Daha önce de yazdım bir kere daha yazacağım; bu seçim Mart sonunda değil Ocak sonunda neticelenecek. Çünkü Ocak sonuna kadar dört lider ve onlar adına görüşmeleri yürütenler arasındaki pazarlıklar yani kimin nereyi aldığı kimin nereyi verdiği kesinleşecek. Mart sonunda seçmenlere düşense liderler arası pazarlığa sandığa giderek meşruiyet kazandırmak olacaktır.

Buradan kimse 'seçmen iradesi ipotek altında' sonucu çıkartmaya kalkmasın lütfen ya da bizi 'seçmen iradesini hiçe saymakla' suçlamaya soyunmasın. Ne herhangi bir kimse böyle bir sonuca 'tüm seçmenleri' kapsayacak bir şekilde yaklaşabilir ne de benim aklımdan böyle bir şey geçer. Ama seçmenin önemli bir kesimi için 'lidere sadakatin namus' olarak algılandığı ve yerel yönetim seçimlerinin bile artık topluma 'beka meselesi' olarak sunulduğu da bir gerçektir. Sorun bunun ne kadar kırıldığı/kırılabileceği ya da kırılmadığı ve kırılamayacağında.

Ben baştan beri 'Cumhur ittifakında' herhangi bir sorun çıkmayacağını düşünenlerdenim. Bu ittifak içinde yer alan her iki partinin disiplin anlayışlarını ve genel başkanlarının parti içi otorite kullanma yetenek ve tavırlarını bildiğim için böyle düşündüm, böyle düşünmeye de devam ediyorum ve edeceğim. Nitekim her iki partinin Samsun il başkanlarının görevden alınması ve MHP milletvekili Erhan Usta'nın 'kesin ihraç talebiyle' disipline sevki uygulamaları da bunu teyit etti.

'Millet ittifakı' da bazı çevrelerde beklenenin aksine 'suhuletle' yürüyor ve adım adım çözüme doğru ilerliyor. İki parti arasında 'kime verileceği' henüz netleşmemiş iki ilçe kaldı: İlkadım ve Yakakent. Bu iki ilçedeki çekişme tüm mutabakatları geçersiz kılabilir ya da bir başka ifade ile 'Millet ittifakını' bozabilir mi? Olabilir ama çok zayıf ihtimaldir ve bana göre de buna genel merkezler izin vermez. Ama zoraki nikah seçmene nasıl yansır işte o bilinmez. Çünkü her iki partide de ne 'lidere sadakat' kavramı 'namus' olarak algılanıyor ne de her iki genel başkan partilerine diğer iki genel başkan kadar hakimler.

Rahmetli Demirel'in birçok sözünün ne kadar doğru olduğunu söylendiğinde anlamayan/anlayamayan ve hatta gülen bizler üzerlerinden yıllar geçtikten sonra anladık. Onun bugünler için hiç akıldan çıkarılmaması gereken sözlerinden birisi de 'Siyasette yirmi dört saat çok uzundur' sözüdür. Sanırım 'millet ittifakı' son şeklini 22 Ocak'ta alacaktır. Çok uzun bir zaman dilimi; içinde birçok yirmi dört saat var.