Avrupa Birliği
ve ABD, Türkiye'nin
yolunu şaşırıp,
çıkmaz sokaklara
girmesi için
müthiş bir algı
operasyonu
çabasında...
Ve Avrupalı liderler ile
onların güdümündeki medya
ve düşünce kuruluşlarının
bu çabalarının
ardından nasıl bir senaryonun
geleceğini
öğrenmek için
tarihte yaşananlara
bakmamız gerekir...
Balkanlar'da
yalan rüzgarlarıyla
ayrılık tohumlarını
eken,
Osmanlı-Rus Savaşı'ndan
sonra "Sadık teba" olarak
bilinen Ermenileri kandırarak
ayaklandıran
ve sonra da bin yıllık
Türk-Kürt kardeşliğinin altına
dinamit koyan, sağ-sol ve mezhep çatışmalarını
körükleyip kardeşi kardeşi
vurdurtanların
arka planında
kim varsa olanlar şimdi yine sahnede...
Bu millet, yıllardır
çektiği acılarla
gerçekleri gördü görmesine de...
İç ve dış düşmanlar,
adeta cıva gibi
bulundukları kabın şeklini
alınca, elbette kafa da karışıyor...
Müttefik bildiklerimizin
düşman olduklarını
ancak "dost kazığı" yiyince
anlamak yerine
geçmişten bugüne
olup bitenleri
iyi tahlil etmek gerekmiyor mu?..
Öyleyse yakın tarihe
bir göz atalım...
Irak, Suriye, Libya ve Mısır'da
yaşananlar
bir planın parçası...
Hani ne oldu
"Arap Baharı"na?..
Emperyalistlerin
derdi; demokrasi, insan hakları ve hukuk
gibi kavramlar
olsaydı; Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da
ve Filistin'de ölen çocuklar ve masum
insanlar
için çaba sarf ederdi...
Onların asıl derdi;
ülkelerin yer altı ve yer üstü
zenginlikleridir. Bunları uluslararası
tekellere peşkeş
çekmektir...
Saddam'ı, 8 yıl İranlılarla
savaştıran
ABD, onu hala ortaya çıkarılamayan
nükleer silahlar
bahanesiyle yıkmadı mı?..
Mısır'da, Mursi iktidarını
askeri darbeyle çökertenler, onlar
değil miydi?..
Kaddafi'ye hazin sonu
hazırlayanlar da...
Bu liderleri savunmuyorum
akıbetlerini hatırlatıyorum sadece...
Petrolü Akdeniz'e
indirmek için
Türkiye'nin
Suriye sınırına
paralel bir koridor açılması amacıyla
PKK ve yan kolu YPG'yi
silahlandıranlar kimlerdi?..
Ya DEAŞ'ı, insanlığın başına bela
edenler?..
İslamın o güzel
adını kullanan
ama
çoğu militanı, paralı
gayrimüslimlerden oluşan
bu eli kanlı örgütün İsrail'e
bir taş fırlattığı görüldü mü?..
15 Temmuz kahpe darbe girişiminin
planlayıcılarının arkasındaki
güç odağı, yine bunlar değil miydi?..
Bu coğrafyada
sahneye
konulan
büyük bir oyunun
asıl amacını
herkesin iyi
anlaması gerekir...
Bir yandan AB, diğer yandan
ABD neden
Recep Tayyip Erdoğan'ı
istemiyor acaba?..
Alışılmışın dışında,
bir politika izleyerek,
onları şaşkına çeviren
Erdoğan, kurguyu
bozuyor çünkü...
Fransa'nın sözde en ünlü uluslararası politika uzmanlarından Philippe Moreau Defarges,
"Cumhurbaşkanı Erdoğan öldürülmeli" demedi mi?..
Özür dilese ne olur?..
Adam senaryoyu açık etti,
aslında...
Farklı siyasi çizgilerde olsak da
hepimizin asıl meselesi ve sevdası;Türkiye'dir...
Ülkemizde
her şeyin
doğru olduğunu
söyleyemem!..
Ancak; insanları barış ve huzur içinde
yaşayan bir Türkiye için
kavgaların bir yana bırakılıp,
sorunların çözümü yolunda
beklenen adımlar, ivedilikle
atılmalıdır...
Demokrasi, insan hakları ve yargı bağımsızlığındaki
sorunları,
sahte söylemlerde bulunan
Avrupalının tavsiyesiyle değil,
bu millet için
çözmemiz gerekir...