Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Anadolu Tarih ve Kültür Birliği' buluşmalarının üçüncüsü istiklal mücadelesinin mihenk taşlarından biri olan 19 Mayıs 1919 tarihinin 100. yıldönümü münasebetiyle 15-17 Mart tarihleri arasında Samsun ve Amasya'da gerçekleşiyor. Bu kapsamda Samsun'da düzenlenen Anadolu Tarihi ve Kültür Birliği Çalıştayı'nda gençlere önemli bilgiler verildi.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ve Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, çalıştayın hayırlı uğurlu olmasını diledi. Çalıştay daha sonra protokol konuşmalarıyla devam etti.

'Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırmayacağız'
Doğu ve Güneydoğu'daki öğrenciler için yapılan çalışmalardan bahseden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, 'Bu programı daha önce Diyarbakır Dicle Üniversitesinde yaptık. Program sırasında ben konuşurken bir kız öğrenci konuşmama müdahale etti. Benim daha önce yaptığım çalışmalarıma baktığını söyledi. Bana, 'Tuna ve Nil Nehri ile ilgili kitaplarınız var. Sen niye Tuna ile Nil'i bıraktın da buralara geldin? Burası Dicle kıyısı. Dicle ile ilgili kitabın yok. Sizin dünyanızda, muhtevanızda Dicle yok. Siz, Tuna boyunca akıncı koşturun' dedi. Önce ben bir şaşkınlık içerisine 'Bu ne cüret' dedim. O bölgenin insanının cüreti yüksektir. Bu konuşmaları Dicle Üniversitesinde yaptık. Dicle Nehri kampüsün tam kalbinden geçer. Bir önceki gün de Cizre'de öğrencilerle buluşmuştuk. Orası da en güzel Dicle kentlerinden bir tanesidir. 'Buraya neden geldiğimin cevabını veriyorum' dedim. 'Bakın, siz Dicle'nin kuzularısınız, biz bundan sonra Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırmayacağız. Onun için geldik' dedim' diye konuştu.

'Önemli olan Anadolu coğrafyasındaki gençleri çakallara kaptırmamaktır'
Gençler için birçok bakanlığa iş düştüğünün altını çizen Dursun, 'Anadolu Tarih ve Kültür Birliği başlığının içinde saklı olan ana amaç, Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırmamaktır. Bu Zapsuyu, Çukurca, Persuyu, Munzur, Botan Vadisi, Karasu gibi her tarafta geçerlidir. Önemli olan Anadolu coğrafyasındaki gençleri çakallara kaptırmamaktır. Tam bağımsızlık dediğimiz, yerli ve milli tarih şuurunun bilgisinin temelini oluşturduğu yeni bir gençlik yapılanmasına doğru götürmek istiyoruz. Sadece o bölge için de değil, bunu birçok bölgeye götürebilirsiniz. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığının, Gençlik ve Spor Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının birinci vazifesi, gençlerle ilgilenmek, gençlerin kültürel derinliğini ve geçmişle olan ilgisini kuvvetlendirerek, bununla ilgili tüm imkanları sunmaktır' şeklinde konuştu.

'Atatürk üzerinden de bizi bölmeye çalışanlar var'
Türkiye üzerinde birçok oyun oynandığını ifade eden Samsun Valisi Osman Kaymak, '100. yıl kutlamaları yapılırken milli hakimiyet, irade, birlik duygusu ve bizi biz yapan değerler nelerdi, 100 sene önceki ortam neydi, bu savaşı oluşturan şartlar ve o gün kuyuya atılan yoktan var olma mücadelesi nasıl verildi? Bunların bugün tekrar gençliğimize aktarılması çok önemli. Türk milleti kimdir? Türk milleti nasıl tarif edilir? Bizi biz yapan değerler nelerdir? Bunların en iyi şekilde irdelenip, gençliğimize ne olduğu ortaya koyulacaktır. Bu değerlerin kıymeti, değeri ortaya atılacak ve gençliğimizin, Türk milletinin bu değerlerde birleşmesi sağlanmalıdır. Aksi taktirde savaşlar devam ediyor. Bizi ortadan kaldırmak için, bizi parçalamak için bizi farklılaştırarak, bölme projeleri devam ediyor. Atatürk üzerinden de bizi bölmeye çalışanlar var. Atatürk bizim ortak değerimiz. Dinimiz bizim ortak değerimiz. Kültürlerimiz ortak değerimiz. Bunları parçalayarak, 'Siz ayrısınız, farklısınız' diyerek 30-40 yıldır Güneydoğu'da yürütülen terörle mücadelenin temelinde bu var. Türkiye'deki mozaiği ayrı göstererek bizleri birbirimize ayrı düşürmeye çalışıyorlar. O nedenle böyle yararlı toplantıları çok önemsiyoruz' ifadelerini kullandı.

'Dünyada zulüm aldı başını gidiyor'
Dünyadaki zulme karşı güçlü olunması gerektiğini vurgulayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç ise şunları söyledi:
'Tarih ve kültür kodlarımız öğrenilmeye muhtaçtırlar. Bilmediğimiz, öğrenmediğimiz taktirde kendimizi farklı hale sokmak kaçınılmazdır. Özellikle gençlerimizle birlikte bu tür çalıştaylarda olmanın geleceğimiz açısından çok yararlı olacağını düşünüyorum. Dünyada zulüm aldı başını gidiyor. Dün de vardı, bugün de var yarın da olacak. Bunun önüne geçmek sadece lanetlemekle, karşı çıkmakla mümkün değil. En önemlisi güçlü olmak. Bu gücü devşirmek, bu gücü sahip olmak da çalışmaktan geçiyor. Bugünü bilerek geleceğe yönelik doğru planlar, projeler geliştirmekle mümkün. Bu nedenle bizim için çok çalışmak, derdimize derman olacak en önemli yoldur.'
Çalıştay, konuşmaların ardından sunumlar ve öğrencilerin konuşmalarıyla son buldu.