İnsan vücudunun iç ısısının sabit olduğunu ifade eden Medicana Samsun Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Kenan Durna, bu ısının ortalama 36-37 derece olduğunu dile getirdi. Soğuk havalarda vücutta birtakım değişikliklerin oluştuğuna dikkat çeken Durna, 'Deri damarları ısı kaybını azaltmak için fizyolojik olarak büzüşür, kaslar istemsiz olarak titreme ile ısı oluşumunu arttırır. Vücut sıcaklığını koruyabilmek için kalp daha fazla kan pompalar; neticede kalbin daha fazla oksijene ihtiyacı olur ve kalp daha çok yorulur. Ayrıca kalp damarlarında büzüşme; kanın pıhtılaşmasında, nabız sayısında ve kan basıncında artma meydana gelir. Göğüs ağrısı, ritim bozuklukları, hipertansiyon atakları, kalp krizi ve ani ölümlerin görülme riski artar' dedi.

EVDE SPOR YAPIN

'Her insan vücudunun soğuk havaya verdiği cevap farklı olabilir' diyen Doktor Durna, yaş, fiziksel durum, altta yatan kronik hastalıkların sayısı ve ciddiyetinin soğuğa karşı verilen tepkiyi etkilediğini aktardı. Durna, 'Hipertansiyon, damar tıkanıklığı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, obezite, ailede kalp hastalığı öyküsü gibi risk faktörlerine sahip kişilerin kalp krizi riski yüksektir. Kalp ve yüksek tansiyon hastalığı olanlar kış mevsiminde fiziksel kondisyonu iyileştirmek ve kilo alımını önlemek için aktivitelere, yürüyüşlere devam etmeli, açık havada spor yapmak yerine evde veya spor salonlarında egzersizi tercih etmelidirler. Kış aylarında yapılan fiziksel aktivitelerde ortam ısısı, rüzgar, ortamın nemi, soğuğa maruz kalınan süre, fiziksel aktivitenin şiddeti önemlidir. Soğuk havalarda rüzgara karşı değil; rüzgarı arkanıza alarak yürümelisiniz' şeklinde konuştu.

KOL AĞRISI DEYİP GEÇMEYİN!

Göğüs kafesinde huzursuzluk, baskı, ağırlık, yanma ve sıkışma gibi belirtilerde zaman kaybetmeden hastaneye başvurulması gerektiğini vurgulayan Doktor Durna, 'Özellikle de bu belirtiler hareket halinde ,soğukta ve tok iken oluyorsa ,ayrıca tek veya her iki kolda, sırtta, midede ağrı, nefes darlığı, soğuk terleme, bulantı, baş dönmesi gibi belirtiler de kalp krizinin işareti olabileceğinden ihmal edilmemelidir. Asla tok karnına egzersiz yapmayınız, yemeklerden sonra en az 2 saat geçmiş ve midedeki dolgunluk hissinin azalmış veya kaybolmuş olmasına dikkat ediniz. Özellikle soğuk havalarda yemeklerden hemen sonra mide doluyken egzersiz yapıp yediklerini eritme düşüncesi yanlıştır' ifadelerini kullandı.

ÇOK KALIN GİYİNMEYİN

Doktor Durna, 'Aşırı kalın giysiler giymek yerine, vücudu ısıtacak giysiler tercih edilmelidir. Isı kaybının büyük kısmı baş bölgesinden olduğu için soğuk havada uzun süre kalacak olan kişiler bere veya şapka kullanmalıdır. Isınmak için kesinlikle alkol alınmamalıdır. Alkol başlangıçta damarlarda genişlemeye neden olarak ısı artışı sağlayacaktır fakat bu durum kalp, beyin, böbrek gibi organlardan ısı kaybına yol açacaktır. Soğuktan korunmak amacıyla sigara içilmemelidir' dedi.

GRİP AŞISI YAPTIRIN

Enfeksiyonların, özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarının, kalp hastalarında oldukça ağır seyrettiğini, kalp krizini ve kalp yetmezliğini tetikleyebildiğini dile getiren Durna, 'Kalp veya akciğer hastalığı gibi kronik hastalığı olan hastaların havalar iyice soğumadan sonbahar mevsiminde grip ve zatürre aşısını yaptırmaları gerekir. Dengeli ve sağlıklı beslenme kalp sağlığı açısından büyük önem taşır. Kalp hastalığı olan hastalar beslenme şekillerini kış mevsimine göre düzenlemelidir. Hastalar kendileri için uygun dozu aşmayacak şekilde her çeşit besin tüketebilir. Kış aylarında yeterli miktarda C vitamini alınmalı ve kış meyveleri bolca tüketilmelidir. Soğuk havalarda kilo almamaya özen gösterilmelidir' sözlerini kaydetti.