Niğde'nin Bor ilçesinde yaşayan Duran Kılınç, babasından öğrendiği semercilik mesleğini, bölgede kalan tek usta olarak sürdürmeye devam ediyor. Bölgede adına 'palan' deden ve binek hayvanlarının yük taşırken sırtlarının zedelenmemesi için kullanılan, içi kamış otlarıyla dolu semerler, teknolojiye rağmen kullanım alanını yitirse de, 8 yaşında babasının yanında çıraklık yapmaya başlamış Duran Kılınç, inatla mesleğini sürdürüyor.

Teknolojiden sonra küresel ısınma vurdu
Çırak bulamamaktan yakınan Kılınç, eşi Songül Kılınç'ın yardımıyla semer yapıyor. 1997 yılında babasının vefatının ardından tek başına mesleğini sürdüren Kılınç, semerin içini doldurmak için kullandıkları kamış benzeri otun da, küresel ısınmanın etkisiyle kuruyan göllerden dolayı eskisi kadar bulunamadığından yakındı. Kılınç, semer yapımına dair şu bilgileri verdi:
'Palan yapımına önce çulu kesmekle başlıyoruz. Bunu makinede diktikten sonra içini topak perde, fresk karıştırarak dolduruyoruz. Topak perde dediğimiz palan otu olarak bilinir, Afyon'dan getirtiriz. Kamışa benzer ama orada da göller kurumaya başladığı için belki 2-3 seneye kadar bu otu bulamayacağız.'

Satışların geçmişe göre düşük olduğunu dile getiren Kılınç, özellikle kışın hiç satış yapamadıklarını ifade etti. Ekmek parası kazanmak için minder, yastık gibi ürünleri ürettiklerini söyleyen Kılınç, 'Eskisi gibi satış yok. Alırsa köylerdeki çobanlar alıyor. Ama köylerde hayvan kalmadığı için satışlar iyice düştü' dedi.

Yeni neslin utandığı için mesleğe yanaşmadığını belirten Kılınç, 'Çırak yetiştirme diye bir şey yok. Yetişecek eleman gelmiyor. Şimdiki gençler bu meslekten utanıyor. Palanı ellerinde bile taşımıyorlar, torbaya koyup götürüyorlar' diye konuştu.

'Ellerim erkek eline döndü'
Kılınç'ın eşi Songül Kılınç ise, 'Eşime yardımcı oluyorum. Çulları dikiyoruz, kesiyoruz birlikte. Çulları keserken eski torba sert olduğu için ellerimiz nasır tutuyor, ellerim bayan eli gibi değil erkek eli gibi oldu. Tozlu, oldukça zahmetli bir iş' ifadelerini kullandı.