Fındık politikasını sadece taban fiyatıyla anlamak, övmek ya da yermek son derece yanlıştır. Zira fındık herhangi bir ürün değildir. O bizim dünya piyasalarında tek söz sahibi olduğumuz ya da olmamız gereken bir milli üründür. Onunla ilgili atılacak her müspet ya da menfi adım bu ülkenin dış ticareti, döviz girdisiyle doğrudan bağlantılıdır.

Üzüm, incir ve fındık, dünya pazarlarında söz sahibi olduğumuz üç tarımsal ürünümüzdür. İlk ikisinden hemen her yıl 250'şer milyon dolar döviz girdisi sağlarız. Fındıkta ise bu rakam 2 milyar dolar civarındadır. Bazen aşar bazen çok az altında kalır.

Ne yazık ki her üç üründe de üreten biziz ama fiyatı ve istikbali belirleyici olanlar yabancılardır. Bu üç ürünü ama özellikle de fındığı uzun vadeli, tutarlı ve kararlı bir milli politika çerçevesinde ele almak zorundayız.

Dünyada süt ve kakao ile en iyi uyum sağlayan tek ürün fındıktır ve Türkiye fındığın ana vatanıdır, en çok fındığı Türkiye yetiştirir ve sanayide kullanmaya en elverişli, en lezzetli fındık da Türk fındığıdır. Politika oluştururken bu üstünlüğümüzü asla unutmamalıyız.

Unutmamız gereken bir diğer husus da artan refahla birlikte dünyada çikolata ve pasta dolayısıyla tüketiminin arttığıdır. Bu aynı zamanda fındık tüketiminin de artması demektir. Çünkü bu sanayinin en önemli ham maddelerinden birisi de fındıktır. Artış düzenlidir ve bundan sonra da devam edecektir.

Türkiye fındık taban fiyatını belirlerken 'fındığı diğer ürünlerle mukayese etme' yanlışına düşmemelidir. Fındık kendisine verilen her kuruşu döviz olarak bu ülkeye fazlasıyla iade etmektedir. 2000'li yıllardan bugüne kadar bütün resmi rakamlar bunu göstermektedir. O nedenle fındığın bu yönünü daime göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

Fındıktaki temel sorunumuz üretimimizin artması değil birime veririmizin düşük olmasıdır. Bahçelerin ıslahı ile yeni ekim alanları açmadan üretimi artırmalıyız. Birime verim arttıkça taban fiyatı biraz düşük tutulsa bile üreticinin kazancı ve dolayısıyla memnuniyeti de o oranda artacaktır. Bu aynı zamanda döviz girdimizin de artması demektir.

Fındık bahçelerinin ıslahı, birime verimin artırılması, emanet usulüne çözüm getirilmesi ve bir firmanın Türkiye'de kurduğu ya da kurmaya çalıştığı tekelin mutlaka kırılması gerekmektedir.

O küçücük fındıkkabuğunda ne büyük ulusal çıkarlar olduğunu ah bir anlasak ve gereğini tüm parti mülahazalarından sıyrılıp bir milli mutabakat çerçevesinde ele alabilsek. İki milyar dolar civarında seyreden döviz girdiğimiz kısa zamanda büyük bir rahatlıkla beş altı milyar dolara çıkar.