Türk Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Ömer Yıldırım eğitim sorunları hakkında değerlendirmelerde bulundu. İzmir özelinde eğitim sorunlarını sıralayan Yıldırım, İzmir'de 3 bin 372 okul ve kurumda 700 bin öğrenci bulunduğunu, 50 bin 523 öğretmenin de görev yaptığını belirterek şöyle konuştu: 'İzmir özelinde en önemli sorunumuz bölgesel olarak sosyo-ekonomik ve kültürel bazdaki fırsat eşitsizliğidir diyebiliriz. Zor şartlarda eğitim veren eğitim kurumlarımıza pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Sonuçta aynı şehirde, birlikte yaşayan öğrencilerin eğitim imkanları ancak böylece bir standarda ulaştırılabilir. Bunu gidermek için altyapıya önem verilmeli, donanım ve teçhizat eşitsizliği giderilmeli hatta imkanı sınırlı okullarda görev yapan eğitim personeline özlük anlamında farklı bir statü verilmelidir. Ücretli öğretmenlik uygulaması da bir başka sorundur. Bir tarafta atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmen varken ülke genelinde 76 bin, ilimizde ise 2 bin 650 ücretli öğretmen yeterli formasyonu olmadan çalışmaktadır. Bu husus eğitimin niteliği açısından sakıncalar taşımaktadır. Geçmiş dönemlerde eğitim kurumları yöneticisi atanırken mülakatın esas alınması da ne yazık ki İzmir'imizdeki eğitimin kalitesini ve başarısını olumsuz etkilemiş, çalışma barışına büyük zararlar vermiştir. Liyakat eğitim yöneticiliğinin vazgeçilmezidir.'

'Sınavı fırsat olarak değerlendiriyoruz'
'Eğitimde 2023 Vizyonu' hakkında konuşan Başkan Yıldırım, şunları söyledi: 'İyi niyetle hazırlanmış bir belge olmakla birlikte birçok hususta eleştiriler mevcuttur. En önemlisi vizyon belgesinde öğretmenin önemi belirtilmekle birlikte öğretmenin yetiştirilmesi hususunda derin analizler mevcut değildir. Öğretmenlik bir formasyon mesleği olduğundan tıp, mühendislik, hukuk gibi yüksek puanla öğrenci alan bir program olması özendirilmelidir. Okulların alt yapıları geliştirilmeli, müfredat içerikleri çağa uygun hale getirilmelidir. Çıraklık Eğitim Merkezlerine ve Mesleki Eğitime batıdaki standartlarda önem verilmelidir. En önemlisi de eğitim yöneticileri belli bir sendikal yapıya veya mensubiyete göre değil liyakat esas alınarak belirlenmelidir. Bu hususta 21 Nisan'da yapılacak olan Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınavını bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Mülakata dayalı atamalar hem çalışma barışını bozmuş hem de eğitimde kaliteyi düşürmüştür. Bir de okullardaki istenmeyen olaylar dikkate alınarak ahlak ve değerler eğitimi çerçevesinde daha sıkı bir disiplin yönetmeliği hazırlanmalıdır. Son olarak vizyon belgesinde olmamakla birlikte gündemde olan ek göstergenin yükseltilmesi kapsamına memurların ve hizmetlilerin de dahil edilmesi gerektiğini belirtmeliyim.'

'Eğitim, geleceği planlama sanatıdır'
Geleceğin yapay zeka, bilişim teknolojileri ve biyomühendislik üzerine kurgulandığına değinen Yıldırım, idealleri olan ve medeniyet kurabilme yetkinliğine sahip nesiller yetiştirebilen toplumların ayakta kalabileceğini söyledi. Bilimde, sanatta, sporda ve kültürel alanlarda çağı yakalayabilmemiz için yeni usullerle yol alabileceğimizi belirten Yıldırım, 'Çocukları yetiştirirken onlara bir kimlik kazandırmayı amaçlamalı; problem çözmeyi, eleştirel düşünmeyi, üretime odaklanmayı ve başarının tadına varmayı öğretebilmeliyiz' dedi. Eğitimin geleceği planlama sanatı olduğunu kaydeden Yıldırım, 'Sanatçıdan bilim insanına, küçük esnaftan sanayiciye, sporcudan filozofa her alanda dünya ile rekabet edebilmemiz böyle mümkün olabilir. Çocuklar, ülkemizin ve dünyamızın geleceğidir. Onlara çağdaş bir eğitim vermek; onları analitik düşünen, rekabetçi ve donanımlı fertler olarak yetiştirmek, en önemlisi de kültürel değerlerimizle yoğurarak yerelden evrensele ulaştırmak temel misyonumuz olmalı' diye konuştu.