Türk futbolunun en köklü takımlarından olan Altay, sayısız futbolcu yetiştirdi. Birçok efsanesi olan İzmir temsilcinin bir efsanesi daha var ki diğerleri kadar tanınmıyor. Kariyerine bir takımda başlayıp aynı takımda bitiren futbolculara 'bayrak adam' denirken, Altay'ın bayrak adamı bir futbolcu değil. 1988 yılında Altay kapısından içeri giren 'Beygir' lakaplı malzemeci Mustafa Can. Can, o tarihten bu yana aralıksız olarak siyah-beyazlı takımda çalışıyor. Aynı görevi yapan ağabeyinden bayrağı devralan Mustafa Can, aylarca para alamadığı günlerde bile Altay'dan ayrılmayı hiç düşünmedi. Yüzlerce futbolcu ve teknik adamla çalışan, Vali Kutlu Aktaş Tesisleri'ne 'evim' diyen 'Beygir Mustafa', ömrü yettiği kadar Altay'da çalışmak istediğini belirtti.

'Gitmeyi hiç düşünmedim'
Siyah-beyazlı takımda 30. yılına giren Mustafa Can, ağabeyi sayesinde siyah-beyazlı kulüpten içeri girdiğini ifade ederek, '1988 yılından beri Altay'dayım. 1995 yılında hayatını kaybeden ağabeyim de buradaydı. Onun sayesinde Altay'a geldim. Burada çok iyi günler de geçirdim, çok kötü günlerimiz de oldu. Bazen aç kaldık, bazen de maaş alamadık. Hatta ben 11 ay maaş alamadığımı biliyorum. Ama ben Altaylı'yım. Başka yere de gidebilirdim ama gitmeyi hiç düşünmedim. Allah sağlık verirse gittiği yere kadar çalışacağım' ifadelerini kullandı.

'İşim çamurlu ayakkabıları temizlemek'
Onlarca futbolcu, onlarca teknik adamla çalışan Beygir Mustafa, 'Geride kalan 30 yılda 150-160 teknik direktör, 10-12 başkanla çalışmışımdır. Yabancı teknik adamlarla daha kolay anlaşıyordum. Kimseyle hiçbir sorun yaşamadım. Eğer işinizi iyi yapıyorsanız kimse size bir şey söylemez. Teknik-taktik bizim işimiz değil. Benim işim çamurlu ayakkabıları temizlemek. Ben de her zaman işimi yaptım' dedi.

Eskiler lakabıyla tanıyor
'Beygir' lakabıyla anılan Mustafa Can'ın bu hikayesi de oldukça ilgi çekici. Lakabından rahatsızlık duymadığını belirten Altay emektarı, 'Beygir aslında ağabeyim Ömer Can'ın lakabıydı. Ondan da bana geçti. Geçmiş yıllarda kulübümüzde görev yapan masör Mahmut Çalışır arkamdan 'Beygir' diye bağırıyordu. Ondan sonra kaldı. Bu lakabı yeni nesil pek bilmez ama eskiler daha çok bilir. Yolda beni gördüklerinde 'Beygir nasılsın?' derler. Ben de hiç kızmam' diye konuştu.

'30 yıldır aynı istekle çalışıyorum'
Altay Vali Kutlu Aktaş Tesisleri'nden 'evim' diye bahseden Can, şöyle devam etti:
'Akşam eve gittiğimde o günün mahkemesini yaparım. 'Bugün işimi iyi yaptım mı, kimsenin kalbini kırdım mı' diye sorarım kendime. İş yerine gelmek için insan can atmalı, iştahla çalışmalı. Ben de 30 yıldır aynı istekle Altay'da çalışıyorum. Burası benim evim.'

Yesiç'i unutamıyor
Geçmiş yıllarda siyah-beyazlı formayı terleten Miodrag Yesiç'in yeri ise Mustafa Can'da bambaşka. Yesiç'in profesyonelliğini yere göğe sığdıramayan Can, 'Yesiç bambaşka biriydi. Her şeyden önce çok iyi bir profesyoneldi. Maddi ve manevi olarak bizlere çok yardımcı olurdu. Gittiğimiz bir kampta denk gelmiştik ve beni gördüğünde hala Altay'da çalışıyor olmamdan dolayı çok şaşırmıştı. Yesiç ile güzel günlerimiz geçti' şeklinde konuştu.