Halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklardan tutun da anne bebek sağlığına kadar birçok alanı kapsıyor. Sağlıklı toplumların, sağlıklı bireylerden oluştuğunu göz önünde bulundurduğumuzda kişilere yönelik yapılan çalışmaların da çok önemli olduğunu görüyoruz. Halk sağlığını korumak adına yapılanları Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Doktor Hatice Öz'den dinledik.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Halk Sağlığı Hizmetleri neler yapar, nasıl çalışmalar söz konusu?

Hatice ÖZ: Öncelikle halk sağlığı ifadesinin tanımını yapmak isterim. Bilim adamları diyor ki 'toplumun iyiliği, toplumun sağlığıyla konuşulabiliyor'. Yani toplumu anlatabilmek için toplumu oluşturan bireylerin sağlığını ele almak gerekir. Sağlığı etkileyen birçok etken var. Toplumun inançları, yaşayış şekli ve çok daha fazlası sağlığı etkileyen faktörler. Bireyin sağlığını ele alırken aslında toplumun sağlığını oluşturuyoruz. Bizim, halk sağlığı olarak yaptığımız iş öncelikle koruyucu sağlık hizmetleri. Bizler öncelikle risk guruplarını belirliyoruz. Sonrasında bu risklere yönelik çözüm önerileri ve önleme metotlarını kullanıyoruz. Bu noktada Profesör Doktor Nusret Fişek'in halk sağlığı tanımını dile getirmek isterim. Nusret Hoca, halk sağlığını 'organize edilmiş toplumsal çalışmalar sonunda çevre sağlık koşullarını düzelterek, bireylere sağlık bilgisi vererek, bulaşıcı hastalıkları önleyerek, hastalıkların erken tanı ve koruyucu tedavisini sağlayacak sağlık örgütleri kurarak, toplumsal çalışmaları her bireyin sağlığını sürdürecek bir yaşam düzeyini sağlayacak biçimde geliştirerek hastalıklardan korunmayı, yaşamın uzatılmasını, beden ve ruh sağlığıyla çalışma gücünün arttırılmasını sağlayan bir bilim ve sanattır' sözleriyle tanımlamıştır.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Aile hekimliği kapsamında ilimizde neler yapılıyor?

Hatice ÖZ: Bildiğiniz gibi aile hekimliği uygulamasına 2007 yılında geçtik. Birinci basamak sağlık hizmetleri dediğimizde ilk uygulama yerimiz aile hekimliği. Yaklaşık 140 tane aile sağlığı merkezimiz ve 397 aile hekimimiz var. Etkin ve verimli hizmet için aile hekimi sayısının arttırılması amaçlanıyor. Bununla ilgili ge çalışmalar söz konusu. Aile hekimleri koruyucu hizmetlerin yanı sıra tedavi edici hizmetlerin içerisinde de yer alıyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Halk sağlığı ile ilgili önemli noktalardan biri de bulaşıcı hastalıklar, bu kapsamda nasıl çalışmalar sürdürüyorsunuz?

Hatice ÖZ: Bulaşıcı hastalıkların kapsamı çok geniş. Hava yoluyla, dokunmayla, cinsel yolla bulaşan hastalıklar var. Bu bulaşıcı hastalıkların hem değerlendirilmesini, numunesinin alınmasını yapıyoruz Hem de, hastalıklarla ilgili önlemlere dair çalışmaları ve eğitim programlarını sürdürüyoruz. Yaklaşık 74 etken ve 74 hastalıkla uğraşıyoruz. Aşı ile önlenebilen hastalıkların aşılarını yapıyor ve onların takibini sürdürüyoruz. 13 ayrı hastalığın aşısını yapıyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Görüyoruz ki bulaşıcı hastalıklarla mücadele özellikle aşı aracılığıyla yapılıyor. Peki, bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili nasıl bir durum söz konusu?

