10 Ocak 1920 tarihinde kurulan Milletler Cemiyeti'nin yerine kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ikisi gözlemci üye olmak üzere toplam 196 üyesi bulunan dünyanın en büyük teşkilatları arasında yer alıyor. Mevcut yapısından kaynaklı sürekli eleştirilere maruz kalan teşkilat, kuruluşunun yıl dönümünde Dünya Beşten Büyüktür Derneği üyeleri tarafından BM Ankara Temsilciliği önünde düzenlenen basın açıklamasıyla protesto edildi. Birçok ilden ve yurt dışından gelen dernek üyeleri adına açıklama yapan Dünya Beşten Büyüktür Derneği Genel Başkanı Erdal Güler, 'Dünya Beşten Büyüktür Derneği olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın mevcut yapısına itiraz ettiğimiz için bugün BM Ankara Temsilciliği önünde bir açıklama yapma ihtiyacı duyduk. Birleşmiş Milletler Teşkilatı, 73 yıl önce bugün kurulmuştur. 10 Ocak 1920 tarihinde kurulan Milletler Cemiyeti'nin yerine kurulan Birleşmiş Milletler, bugün ikisi gözlemci üye olmak üzere toplam 196 üyesi bulunan dünyanın en büyük örgütüdür. Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın en güçlü organı Güvenlik Konseyi'dir. BM'nin diğer tüm organlarının kararları tavsiye niteliği taşırken, BM'ye üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü olan Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar tüm üye ülkeler açısından bağlayıcıdır. Dünyanın yeni savaşlara sahne olmaması gayesiyle kurulan Güvenlik Konseyi'nin üyeleri Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya Federasyonu, İngiltere ve Fransa'dır. İkinci Dünya Savaşı sonrasının soğuk savaş konseptine göre kurulan Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin toplam nüfusu 2 milyardır. 2 milyar nüfus, 7,5 milyar insan hakkında karar vermektedir' dedi.
Yaşananların adil ve adaletli bir durum olmadığını vurgulayan Güler, 'BM Güvenlik Konseyi'nde 300 yıldır Avrupalılar tarafından sömürülen Afrika Kıtası'ndan ve dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden İslam ülkelerinden hiçbir temsilci bulunmamaktadır. 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde bütün insanlar haklar açısından eşit kabul edilirken, ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapısında devletler birbirine eşit görülmemektedir. Dünyanın soğuk savaş konseptinden çıktığını artık Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler de anlamalıdırlar. Birleşmiş Milletleri etkin istişari mekanizma olmaktan giderek uzaklaştıran BM Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapısı, eşit, adil, dengeli, objektif bir dünya düzenine evrilmelidir. BM Güvenlik Konseyi'nin mevcut işlevi, güvenlik konseyi üyesi 5 ülkenin çıkarlarını devam ettirmektir. Bu ülkeler aynı zamanda kendileriyle müttefik olan ülkelerin çıkarlarını korumak için çalışmaktadır. Bu sebepledir ki Ortadoğu'da haydutluk yapan İsrail'e karşı alınan her yaptırım kararı veto edilmektedir. Veto yetkisi de kendilerini BM üyesi 191 ülkeden büyük gören 5 ülkenin çıkarlarını tesis etmek için işletilmektedir' şeklinde konuştu.

'İslam ülkelerinin varlığı da dikkate alınmalıdır'
'Dünya Beşten Büyüktür Derneği olarak biz 'paran kadar konuş', 'gücün kadar konuş' düzenine itiraz ediyoruz' diyen Güler, 'İnsanlığın geleceğini tehdit eden bu düzensizlik bir an evvel sona ermelidir. BM Güvenlik Konseyi'nin yenilenmesi gereken yapısında İslam ülkelerinin varlığı da dikkate alınmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye 57 ülke, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın da üyesidirler. Dünya nüfusunun dörtte birini teşkil etmektedirler. Aynı zamanda dünya coğrafyasının dörtte birine sahiptirler. Ancak dünyayı yöneten beşli yapı arasında, İslam ülkelerini temsil eden bir devlet bulunmamaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ya bütün ülkelerin haklarını koruyan bir teşkilat haline gelmeli ya da BM Güvenlik Konseyi yeniden yapılandırılmalıdır. Çünkü mevcut yapı sadece 'güçlülerin hukukunu korumaktadır.' Bu sebeple üye yapısı daimi üyelikten, geçici üyeliğe dönüşmelidir' diye konuştu.

'BM Güvenlik Konseyi gerçek görevini yapmalıdır'
Geçici üyelerin iki yılda bir yenilenmesi gerektiğini belirten Güler, şunları kaydetti:
'Yenilenen üyeler seçimle belirlenmelidir. Üyelerin veto yetkisi kaldırılmalıdır. Üye ülkeler kıtaların nüfus ve yüz ölçümüne göre belirlenmelidir. Ya da üye sayısı yeniden belirlenerek kıtaların ağırlığı artırılmalıdır. Yeni BM Güvenlik Konseyi yapısında Afrika'dan bir, Asya'dan iki, Avrupa'dan bir, Amerika'dan bir üye alınmalıdır. Dünya barışını yeniden tesis edip kalıcı hale getirmek için dünya daha adil bir güvenlik yapısına kavuşturulmalıdır. Bu noktada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tespit, teklif ve ikazlarını paylaşıyoruz. BM'nin daha etkin ve güvenilir bir yapıya kavuşturulması, insanlığın geleceğini yakından ilgilendirmektedir. İnsanlığın istikbali bir insanın kararına ya da bir devletin veto yetkisine bağlı olmamalıdır. Barışın kalıcı olması, güvenliğin yaygınlaştırılması ve refahtan herkesin pay alması için işbirliği içinde çalışılan bir dünya meydana getirilmelidir. Bu dünya hepimizin. Barış içinde bir arada yaşayacağımız bir dünyayı meydana getirmek için BM Güvenlik Konseyi gerçek görevini yapmalıdır. Bosna-Hersek'te BM gözetiminde bulunan binlerce Bosnalının katledilmesi. Yine yakın yıllarda Rugandada BM gözetiminde öldürülen binlerce insana seyirci kalınması; öldürülenlerin müslüman veya renkleri siyah olduğundan mı seyirci kalındığı sorularını akıllara getirmektedir.'

'Çin'de Uygur Türklerine uygulanan asimilasyon politikalarına derhal son verilsin'
Doğu Türkistan'daki Çin yönetimi tarafından Uygur Türklerine karşı uygulanan asimilasyon politikalarına da değinen Güler, bu politikalara derhal son verilmesi gerektiğini belirtti. Güler, 'Filistin'de İsrail'in uyguladığı tecrit ve soykırım sona erdirilip, Filistinlilerin de insanlık ailesinin onurlu bir üyesi olması temin edilmelidir. Suriye'nin toprak bütünlüğü esasına dayalı bir barış kısa zamanda sağlanmalı ve Suriye'nin istikbalinde bütün Suriyelilere söz hakkı verilmelidir. İç savaşın yaşandığı Yemen'de 13 milyon insanın açlık sorununa derhal çare bulunmalıdır. Gelişmiş Avrupa, geri kalmış Afrika'yı sömürmeye son verip eşit devletler arası bir ilişki düzenine geçilmelidir. Dünya Beşten Büyüktür Derneği olarak daha eşit, daha adil bir dünya düzeni kurulup BM Güvenlik Konseyi'nin yapısı değişene kadar itirazımızı ve ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz' değerlendirmesinde bulundu.