Son gün, akşama listeler seçim kurullarına verilecek. Siyasete adım atan herkesin bir hedefinin olması gayet normaldir. Eğer bir siyasetçi kendisine daha yukarılarda hedef koyuyorsa onu eleştirmemek ve hele de asla ayıplamamak lazım. Yeter ki o hedef birikimi ve kariyeriyle, kısacası çapıyla mütenasip olsun.

Ne yazık ki seksen darbesinden sonra bozulan parti hiyerarşisiyle birlikte artık herkes her makamı hak görmeye başladı. Eskiden gençlik kollarında başlayıp tecrübe kazandıkça ana kademeye ve oradan da yerel yönetimlere ve yasama organlarına doğru devam eden yolculuk şimdi bütün safhaları atlamış gözüküyor. Pişmeden olmak iddiasında o kadar çok insan, o kadar çok siyaset heveslisi var ki şaşırmamak elde değil.

Ben yol ayrımlarına inanır ve haysiyetli olması kaydıyla saygı duyarım. Yeter ki o yolların ayrılması ciddi bir fikri ayrışmadan kaynaklansın. Yeter ki ayrılığa yol açan ana sebep asla ve asla şahsi çıkar olmasın. Ve yine yeter ki ayrılıklar geçmişin hukukuna saygılı, adaplı ve edepli olsun, olabilsin. Bir tarihte yan yana, omuz omuza, kafa kafaya yollar kat edenlerin ayrılıştan sonra birbirine sövüp sayması ne mensubu olduğumuz milletin töresine ne İslam'a ne de insanlığa sığar.

Bir diğer husus da insanların beklediklerini bulamamaları halinde kırılmaktan, üzülmekten ve hatta gönül koymaktan daha öteye gidip karşı saflara geçmesidir. Son zamanlarda siyasetimiz de saflar durmadan bozulmakta yeniden düzülmekte ve kimi insanlar akşamdan sabaha yer değiştirmekte.

Umarım ki bu akşam aday listeleri seçim kurullarına verildikten sonra benzer olaylar yaşamayız. Tabii, sadece küsenler değil, bir de 'benim adamım benim partimden, benim partim benim ülkemden önde gelir' sakat mantığı çerçevesinde partisinin listesine olur olmaz adamları doldurmaya kalkan yetki sahipleri var ki onlar da eleştiriden masun olamayacaklar.