Hiçbiri adaylık için başvurmasa ve hatta 'adayım' demese de siyaset kulislerinde ve çay ocaklarında üç partiden dört milletvekilinin adı Samsun Büyükşehir belediye başkanlığı için dillendiriliyor. Bunlar, CHP'den Prof. Dr. Haluk Koç, MHP'den Erhan Usta ve AKP'den Çiğdem Karaaslan ile Akif Çağatay Kılıç.

İki soru var sorulması ve yanıtlanması gerek; birisi partileri onları aday gösterir mi, diğeri de onlar bu adaylığı kabul ederler mi?

Adalet ve Kalkınma Partisi'nde soru da cevap da tektir. Parti genel merkezi aday gösterdiği takdirde ne Sayın Karaaslan'ın ne de Sayın Kılıç'ın genel merkez daha doğrusu Sayın Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesine karşı gelmeleri hatta itiraz etmeleri söz konusu olabilir. Bunu her iki milletvekilinin iradesizliği ya da cesaretsizliği anlamında asla söylemiyorum ama bu, AK Parti'deki disiplin anlayışının doğal sonucudur.

Adalet ve Kalkınma Partisi Samsun gibi kazanması adaya pek de bağlı olmayan bir yerde niye milletvekilini aday göstersin de Meclis'teki sayısını bir düşürsün? Gerçi 'Cumhurbaşkanlığı Devlet Sistemi'nde' Meclis'in önemi oldukça azalsa da özellikle de anayasa değişikliği gibi nitelikli çoğunluk aranan hususlarda Meclis aritmetiği hala çok önemlidir. Ve AK Parti bu noktada kritik bir çizgidedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin gibi hem kaybetme riski hem da kazanma ihtimali olan yerler dururken siyasette gelecek vadeden iki genç milletvekilini Samsun'a aday göstermesi ne kadar doğru olur?

Geçen seçimlerdeki oy dağılımlarına bakıldığında CHP'nin de MHP'nin de Samsun Büyükşehir Belediyesini almaları ya hiç mümkün değil ya da çok zayıf bir ihtimal. Böylesine bir sonuç için ne Cumhuriyet Halk Partisi Pof. Dr. Haluk Koç gibi ülkeye mal olmuş bir siyasetçiyi ne de Milliyetçi Hareket Partisi Erhan Usta gibi iyi yetişmiş bir bürokratı yıpratmayı göze alabilir. Kazanırlarsa TBMM açısından kayıp olurlar, kaybederlerse de gereksiz yere yaralanmış olurlar.

Ben aday gösterileceklerine hiç ihtimal vermemekle birlikte Erhan Usta'yı bilmem ama Haluk Hoca'nın böyle bir öneriyi kabul edeceğini hiç sanmam. Sayın Kılıçdaroğlu'nun hem Haluk Hoca'dan hem TBMM'nde yaralanmaktan vazgeçmeyeceğini hem de Haluk Hoca'ya baskı yapmayacağını, yapmaya kalkışmayacağını düşünüyorum.

Bu dört adayın Türk siyasetine kazandırılmasında yerel teşkilatların en ufak bir katkısı yoktur. Dördü de partilerinin genel merkez kadroları ya da genel başkanları tarafından bulunmuş ve Samsun'a yönlendirilmişlerdir. Yerel teşkilatlar artık hiç olmazsa yerel seçimlerde kendi içlerinden adaylarla yarışa girmeliler. Yeni isimlerin siyasete kazandırılmasında yerel teşkilatlara böyle bir sorumluluk düşmektedir. Yereldeki siyasetçilerin önünü hiç olmazsa yerel yönetimler seçimlerinden taşradan ya da genel merkezden birileriyle kesmeyelim.