Göz hekimine acil başvurmayı gerektiren göz belirtiler konusunda Medicana Samsun Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümünden Op. Dr. Nurcan Gürkaynak bilgi verdi. Gürkaynak, 'Çoğu kişi, ancak sağlık sorunları katlanılamaz hale gelince doktora gider. Oysa diyabetten hipertansiyona, kalp rahatsızlıklarından beyin tümörüne, migrenden tiroide, sinüzitten sinirler üzerinde oluşan hastalıklara kadar birçok rahatsızlık gözlerdeki belirtiler ile teşhis edilebilir. Bu hastalıkların teşhisinde geç kalınması; hastalığın ilerlemesine ve gözlerde çeşitli tahribatlara yol açarak görmede azalmaya hatta kalıcı görme kaybına neden olabilir' dedi.

AĞRISIZ GELİŞEN GÖZ TANSİYONUNA DİKKAT!

'Göz içi basıncın sık artması nedeniyle görme sinirinin zayıflayıp kurumasına neden olan göz tansiyonu, tedavi edilmezse görme kaybına yol açabilir' diyen Doktor Gürkaynak, 'Bu nedenle önceden teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyan hastalığın, ağrılı ve ağrısız olarak gelişen iki türü mevcuttur. Ağrılı olarak gelişen göz tansiyonu, yarattığı ağrı şikayeti sebebiyle de tanıyı daha kolay hale getirir. Ancak ağrısız ve sinsi bir şekilde gelişen ve gözde herhangi bir belirti vermeyen göz tansiyonu, kişinin uzun süre hastalığını bilmeden yaşamasına neden olabilir. Önlenebilir bir hastalık olan göz tansiyonu, ağrısız olarak geliştiğinde ve görme sinirinde herhangi bir zayıflık yaratmadığında önceden fark edilmesi güçtür; bu hastalık çoğunlukla 40 yaş ve sonrasında gelişebileceğinden en fazla 40 yaşından sonra gözlerde bir şikayet olmasa da mutlaka uzman bir göz hekimine başvurulması ve iki yılda en fazla bir göz muayenesinde tansiyonu için göz tansiyon ölçümlerin yaptırılması gerekir. Hastalıkta erken tanının önemi büyüktür; geç kalınması durumunda ise, geri dönüşü olmayan görme kaybına neden olur' şeklinde konuştu.

DÜZENLİ KONTROLLER ÖNEMLİ

Gürkaynak, sarı nokta hastalığının retinanın sarı nokta bölgesinde harabiyet yaratarak görme kaybına neden olabilen önemli bir göz hastalığı olduğunu ifade etti. Gürkaynak, 'Orta ve ilerlemiş düzeylerde kırık görme ve/veya bulanık görme gelişir. Bu hastalığı olan kişiler; araba kullanma, okuma, TV seyretme gibi gündelik pek çok işi yapmakta problem yaşarlar. Sarı nokta hastalığı, sıklıkla ailesinde bu hastalığa daha önce yakalanmış olan, sigara kullanan ve 50-55 yaşını geçen ileri yaştaki kişilerde görülür. Aynı zamanda obezite ve yüksek-lipid kolestrol ile yüksek kol tansiyonu da bu hastalığın oluşumunda risk faktörleri arasındadır. Hastalığın yaş ve kuru olarak isimlendirilen 2 tipi vardır. Kuru tip sarı nokta hastalığı daha yavaş seyrederken yaş tipte daha hızlı bir ilerleme görülür. Sarı nokta hastalığı, erken dönemlerde çok fark edilmeyebilir. Bu nedenle 50-55 yaşından sonra mutlaka rutin bir göz muayenesinin yapılması ve retinanın dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir. Düzenli takip gerektiren bir göz hastalığı olan sarı noktada, hastalığın teşhis ve takibinde göz anjiyosu ve retina tomografisi çekilmesi önemli' ifadelerini kullandı.

