Borsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez, Haberaks TV ekranlarında yayımlanan Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Kara'nın sunduğu Gündem Özel programının konuğu oldu. Ölmez, Borsan Grup'un faaliyetleri hakkında bilgi verdiği programda, Türkiye'nin 2018 yılında yaşadığı ekonomik sıkıntıları da değerlendirerek, yatırımcılara tavsiyelerde bulundu.

A, B HATTA C PLANIMIZ VAR

2018 yılının beklenenden çok daha zor bir yıl olduğunu kaydeden Ölmez, "Sonuçlarına baktığımızda bunu net olarak görebiliyoruz. Ama ister adı ekonomik kriz olsun, ister dış saldırı olsun, yaşadığımız coğrafya itibariyla bu ne ilk ne de son olacak. Dolayısıyla yaşadığımız coğrafyanın böyle bir kaderi var. Ekonomik kriz de diyebilirsiniz, dış saldırı da diyebilirsiniz. Bütün bunları yaşayacağız. Onun için biz Borsan olarak sanayicilik çalışmalarımızda geride bıraktığımız 35 yıl içerisinde, buna hep özen gösterdik ve dikkat ettik. Çünkü 1994, 1998, 2001, 2008, 2014 yıllarında da farklı farklı, bazıları yurt dışı kaynaklı bazıları da yurt içi kaynaklı birçok kriz yaşadık, yaşamaya da devam edeceğiz. Onun için biz hep A, B hatta C planları yaptık. Tek hedef üzerinde ilerlemedik. Dolayısıyla böyle dönemlerde en az kayıpla atlatabilmeyi her zaman becerebildik. 2018'de yaşamış olduğumuz bu ekonomik problemleri de şükürler olsun en az zarar görerek atlatabilen istisna gruplardan birisiyiz. Bunun da sebebi alternatif planlarımızın olması. Her şeyi olabilecek en olumsuz duruma göre planlıyoruz, dolayısıyla bunun gibi olumsuz dönemleri en az kayıpla atlatmayı başarabiliyoruz" diye konuştu.

İSTİHDAMI ARTTIRDIK

Yurt dışında bulunan şirketlerle beraber 2 bin 500 kişiye istihdam sağladıklarını söyleyen Ölmez, "Şu ana kadar şirketlerimizden hiçbir işçi çıkarmadık. Tabii işten ayrılan, yeni gelen gibi sirkülasyon olabiliyor ama; işçi çıkarımı yapmadık, tam tersine İtalya'daki fabrikayı da Samsun'a taşımamızla beraber, yeni LED ürünlerine başlamamızdan da kaynaklı üretim tarafında yüzde 18 istihdamı artırdık. Şu anda Borsan, Samsun'da 5 fabrika ile faaliyet gösteriyor. Samsun Serbest Bölge'de yer alan mobilya fabrikası, İtalya'dan taşıdığımız yüksek teknolojik özel tasarım kablo üreten bir fabrika, LED üretimi ayrıca kendi bünyesinde faaliyet gösteriyor, İstanbul'dan buraya naklettiğimiz alüminyum kablo fabrikası ve yine esas işimiz olan bakır kablo üretim fabrikası ayrı şekilde faaliyet gösteriyor. Böylece 5 fabrikanın tamamını da Samsun'a taşımış olduk. Bize operasyonel ve yönetim olarak büyük avantaj sağladı. Samsun'un lokasyonu da çok ideal. Limanların ve konteyner taşımacılığının olması ihracatçılara da büyük avantaj sağlıyor. Aslında ekonomik problemlerin olduğu bu dönemde bütün fabrikaların Samsun'da olmasının avantajını yaşadık diyebiliriz. Bu Samsun'un doğal avantajı. Samsun, Türkiye'de 3-4 ilin sahip olduğu bir lokasyona sahip. Bu Tanrı'nın bir lütfu aslında. Biz bunu yeterince kullanabiliyor muyuz, değerlendirebiliyor muyuz çok tartışılır; bunu her zaman belli noktalarda eleştirmişimdir de. Herkes İtalya, Milano'da Avrupa'nın göbeğindeki fabrikayı alıp Samsun'a taşımamı eleştirdi. İstanbul'da yerleşmiş başka bir fabrikayı da alıp Samsun'a taşımamı da mantıklı olarak görmeyen çok arkadaşım oldu. Bu sadece Samsun'u çok sevmem veya Samsun milliyetçiliğimden kaynaklanmıyor. Aslında ekonomik olarak da avantajları içerisinde barındırıyor. Samsun yabancı sanayiciyi de çekmeye fazlasıyla uygun. Belki bugünlerde yatırımcının iştahı çok açık değil. Bugün için demiyorum ama, geçmişte dünya markası önemli bir sanayici 'Doğru lokasyonda, Samsun'da 1 milyar dolarlık yatırım yapacağım' dediğinde gösterebileceğimiz 100 dönümlük bir arazi verme şansımız maalesef yok. Ancak uçaktan baktığınızda şehrin yüzde 95'i boş. Şu anda siyasetçi arkadaşlarımızla, yerel yöneticilerimizle konuşuyoruz. Birtakım önemli çalışmalar var. Çok daha önce yapılabilirdi ve bugün Samsun'a çok önemli dünya markaları gelebilirdi" ifadelerini kullandı.