Hatice ÖZ: Bulaşıcı hastalıklar derken kronik hastalıkları kastediyoruz. Yani tedavi süreci uzun ve tam iyileşmenin sağlanamadığı hastalıklar. Bunların başında da kalp ve damar hastalıkları geliyor. Bu konu ile ilgili aile hekimleriyle birlikte sürdüreceğimiz çalışmayı eylül ayında başlatacağız. Çeşitli eğitimlerimiz olacak. Koruyucu önlemler anlatılacak ve izlem ve takip yapılacak. Yine kronik bir hastalık olan diyabet ile ilgili eylem, eğitim planlarımız ve kontrollerimiz var. Kanserde erken tanı, bağımlılıkla, obeziteyle mücadele konularında da çalışmalarımız söz konusu.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Kanser ile ilgili hangi taramalar yapılıyor. Bu konuda amaçlanan nedir?

Hatice ÖZ: Kanser sadece ülkemizin değil dünyanın sorunu. Dünya Sağlık Örgütü kanser ile ilgili olarak erken tanıyı çok önemsiyor. Sağlık Bakanlığı da çalışmalar yapıyor. Kanser din dil ırk ayırmıyor hepimiz her an bununla karşılaşabiliriz. Kanserde, yaklaşık olarak yüzde doksan civarında çevresel faktörlerin etkili olduğunu biliyoruz. Beslenmemize dikkat eder, fiziksel aktivitemizi arttırır ve buna benzer çevresel etkileri düzenlersek kanserden korunabiliriz. Taramalar konusuna gelince biz üç kanser türüne yönelik tarama yapıyoruz. Samsun'da 4 KETEM var. Kadınlarda en sık karşılaşılan, meme kanserine yönelik tarama yapıyoruz. Kadınları bulundukları noktadan merkezlerimize getirmek için araçlarımız da var. Yaş ve tarama aralığı önemli bizim ülkemizde ve Samsun'da meme kanseri tarama yaş aralığı 40-69 yaş kadınlara yapılan bir tarama. Rahim ağzı kanseri taraması 30-65 yaş aralığındaki kadınlara yapılıyor. Kalın bağırsak kanseri taraması ise 50-70 yaş aralığındaki kadın ve erkeklere yapılıyor. Bu yaş aralıkları kanserin hangi yaş aralığında en çok görüldüğüyle doğru orantılı olarak belirleniyor. Ayrıca bütün numuneleri haftanın belirli bir gününde Ankara'da kurulmuş ve dünyanın en büyük HPV Laboratuvarına göndermekteyiz. Orada numuneler iki hekim tarafından inceleniyor bu da tanı noktasında elimizi güçlendiriyor. KETEM' lerde taramalar ücretsiz olarak yapılıyor.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Çocuklara yönelik nasıl taramalar yapılıyor?

Hatice ÖZ: Çocuklara yönelik taramalarımız özellikle bebeklik grubunda. Bu taramalarla çocuğun ileride yaşayacağı sıkıntıları önlemeyi planlıyoruz. Doğumdan 48 saat sonra alınan topuk kanı ile 5 hastalığa dair değerlendirme yapıyoruz. Burada önemli nokta 48 saatin beklenmesi, artık hastanede yatışlar genellikle bir gün ve aile bebeği yeniden hastaneye getirmek durumunda. Ayrıca bebekler hastaneden çıkmadan işitme taraması, 1 – 3 yaş arasında da görme taraması yapıyoruz. Bu taramalar çok önemli ilerleyen yaşlarda çocuğu kalıcı şekilde etkileyecek problemlerin çözümü de bu taramalar sayesinde çözülüyor. Yine çocuklarda okul çağında taramalarımız var. İşitme taramasını okul çağında da yapıyoruz. Bir de ağız diş sağlığı taraması yapıyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Anne-çocuk sağlığı kapsamında ilimizde neler yapılıyor?