ERKEN TEŞHİS VURGUSU

Gürkaynak, 'Günümüzde en önemli körlük sebeplerinin başında diyabete bağlı göz hastalıkları gelir. Yüksek kan şekeri ve kan basıncı, en çok retinada hasar ve yırtılmalara, daha çok ilerleyen yaşta görülen hastalıklar olmasına karşın genç yaşta katarakt ve glokom vakalarına yol açabilen çok ciddi bir rahatsızlıktır. Şeker hastalığı olan kişiler, diyabetin erken dönemlerinde herhangi bir görme şikayeti olmadan yaşayabilirler. Ağrısız ve belirti vermeden ilerleyen bir hastalık olan diyabetik retinopati, zamanla gözün retina tabakasında oluşan kanama ve ödem ile kendini gösterir. Bu durum, hastanın görme keskinliğinin azalmasına ve hastalığın ileri evrelerinde ani görme kayıplarına neden olur. Diyabetik Retinopatide erken teşhis ve doğru tedavi, görme kaybını büyük oranda engeller. Kişide şeker hastalığı var ise, görme ile ilgili sikayeti olsun ya da olmasın senede en az bir kez retina muayenesi için göz hekimine başvurması gerekir' diye konuştu.

ÜVEİT HASTALIĞI BELİRTİLERİ

Doktor Gürkaynak, 'Behçet hastalığı, çeşitli bakteri, virüs, parazit ve mantarlar, tüberküloz, bağışıklık sistemi hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve göz travmaları gibi pek çok farklı hastalığın yol açabildiği bir göz hastalığı olan üveit, bazı durumlarda hiç belirti vermezken bazen de bir takım şikayetlerle kendini gösterir. Gözün içindeki damar tabakanın iltihabı sonucu ortaya çıkan üveit hastalığının ilk belirtileri; gözde kanlanma, göz küresi ve çevresinde şiddetli ağrı, ışığa karşı hassasiyet, görmede bulanıklık ve azalma ile gözde kızarıklık ve yaşarma şeklinde şikayetlerdir. Her durumda üveit, kesinlikle önemli ve acil müdahale gerektiren bir hastalıktır. Tedavinin ihmal edilmesi durumunda hastalık ilerleyecek ve göz bebeğinde şekil bozukluklarından katarakta, göz tansiyonu yüksekliğine kadar kalıcı hasarlar bırakabilecektir. Tedavide öncelikli hedef, iltihabın kontrol altına alınarak görme kaybının önlenmesi ve göz çevresi ile küresinde oluşan ağrının ortadan kaldırılmasıdır. Üveit hastalığı bulunan kişilerin sıkı takibi önemlidir; hastalık tekrar edebileceğinden, kontroller düzenli olarak gerçekleştirilmeli' dedi.

RETİNA YIRTIĞI TEŞHİS VE TEDAVİSİ

Her yaşta görülebilen ancak orta yaş ve üzerinde daha sık görülen retina yırtılmasının (retina dekolmanı) mutlaka tedavi edilmesi gereken bir göz hastalığı olduğunu dile getiren Gürkaynak, 'Tedavi edilmediği takdirde körlüğe sebebiyet verebilecek olan retina yırtıkları, miyoplarda ve yakın aile bireylerinde retina yırtığı olan kişilerde çok daha sık görülür. Ancak göze gelen darbeler ve travmalar da sebep olabilirken; hastalık bebeklerde dahi görülebilmektedir. Göz dışından belli olmayan retina yırtığı, gözbebeğini büyüten bir damla damlatıldıktan sonra oftalmoskop ismi verilen bir alet aracılığı ile teşhis edilir. Hastalar gözlerinde bir sorun olduğunu genellikle siyah noktacıklar ve ışık çakmaları görerek hissederler. Bu evrede hastanın hiç vakit kaybetmeden bir göz hekimine muayene olması önemlidir. Çünkü retina dekolmanı zaman geçtikçe ve ilerleme gösterdikçe merkezi görmenin kaybolmaya başladığı bir hastalıktır. Vitrektomi operasyonu ve lazer tedavisi, retina dekolmanı hastalarının tedavisinde yüzde 90 başarı sağlar' ifadelerini kullandı.