TEK YOL İHRACAT

"Çok açıkça ve samimi biçimde söylemek gerekirse, 2018'de yaşanan ekonomik problemlerden kaynaklı iç pazarda ciddi bir daralmanın olacağı ortada" diyen Ölmez, yatrımcı ve sanayicilere de tavsiyelerde bulundu. Ölmez, "Hesap yaparken iç pazara yönelik değil, ihracata ya da yurtdışında faaliyetlere dönük çalışmalar yapmalarını öneririm. Tabi bunlar bir günde netice verecek çalışmalar değil. Biz 2000 yılının başında başladığımız ihracatta bu sene ancak üretimimizin yüzde 55'ini 4 kıtada 75 ülkede ihracat yapabiliyoruz. 2019'da da bütün ağırlığımızı ihracata vererek yüzde 70 seviyelerine çıkarmaya çalışacağız. Onun için benim tavsiyem, dünya büyük ve yapılabilecek çok iş var. Özellikle Afrika keşfedilmemiş bir pazar. Sadece Afrika'da değil, dünyanın her yerinde yapılacak her sektörde bir sürü iş var. Bunun için yeni yatırımcılara ya da mevcut yatırımcılara önerim, ihracata ağırlık vermemiz lazım. Bu ülke için de, istihdam için de çok gerekli bir şey. Mutlaka iç pazarın ihtiyaçları da önemlidir ama iç pazardaki ürettiğiniz veya tükettiğiniz şeyler aslında paranın yer değiştirmesi. Benim cebimdeki para, başkasının cebine; onun cebindeki bir başkasının cebine şeklinde gidiyor. Aslında ülkeye bir zenginlik kazandırmıyor. Ülkenin zenginleşmesi demek yurt dışından ülkeye kaynak akışı demek. Bunun da tek yolu var, ihracat yapmak. O zaman ülkenize döviz getiriyorsunuz ve ülkenizin zenginleşmesini sağlıyorsunuz. İhracat yaparken üretim, üretim yaparken istihdam, istihdam yaparken de vergi ödüyorsunuz. Onun için sanayi ve üretim olmazsa olmaz. Buna çok daha ağırlık verilmesi ve farkındalığının artması gerektiğini düşünüyorum. Son dönemde bunu sıkça duyuyorum, herkes aynı konuda hemfikir. Çok önemli çalışmalar da yapılıyor şu anda. Her ne kadar yatırımcılarda bir moral bozukluğu olsa da, ihracatla alakalı hükümetin yeni destekleri içerisinde iştah kabartıcı olanlar da var. İşletmeyle alakalı A, B, C planları olabilir ama, üretimle alakalı yapılacak tek şey ihracat yapmak. Bu bir defa yapılan seyahatlerle olmuyor. Çok insanla görüşmek lazım. Nihai tavsiyem ihracata dönük yurt dışında çalışmaları. Bu ülke bizim. Bu sorunları hep yaşayacağız. Dünyanın hemen hemen gezilebilecek her tarafını gezdim. Bana sınırsız parayla dünyanın en yaşanabilir ülkesine gitmeyi teklif etseler, asla gitmem. Çünkü biz bu ülkenin asıl vatandaşıyız. Her nereye giderseniz gidin, ne kadar paranız, kaynağınız, kariyeriniz olursa olsun mültecisiniz. Onun için asıl vatanımız burası. Birtakım olumsuzluklar olacak, asla moral, motivasyonumuzu, mücadele azmimizi kaybetmeyeceğiz. Belki para kaybedeceğiz, moralimiz bozulacak; belki daha fazla çalışacağız, daha çok yorulacağız ama bunların hiçbir zaman kalıcı olduğunu düşünmüyorum. Yarım asıra yakın bir tecrübemiz var bu konuda, bu tür iniş çıkışlar daima olacaktır. Önemli olan bu coğrafyada yaşamaktan kaynaklı A, B, C planlarıyla hareket ettiğiniz zaman zorlukları aşmak daha kolay olabiliyor" sözlerini kaydetti.

