AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Trabzon'da sivil toplum kuruluşları ve basın mensuplarıyla bir araya geldi. Trabzon'da bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Kurtulmuş, Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini belirterek, 'Ekonomi alanında zorluklarımız var. Bu zorluklar bizden kaynaklanan değil, bu zorlukların çoğu bildiğiniz gibi dışarıdan gelen saldırılar sonucu ortaya çıkan zorluklar. Türkiye'nin çevresi bir ateş çemberi içerisinde. Suriye'yi görüyorsunuz, geçen hafta söylemiştim oyun içinde oyun var. Bir matruşka gibi. Mümbiç diyor açıyorsunuz içinden bir kutu çıkıyor, tam bitti zannederken bir kutu daha çıkıyor. Bu da bitti diyorsunuz başka bir kutu daha çıkıyor. Aynı şey İdlip için de geçerli. Türkiye olarak bizim üzerimize düşen büyük resmi görmek, büyük resmi okumaktır. Biz çok şükür büyük resmi okuyoruz. Büyük resim özetle şudur; bir asır evvel bu coğrafyayı hallaç pamuğu gibi dağıtanlar, koskoca Osmanlı cihan devletini paramparça hale getirenler, 30 yıl içerisinde o 3,5 milyon kilometrelik vatan sathını 780 bin kilometrekarelik bu günkü vatanımıza bir şekilde daraltarak sıkıştıranlar şimdi istiyorlar ki bu coğrafyada halklar arasına fitneler koysunlar. Sadece sınırları bölmekle kalmasınlar, insanların gönüllerini ve zihinlerini de bölsünler. Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Acem'i hepsini birbirine düşman kılsınlar. Sünni'yi, Şii'yi, Nusayri'yi ve diğerlerini birbirleriyle vuruştursunlar, paramparça hale getirsinler. Ne yazık ki bu oyunu sürdürüyorlar' dedi.

'Bizim teröre karşı verdiğimiz mücadele sadece sahadaki 3, 5 bin militana verilmiş bir mücadele değil'
'Puzzle'ın yüzlerce parçası var, her bir parçaya takılıp kalırsanız resmi bulamazsınız' diyen Kurtulmuş, 'Görüyorsunuz Irak fiilen bölünmüş vaziyette, Yemen bölünmüş vaziyette, Suriye paramparça vaziyette, Libya aynı şekilde. Bütün bu coğrafyada ayakta kalan istikrar adası ve yaşayan bir demokrasi olarak sadece Türkiye var. Türkiye bu oyunun adını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Oyun ikinci Sykes-Picot'tur. Yani bir asır evvel masa başında cetvellerle çizilen suni sınırların daha derinleştirilmesi ve bu derinleştirilen çukurların etrafından halkların bölünmesidir. Türkiye olarak buna karşı çıkacağımızı ve bu anlamda da uyanık olacağımızı, dirlik ve birlik içerisinde olacağımızı hep söylüyoruz. Oyunu görüyoruz, büyük resmi görüyoruz, parçalarla uğraşmıyoruz. Puzzle'ın yüzlerce parçası var, her bir parçaya takılıp kalırsanız resmi bulamazsınız. FETÖ bunun bir parçasıdır, PKK bir parçasıdır, PYD bir parçasıdır, diğer unsurlar parçasıdır, ekonomik saldırılar parçasıdır. Biz aziz milletimiz olarak bu parçaların hepsini tek tek yerine koyuyor ve büyük resmi görüyoruz. Büyük resim bu coğrafyayı bir kez daha altüst etmektir. Türkiye de dâhil olmak üzere hiç şüpheniz olmasın bu anlamda buraları paramparça hale getirmektir. Bizim teröre karşı verdiğimiz mücadele sadece sahadaki 3, 5 bin militana verilmiş bir mücadele değil. Onların arkasındaki zihniyete, onlara lojistik destek veren, istihbarat desteği veren, silah desteği veren anlayışa, bir kez daha bölgeyi paramparça etmek isteyen yeni emperyalist zihniyete karşıdır. Bu mücadeleleri verdiğimiz için başımızdan da sıkıntılar eksik olmuyor. Dik duracağız, diri olacağız ve bu oyunu bozacağız. Bu sadece Türkiye'nin kurtuluşu değil, tüm coğrafyanın tekrar özgürlüğüne kavuşması olacaktır' şeklinde konuştu.

