Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım, 2. İstanbul Ekonomi Zirvesi'ne katıldı. Zirvede konuşan Yıldırım, küresel krizden çıkışın yollarını anlattı.
Türkiye'nin bazı ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Yıldırım, 'Bir sıkıntımız var. Ancak bu sıkıntının sebepleri nedir buna bakmak lazım. Tespiti doğru yapmak gerekiyor. 80'li yıllardan itibaren gelişen ülkelerdeki yatırımcılar, finansal piyasaların da serbest bırakılmasıyla diğer ülkelere yatırıma başladı. Ülke ekonomileri birbiri ile daha çok entegre olmaya başladı. Küresel ekonomi dediğimiz yapı da böylece oluşmaya başladı. Bu durum ülkelerin ekonomisinin dış etkilere, dış gelişmelere daha duyarlı hale gelmesini sağladı. Bir ülkenin ekonomisinde yaşanan sorunlar veya ülkelerin uyguladığı politikalar, diğer ülkeleri de etkiler hale geldi. Dünyanın ilk 20 ekonomisi içerisindeyiz. Yüzlerce yıla uzanan tarihi tecrübelerimizin ışığında karşılaştığımız sorunlarla baş edecek bilgiye, beceriye, yeteneğe sahibiz. Nüfusumuz 81 milyon. Bu nüfusun 3'te 1'i genç vatandaşlarımızdan oluşuyor. Bu bizim en büyük gücümüz. Her alanda üretim yapabilecek nitelikte yetişmiş insanımız var. Dünyanın her yerinde yatırım yapma kabiliyetine sahip yatırımcılarımız var. Dolayısıyla sorunların altından kalkıp yarına güvenle ilerleme imkanına sahibiz. Bir sorunun varlığından bahsetmek, sorunu çözmek için yeterli değil. Önemli olan sorunun çözümü konusunda atılan adımlar' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin içerisinde bulunduğu durumun da küresel ekonomilerde yaşanan gelişmelerin bir sonucu olduğunu söyleyen Yıldırım, '2008 sonunda ABD'de inşaat sektörüne bol keseden verilen teminatsız kredilerin geri dönmeye başlamasıyla birlikte Lehman Brothers iflasını ilan etti ve küresel kriz başladı. 10 yıl geçti hala küresel kriz devam ediyor. Dünya 2019 büyümesini de aşağı doğru revize etti. 2008 krizinde ne oldu. Önce finans sektöründe güven kaybı oldu. Güven kaybolunca kredilerde daralma meydana geldi. Daralma meydana gelince küresel ticaret yapılamaz hale geldi. Dünyanın 1 yıl içinde ürettiği bütün katmadeğerler azalmaya başladı. Bu da dünyanın küçülmesini ve daralmasını getirdi. Bu fakirleşme demektir, iş kayıpları demektir ve krizin sadece Amerika ile sınırlı kalmaması ve bütün dünyaya yayılması demektir' diye konuştu.
'Bir müddet ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız'
Türkiye'nin geçmiş yıllarda daha büyük ekonomik sıkıntılar gördüğünü hatırlatan Yıldırım, 'Yüzde 14 işsizliği görmüşüz, eksi 7 küçülmeyi görmüşüz, bugün onlar yok. Bugünkü göstergeler ondan daha kötü değil. Kriz var diye öldük bittik diye bir şey yok. Daha kötüsünü biz gördük. 2001'de gördük. 2008 krizini gördük, gezi olaylarını gördük. İstikrar kayboluyor algısı maalesef bizim göstergelerimizi bozdu. Hemen arkasından 17-25 Aralık ihanetini gördük. Yargı darbe girişimini gördük. Yetmedi 15 Temmuz alçak FETÖ darbe girişimi ile karşı karşıya kaldık. Bütün bu sınamalardan geçen Türkiye yıkılmadı ayakta kaldı. Neden? Özel sektörün tecrübesi ile birikimi ile ve krize yönelik geçmişten gelen bağışıklık kazanmış olmalarından dolayı. Dolayısıyla bu günler yaşadığımız sıkıntıların üstesinden mutlaka geleceğiz. Çünkü tedbirlerini hükumetimiz alıyor. Gerek bankaların sıkıntılarına yönelik tedbirler alınıyor, gerek reel sektörün bilançolarının bozulmaması için gereken yapılandırmalara gidiyor. Ne olacak bir müddet ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız, geçmişte fazla açılmıştık, şimdi biraz daha işleri toparlayacağız. Yapacağımız budur' ifadelerini kullandı.
'Panik yapmaya gerek yok, bunlar gelip geçici'
Türkiye'nin AK Parti hükumetleri döneminde Cumhuriyet tarihinin en büyük büyüme rakamlarına ulaştığını belirten Yıldırım şunları söyledi: 'Burada da farklı bir şey olmayacak. Belki bir müddet 3-5 ay sıkıntılı dönemimiz olacak. Türkiye'nin varlıkları, değerleri yükümlülüklerinin kat kat üstünde. Problemimiz şudur. Türkiye'de bir vaade uyuşmazlığı var. Yükümlülüklerin vadesi ile varlıkların vadesi birbiri ile uyuşmuyor. Buradan yaşanan bir tıkanıklık var. Devlet de hükumet de bunun için var. Bu uyuşmazlığı ortadan kaldıracak tedbirleri alacak Türkiye'nin elinde mekanizmalar da var. Endişe etmeye lüzum yok. 2001 krizi kamu krizi idi. Türkiye'nin borcu çok yüksekti. Onun için krize girdik. Şimdi öyle değil. Yüzde 30'un altında. Peki bu oran başka ülkelerde nasıl. Japonya'da yüzde 230. AB ülkelerinin bazılarında yüzde yüzden fazla. Özel sektörün borcunu da dahil ettiğimizde yüzde 54. Başka ülkelerin sadece kamu borcu bile bu kadar düşük değil. Endişeye gerek yok. Elimizdeki imkanlar göstergeler bir çok ülkeden daha iyi. Panik yapmanın anlamı yok. Bunlar gelip geçicidir. Bu günler aynı zamanda da fırsat günleridir. Herkesin durduğu yerde yatırım yapan kazanır. Bunu da bilin. Yatırımcılara benden öğüt olsun.'