AR-GE MERKEZİ KURULUYOR

Ölmez, 2019 yılında da iç pazarda ciddi bir hareketlenme beklemediklerini ifade ederek, "Mutlaka bir daralma olacak. Ne olursa olsun böyle bir artışta herkesin belli ölçüde kaybı oluyor. Asgari ücretliden, geliri en yüksek insana kadar birtakım kayıp yaşanıyor. Bu sonuçlar normal. Dolayısıyla iç pazardaki payımızı biraz daha düşürerek, oradaki kaybettiğimiz kapasiteyi yurt dışında ihracatla aşmaya çalışıyoruz. Bu yüzden ağırlığımızı ihracat çalışmalarına verdik. Ciddi mesafeler de aldık. Şu anda da 2019 yılıyla alakalı yurt dışında, özellikle Afrika ve Avrupa'da çalışmalarımız devam ediyor. Bunun yanında kurumsallaşma adına da önemli çalışmalar yürütüyoruz. Alanında uzman, çok önemli yöneticileri Samsun'a getirdik. Allah nasip ederse de önümüzdeki ay 20 mühendisin çalışacağı AR-GE merkezini kuruyoruz. Bizim Türkiye olarak en büyük problemlerimizden bir tanesi katma değeri düşük ürünler üretmek. Zaten yeterince üretimimiz yok olan üretimin de katma değeri düşük. Çünkü biz hammadde üreten bir ülke değiliz, hammaddeyi dışarıdan alıp sadece ürün haline getiriyoruz. Bunu yaparken de daha teknolojik, katma değeri yüksek ürünler üretmemiz gerekir. İtalya'daki yatırımımızın özeti buydu aslında, çok daha ileri teknoloji gerektiren kabloları üretebilmekti. O fabrikayı alıp 3 sene orada işlettik, şimdi Türkiye'ye getirdik ve burada yeni ürünler geliştiriyoruz. Artık normal kullandığımız ampüllerin dönemi bitti, LED ürünler var artık. Biz bu alanda da ciddi yatırımlar yaptık. Yatırım yaptık ama daha teknolojik, daha farklı tasarımlara sahip yeni ürünler geliştirmemiz lazım. Bunlar da AR-GE merkezi olmadan olmuyor. Binamızı bitirdik, müraacatlarımızı da yaptık. Muhtemelen aralık ayı içerisinde resmi olarak kurulmuş olacak. 20 mühendis sürekli tasarım yapıp, ürün geliştirdiği AR-GE merkezimizle beraber ana hedeflerimizden birisi olan katma değeri yüksek ürünler üretip ihracata yöneleceğiz" diye konuştu.

YÜZDE 80 YERLİ ÜRETİM OLACAK

AR-GE merkezini çok önemsediğini kaydeden Ölmez, açıklamlarını şu şekilde sürdürdü: "Türkiye'nin en önemli eksiklerinden birisi geleneksel üretimlerle beraber ihracat da yapmak. Baktığınızda 160 milyar dolar ihracat yapıyoruz ama yüzde 90'ı ithal hammaddeyle geliyor. Dolaysıyla bizim yeni teknolojik ürünler üretmemiz lazım. Bunları yapmak kolay değil, uzun vadeli çalışmalar ama bizim başka seçeneğimiz yok. İmkanları dahilinde sanayici ve yatırımcıların bunu önemsemesi gerektiğine inanıyorum. Biz bu konuda ciddi mesafe aldık. AR-GE merkezini kurma noktasına gelmeden önce arkada 5 yıllık çalışma var. Hangi ürünleri üreteceğiz? İtalya'daki fabrika maceramız bu. Ledli ürünlere geçerken önce alt yapı kurduk. Led üretiyoruz ama yüzde 25'i yerli. Yeni yatırımlarla beraber bu oran yüzde 80'e çıkacak. Önce hayal etmek lazım ama hayalle yaşamamak lazım. Önce hayal edeceksiniz, sonra inanacaksınız ondan sonra da uygulayacaksınız. Aşılamayacak hiçbir sorunun olduğunu düşünmüyorum. Umut çok önemli, umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Tabii ki zor bir süreçten geçiyoruz, bunu da görmezden gelemeyiz. Varolan bir sorunu da yokmuş gibi görmek aslında hastalığı kabul etmemek. Ama hastalığınızı kabul ederseniz onu tedavi etmeniz çok daha kolay olur. Onun için zor bir dönemden geçtiğimizi kabul edeceğiz ama kendi iç kaynaklarımıza daha fazla yönelerek, daha fazla tasarruf yaparak aşılamayacak hiçbir şeyin olduğuna inanmıyorum. Biz daha zor günleri geride bıraktık, bugünler de geçecek. Bugünlere göre hareket etmeyi başaran firmalar 1-2 yıl sonra çok daha avantajlı biçimde yollarına devam edecekler."

Zerrin SOMUNCU