'Kukla önemli değil, arkadaki kuklacıyı iyi biliyoruz'
DEAŞ'ın arkasındaki zihniyeti bildiklerini vurgulayan Kurtulmuş, 'Bakıyorsunuz 2 gün evvel Münbiç'te lokantada bir bomba patlatılıyor. Baktığınız zaman sıradan bir terör örgütü. Kukla oynuyor. Kukla önemli değil, arkadaki kuklacıyı iyi biliyoruz. Fatih Sultan Mehmet'ten, Yavuz Selim'den bahsediyorsak, Kanuni'den bahsediyorsak bize de kuklalarla uğraşmak değil, kuklacıyı iyi tanımlamak düşer. Bizim burada bölgedeki bu dizaynı yeniden yapmak vekâlet savaşları üzerinden, aşağı yukarı Suriye'de 7 yıldan beri sürdürdükleri bu hain, insanlık tarihinin en kirli, en karanlık, en kanlı silahlı savaşını sürdürmeye devam ediyorlar. DEAŞ'ı bunun için ortaya çıkarıyorlar. Yoksa kim bize anlatabilir ki, DEAŞ dediğiniz örgüt internet üzerinden örgütleniyor. Bir zamanlar 80 bin militanı vardı, bu kadar militanı bir araya getiriyor. Dünyanın dört bir tarafından 80 bin adamı izci kampı için toparlasanız bunun lojistik desteğini sağlayamazsınız. Kim var DEAŞ'ın arkasında, hangi zihniyet vardır? Bunların hepsini biliyoruz. DEAŞ'ın neden kurulduğunu daha iyi anlıyoruz. Adamlar bir şekilde bütün o şehirleri işgal ederek yürüdüler ve bütün dünya seyretti. DEAŞ'la mücadele konusunda herkes söz söyledi, sadece Türkiye hareket etti. Çünkü biliyor ki Türkiye bu bölgeye ait olmayan her terör örgütü, bu bölge halklarının tamamının düşmanıdır' diye konuştu.

'Güvenli bölgenin oluşturulması Türkiye'nin de menfaatine olur'
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
'Şimdi PYD-YPG denilen bir örgütü, PKK'nın sağ kolu mesafesindeki bu örgütü kimler yıllardır palazlandırdı. Bu örgütü ne için ortaya koydular? Bu örgüt üzerinden Suriye'nin kuzeyindeki, o bölgede şehirleri, kentleri nasıl değiştirdiklerini, halkları nasıl kendi kentlerinden tehcir edildiklerini de çok iyi biliyoruz. İşte terör örgütleri, baskıyla, şantajla o bölge halkına karşı ciddi bir şekilde maalesef oraları yeniden dizayn etmenin kirli maşaları olarak kullanılmıştır. Bizim baştan beri söylediğimiz bu bölgelerin güvenli bölgeler olması. Şimdiye kadar neden yapılmadı? Şimdiye kadar terör örgütlerinin, tabiri caizse serbest bölgesi haline getirilen Suriye'nin kuzeyi eğer uluslararası camia olarak güvenli bölge olarak kullanılmış olsaydı belki binlerce, on binlerce Suriyeli kardeşimiz ölmeyecekti, şehirler tarumar edilmeyecekti. Orada bir güvenli bölgenin oluşturulması Türkiye'nin de menfaatine olur. Ancak bu güvenli bölgeyi bir zamanlar, çekiç kuvvet meselesiyle, Irak'ın kuzeyine yaptıkları gibi birileri düşünüyorsa bu Türkiye'nin menfaatlerine aykırıdır. Oraları uçuşa yasak bölge haline getirip, ondan sonra otonom bir bölgede siyasal bir ön hazırlık için güvenli bölge bir araç olarak kullanılacaksa bunun Türkiye'ye de, Suriye'ye de, bölgeye de hiçbir faydası yoktur. Türkiye bütün bunları biliyor ve görüyor.'