İlkokul, ortaokul ve lise yıllarında aynı marşla coşar, aynı türküyle hüzünlenirdik. Dadaloğlu da bizimdi Koç Yiğit Köroğlu da. Karacaoğlan ile sevdalanır Emrah ile hüzünlenirdik. Yemen Türküsünü hep birlikte söyler hep birlikte ağlardık Yemen'de bıraktığımız Anadolu evlatlarına.

1960'ın ikinci yarısından itibaren başladı bizim ortak değerlerimizi ideolojik gruplar olarak paylaşmamız ve o değerleri milletin ortak değer olmaktan çıkartıp grupların dar alanına hapsetmemiz. Bir grubumuz 'Çırpınırdın Karadeniz' türküsüyle göklere kanat çırparken bir diğer grubumuz 'Ankara'nın Taşına Bak' ile yürüyordu. Halbuki her ikisi de bizimdi ve hepimiz o ayrışmadan çok değil daha beş on yıl öncesine kadar her iki türküyü de aynı ruh ve aynı duygularla okuyorduk göğsümüzü doldura doldura. Tıpkı 'Eskişehir Marşını', 'Yaslı Gittim Şen Geldim' ve diğerlerinde olduğu gibi.

Bu coğrafya zor coğrafyadır, bu coğrafya riskli coğrafyadır. Bu coğrafya dediğim bu vatan, bu coğrafya dediğim Türkiye. Bu coğrafyada bizden önce birileri gelip geçti ama bizden başka hiç biri bu coğrafyanın bütününe sahip olmadı. Hiçbiri bu coğrafyayı bizim gibi bir baştan bir başa vatan yapamadı.

Bu coğrafya medeniyetlerin battığı, bu coğrafya halkların ve krallıkların, satraplıkların, kısacası devlet veya devletçiklerin battığı bir coğrafyadır. Bu coğrafyada 'beka' sorunu hep olmuş, hep yaşanmıştır. Ama hiçbir zaman da ortadan kalkmamıştır ve bundan sonra da kalkmayacaktır. Çünkü bu coğrafya, stratejik bir coğrafyadır ve bu millet tarihin en büyük imparatorluklarını kurmuş, eski kıtanın dörtte üçüne egemen olmuş bir millettir. Hem bu coğrafyaya stratejik olarak göz dikenler hem de bu milletin tarihinden ve temsil ettiği değerlerden korkan, çekinen ve öç almak isteyen herkesin gözü bu coğrafyadadır. Bunda tereddüt yoktur ama bu dün de böyleydi, bugün de böyledir ve yarın da böyle olacaktır.

'Beka' bu millete mensup olan herkesin, siyasi ve ideolojik görüşleri ne olursa olsun, ortak sorunudur ve bekamıza yönelik tehditlere karşı çıkmak da herkesin milli görevidir. Beka kavramını milletin ortak değeri ve endişesi olmaktan çıkartıp partilerin dar alanlarına hapsetmek pek de doğru olmasa gerek.

Birleşmek, bir olmak, diri olmak ve her belaya, her saldırıya el birliğiyle, gönül birliği ile yan yana, sırt sırta, omuz omuza karşı çıkmak; varsa eğer, bana göre tek yol budur.