Efeler Ziraat Odası Başkanı Kendirlioğlu, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada; 'İlimizin tarımsal zenginliği yanında, jeotermal kaynakların varlığı ve bunların elektrik enerjisi, konut ısıtması, termal turizm ve örtü altı sebzeciliği ısıtmasında kullanılacak olması ile büyük avantaja sahip olacağımız düşünülmekte idi. Jeotermal enerjinin sera bölgesinde kullanılması halinde, istihsal masraflarının yüzde 30-40'larını oluşturan ısıtma giderlerinde de tasarruf sağlanacak, organik sebze üretiminin gerçekleşmesiyle de üreticimiz 2-3 kat daha fazla kazanç elde etmesi mümkün olacaktı. Ancak bölgemizde özel sektör tarafından elektrik üretiminde kullanılan ve üretim sonucu reenjekte olunarak geri dönüştürülmesi gereken jeotermal akışkanların kontrolsüz olarak Menderes Nehrine deşarj olduğu görülmektedir. Oysa 5686 Sayılı Jeotermal Yasasına göre; Bu faaliyetlerde kaynağı oluşturan jeotermal sistemin korunması, kaynağın israf edilmemesi ve çevrenin korunması esas gösterilmiştir' dedi.
'Enerji elde etmek uğruna, içeriğinde ağır metal bor bulunan jeotermal atık suyun reenjekte edilmeden Menderes Nehrine deşarj olmasına ve ağır metal içeren bu suyun tarım arazilerinde sulamada kullanılarak kirlenip, üretim yapılamaz hale gelmesine göz yumulmamalıdır' diyen Kendirlioğlu, şu uyarılarda bulundu: 'Sulama suyu kriterlerinde olumsuz etki oluşturan bor minerali ve diğer ağır metaller bütün tarımsal ürünlerde toksik etki oluşturmaktadır. Tıkanarak uzaklaşması mümkün olmadığından toprakların yapısının bozulmasına neden olur ve kullanamaz hale gelir. Jeotermal santral etrafında bulunan özellikle incir, zeytin mahsulü bu nedenle zarar görmeye başlamıştır. İlimiz ve ülkemizin bitkisel üretiminde önemli yer tutan Menderes Havzası topraklarında sağlıklı üretimin sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerimize intikali bakımından; Ağır metal içeren jeotermal akışkanların çevre, insan ve hayvan sağlığını tehdit etmeden reenjekte edilmesi ve takibinin yapılması gerekmektedir'