 mililitre, sezaryen ile doğum sonrası bin mililitre kanamanın olması beklenilen bir durumken, bu miktarların üzerindeki kanamalar aşırı kanama olarak tanımlanır. Kanama riski yüksek hastaların belirlenmesi, kanamayı önlemeye yönelik girişimler, tanının erken dönemde konulması, zamanında ve uygun yönetim anne ölümlerinin önlenmesinde anahtar rol oynuyor'' dedi.

''Durdurulamayan kanamalar rahmin alınması gibi sonuçlar doğurabiliyor''
Doğum sonrası kanamaların; erken (ilk 24 saatte olanlar) ve geç (24 saat-12 hafta arasında olanlar) olarak ikiye ayrıldığını aktaran Op. Dr. Çimen, ''Erken kanamalarda en sık neden; uterin atoni yani rahmin yeterince kasılamamasıdır. Kasılamayan rahim içindeki damar ağızları açık kalarak aşırı miktarda kanama oluşur. Bu sebeple atoni hızla müdahale edilmesi gereken ciddi bir acil durumdur. Müdahalede amaç rahmin kasılmasını sağlamak ve annenin dolaşım sisteminin bozulmasını önlemektir. Bunun için bazı ilaç tedavileri uygulanır. Gerekli hastalarda kan ürünleri tatbik edilir. Eğer ilaçlara yanıt alınıyor, kasılma gerçekleşiyor ve kanama azalıyorsa anne uygun şekilde takip edilir. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kanama devam ediyorsa anne ameliyata alınır, çeşitli cerrahi tekniklerle veya rahim alınarak kanama durdurulmaya çalışılır. Operasyon sonrası annenin hayati tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar yoğum bakım şartlarında bakımı ve tedavisi yapılır'' şeklinde konuştu.

''Doğum sonrası oluşan kanamalarda birçok risk faktörü mevcut''
Atoni kanaması için riski daha yüksek olan gebeleri belirlemek, değiştirilebilir nedenleri düzeltmek alınacak önlemlerdir diyen Op. Dr. Çimen: ''Çoğul gebelik, iri bebek, amniyon sıvısının fazla olması, 5 veya daha fazla doğum yapmak, hızlı doğum veya doğum eyleminin uzaması, annenin önceki doğumlarında atoni öyküsü olması, anne kilosunun fazla olması, myomlar, doğum öncesi veya esnasında kullanılan bazı ilaçlar atoni gelişiminde risk faktörlerindendir'' dedi.

Op. Dr. Çimen, doğum sonrası kanamanın diğer nedenlerini şöyle açıkladı: Plasentanın yerleşimine bağlı anormallikler, rahim içerisinde plasenta veya zar parçalarının kalması, genital kanalda oluşan yaralanmalar, rahim yırtılması ve annede kanama-pıhtılaşma bozukluklarının olmasıdır''.

Plasentasyon anomalilerinde, plasentanın rahim ağzını kapatması, rahimle ilgili geçirilmiş cerrahinin olması (sezeryan, myom alınması gibi), anne yaşının ileri olması, annenin sigara kullanması gibi nedenler etkendir diyen Op. Dr. Çimen, ''Doğum sonrası rahim alınmasının da en sık nedeni. Gebelik esnasında tanı alan hastaların uygun merkezlerde doğumunun yaptırılması bu açıdan önemli. Genital kanalda meydana gelen yaralanmalar için ise genital bölgenin dikkatle incelenmesi ve kanayan alanlarda onarım yapılması gerekiyor. Bu inceleme için doğum yapmış kadının hekime yardımcı olup, muayeneye izin vermesi önemli. Plasenta veya zar parçalarının rahim içinde kalması da anormal kanamaya sebep olur. Bunun tespitini ultrason ile sağlıyoruz. Hem kanamayı önlemek hem de enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak amacıyla cerrahi müdahale ile bu kalıntılar boşaltıyoruz'' açıklamalarında bulundu.

Op. Dr. Çimen sözlerini şöyle tamamladı: ''Doğum sonrası kanamalar anne ölümlerinin başta gelen nedenidir. Çünkü gebe uterusta oluşan kan akımı arttığı için (600 ml /dk) oluşabilecek bir kanama oldukça fazla olup, hastanın hemodinamisini kısa sürede etkileyecek düzeydedir. Ölümlerin başlıca nedeni ise tanının geç konulması ve kanama miktarının objektif olarak tespit edilememesidir. Bu sebeple doğum sonrası hastaların hastanede gözetim altında kalması ve sağlık personelinin vereceği izlemde onlara yardımcı olmaları, doğum yapmış bir kadına refakat eden kişinin de iyi takip yapması, en küçük şüphede ilgilileri bilgilendirmesi önemlidir''.