Seçimlerden sonra CHP'de yükselen "Kurultay" seslerinin ana nedeni; kaç seçimdir başarısız olan Kılıçdaroğlu'nun liderliğinin sorgulanmasıdır…

Onunla olmuyor işte...

Baykal'ın "Kaset operasyonu" sonucunda genel başkanlıktan istifa etmek zorunda kalmasının ardından 2010 yılında o koltuğa seçilen Kılıçdaroğlu, kaç kez "oyları artırmazsam giderim" demesine rağmen gitmedi...

Her zaman olduğu gibi 24 Haziran seçimi sonrası tekrarlanan "istifa" seslerini duymadı...

Çünkü alışkındı…

Aslında onun imdadına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yetişti...

Nasıl olur demeyin!..

Soylu'nun "CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole almayın talimatı verdiğini" açıklamasının ardından Kılıçdaroğlu'nun istifası gündemden düştü; o sözlerle CHP'liler kenetlendi...

Hani "Kavgada bile söylenmez" kabilinden bir ifade kullanan Soylu'nun gerçek amacı neydi?..

İçişleri Bakanı Soylu, öyle bir zamanda bu sözleri söyledi ki, Kılıçdaroğlu'nu adeta "Kurtlar sofrası"ndan çekip aldı...

Soylu'nun amacı; CHP'nin 30 Mart 2019 yerel seçimlerine Kılıçdaroğlu liderliğinde hazırlanması olabilir miydi?..

Bugüne kadar 8 seçim kaybetmiş bir lider, birini daha kaybetse AK Parti için fena mı olur?..

24 Haziran seçimlerinden sonra CHP'de herkes her şeyi söyledi ama hiçbiri dün istifasını sunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı Ali Arif Özzeybek'in kadar anlamlı değildi...

Başdanışmanı, bizzat Kılıçdaroğlu kendisi seçmişti. Yani, Özzeybek, en yakın çalışma arkadaşlarından biriydi...

O yüzden Özzeybek'in samimi ifadelerle yazılmış olan istifa mektubu, çok anlamlıdır: "Parti liderliğinin siyaset yapma tarzı, beni ve ihtimal ki temiz his ve kanaatlerle CHP ailesine katılmış sayısız yurttaşı da hayal kırıklığına uğrattı. Bu şartlar altında vatandaşlara söyleyecek yeni sözlerimiz kalmadı. Siyaset çözüm üretmek için vardır ve üretemediğinde halkın önünden çekilmek siyasi ahlak gereğidir. İnandırıcılık krizi en son 24 Haziran seçimlerinde açıkça ortaya çıktığı üzere sayısız seçim yenilgisini de beraberinde getirdi. Sayın Kılıçdaroğlu, bu kötü gidişi durduracak hiçbir ciddi tedbir almadı. Özgürlük, demokrasi, adalet, bereket ve toplumsal barış ideallerine sıkı sıkıya bağlı bir siyasetçi olarak CHP içerisinde siyaset yapma olanağım günden güne tükendi. Tüm bu sebeplerle CHP üyeliğinden ve Genel Başkan Başdanışmanlığı görevinden istifa ediyorum."

Fazla söze gerek var mı?..

Daha ne deseydi?..