Hatice ÖZ: Bu alanda, üreme çağında dediğimiz 15-49 yaş arasındaki kadınla çalışıyoruz. Biz, gebeyi en az dört kez izliyoruz. Riskli gebeliklerde bu sayı daha da artıyor. Onun dışında, bebek izlemlerimiz var. Bebek izlem protokollerine göre 7 izlem söz konusu ama bu standardı. Riskli durumlarda ve eğer hekim istiyorsa daha sık izleyebilir. Bu izlemlerde bebeklerin boy, kilo, kafa çevresi ve kimi zaman da kol çevresini ölçüyoruz. Bebeğin psikososyal gelişimini de takip ediyoruz. Bebeklerin depresyona girebildiğini biliyor muydunuz? Biz onların, depresyonda olup olmadığının takibini yapıyoruz. Lohusa izlemi de yapıyoruz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Anne sütünü teşvik için nasıl çalışmalar söz konusu?

Hatice ÖZ: Bildiğiniz gibi anne sütü hem bebeğin gelişimi için hem de anne sağlığı için çok önemi. Bebeklerin ilk 6 ay mutlaka anne sütü almaları gerekiyor. Bu konuyla ilgili yeni öğrendiğimiz bir şey var onu da paylaşmak isterim. Evlatlık alınana bir bebeğin, hiç gebelik geçirmemiş anne adayı tarafından sürekli emzirilmesiyle de süt gelebiliyor. Burada önemli nokta annenin emzirmeye devam etmesi gerektiği. Anne emzirmeye devam ederse sütü de gelecektir. Ayrıca biz şehir olarak 'altın bebek dostu' iliz.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: 'Altın bebek dostu il' ifadesi ne anlama geliyor?

Hatice ÖZ: Doğum yaptıran hastanelerimizin yüzde 75' inden fazlasının bebek dostu olduğu anlamına geliyor yani bu hastaneler anne bebek sağlığı ile ilgili kurallara uyuyor. Örneğin emzik, biberon, mama kullanmıyor. Tabi ki sağlık problemi olan bebekleri ayrı tutuyorum. Yani ilde bir anne sütü seferberliği var diyebilirim.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Halk sağlığı konusunda içme suyunun da önemi büyük bununla ilgili analizler söz konusu mu?

Hatice ÖZ: Bizim kaliteli ve sağlıklı su temin etme görevimiz var. Yaklaşık bin 196 noktadan su numunesi alıyoruz. Bunu, kişilere ulaştırdığımız suyun sağlıklı olup olmadığını test etmek adına yapıyoruz. Yine her gün 87 noktadan klor bakiye ölçüyoruz. Samsun'un su ile ilgili bir sorunu yok ama eğer herhangi bir sorun ile karşılaşırsak biz oraya bireysel klorlamayı da götürüyoruz. Yeter ki insanlar sağlıklı su tüketebilsinler. İçme suyu dışında yüzme suları ile ilgili de analiz yapıyoruz. Özellikle 21 noktadan düzenli olarak su numunesi alınıyor. Burada amaçlanan insanların bu sularda rahat şekilde yüzebilmeleridir. 8 tane de mavi bayraklı plajımız var. Bu da çok önemli bir gösterge.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Şehrimize, ülkemiz dışından göç eden insanlar var onların, sağlık açısından takibi ile ilgili nasıl bir çalışma sürdürülüyor?

Hatice ÖZ: Toplum ve Göç Sağlığı Birimimiz var. Toplum sağlığı bölümünde daha çok eğitim ayağını götürüyoruz. Göç sağlığı konusunda da iki polikliniğimiz var. Bunlardan biri yabancı uyruklular polikliniği. Sığınmacılar ve Göçmenler Derneği ile birlikle bir çalışma yürütüyoruz. Bu poliklinikte Suriyeliler dışındaki göçmenlere bakılıyor. Bir de Göçmen Sağlığı Merkezi var. Burada Suriyeli bir doktor ve hemşire hizmet veriyor. Göçmen sağlığı ile ilgili çalışmalar, Sıhhat Projesi kapsamında yapılıyor ve bunlar tüm illerimizde olmayan çalışmalar.

Burcu DÜZGÜN ÇOBAN: Çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Pirsu DÜZGÜN