GÖZ TANSİYONU RİSKİNE DİKKAT!

Doktor Gürkaynak, 'Tedavi edilmediğinde sonucu görme kaybına kadar giden glokom (göz tansiyonu), çok yaygın bir göz hastalığıdır. Hastalığın ilerlemesi ile görme yetisinin kaybolması, bu hastalıkta göz içerisindeki sıvı basıncının görme sinirlerine zarar verecek seviyede yüksek olmasındandır. İlerleyen yaş, şeker hastalığı (diyabet), hipotiroidizm (guatr) genetik yatkınlık, sigara kullanımı, uzun süreli kortizon tedavisi, göz yaralanmaları, yüksek–düşük kan basıncı kişide glokom (göz tansiyonu) riskini artıran faktörler arasındadır. Hastalığın ilk evrelerinde genellikle çok fazla bir belirti görülmez. Ağrı ve görme kaybı olmadığından şikayete sebebiyet vermez. Bu nedenle 40 yaşından sonra özellikle de bu risk faktörlerine sahip kişilerin senede en az bir kez göz muayenesi yaptırması erken teşhis ve tedavi için büyük önem taşır. Glokom, herkeste görülebilen bir göz hastalığıdır ve görme kaybını engellemenin tek yolu erken tanı' şeklinde konuştu.

KERATOKONUS

Keratokonusun, gözün en ön kısmında bulunan saat camı şeklinde olduğunu kaydeden Doktor Gürkaynak, 'Saydam tabakanın incelmesi, bombeleşmesi veya dikleşmesi şeklinde tanımlanır. Hastalık tedavi edilmezse ya da ilerlemesi durdurulmazsa ileri derecede görme kaybına neden olur. Özellikle de gözlük numarası yüksek düzeyde olan ve her kontrol muayenesinde astigmatik kırma kusuru artan kişilerde bu hastalığa sık rastlanıyor. Keratokonus 15'li yaşlarda başlıyor ve 10 yıl içerisinde hızlı ilerleme gösteriyor. Basit miyopi gibi normal bir kırma kusuru olan kişilerde 18 ile 25 yaşları arasında gözlük numaralarının durduğunu, buna karşın ilerlemenin 25 yaş sonrasında da devam etmesi halinde akla bu hastalığın getirilmesi gerekiyor. Özellikle 18 yaşından sonra da ilerleyen bir kırma kusurunuz varsa hatta bu kusur gözlük ile tam düzeltilemiyorsa siz bir keratokonus hastası olabilirsiniz. Tedaviye başlanmazsa görme düzeyi giderek azalır. Son aylarda gözlük derecenizin hızla artmasından ve gözlük takmanıza rağmen net görememekten şikayetçiyseniz en kısa zamanda göz uzmanına başvurup ayrıntılı muayene ve özel tetkikler yaptırmanız gerekmektedir' dedi.

GÖZ ENFEKSİYONLARI

Gürkaynak, konuşmasını şöyle tamamladı: 'Göz enfeksiyonları en sık karşılaşılan kırmızı göz sebebidir. Göz ön yüzeyindeki konjonktiva tabakasının yoğun damar ağı sebebiyle göz aşırı kızarık ve ağrılı bir hal alabilir. Burada sorun çoğunlukla bakteriyel sebeplidir. Ve bakteriyel enfeksiyonlar temasla bulaşabilmektedir. İlk olarak hastanın diğer gözüne bulaşır. Sonrasında hastaya yakın temasta bulunan diğer kişilere de geçebilmektedir. Daha az sıklıkla gördüğümüz viral enfeksiyonlar çok daha tehlikelidir. Çünkü çok kolay bir şekilde bulaşabilir ve salgınlara neden olabilmektedir. Göz ön yüzeyi kornea tabakasında da tutulum yapabilmektedir. Her türlü göz hastalığı ve enfeksiyon varlığında mutlaka göz doktoru kontrolü olunmalıdır. Muayene olmadan eczaneden ilaç alıp kullanmak bazen hastalığın daha da artmasına neden olmakta ve gözde görme kayıplarına sebep olabilmektedir.'