CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale Şehitlerini Anma Programı dolayısıyla şehit ve gazi aileleriyle bir araya geldi. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda bir konuşma gerçekleştiren Kılıçdaroğlu, 18 Mart'ın Türkiye tarihinin en önemli safhalarından birisi olduğunu kaydederek, ''Çanakkale Savaşı bir ulusun ayakta kalma zaferi. Bir ulusun 7 düvele mücadele etme zaferidir. Bir ulusun 7 düveli yenip, bağımsızlığını perçinleme zaferidir'' ifadelerini kullandı.
'Çanakkale Savaşının, Milli Kurtuluş Savaşının, Kuvay-ı Milliye'nin ne anlama geldiğini hepimizin çok iyi bilmesi lazım ve çocuklarımıza öğretmesi lazım'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'7 düvele karşı mücadele diyorsunuz, onları Çanakkale Boğazından geçirmiyorsunuz. Sadece 3 yıl sonra 13 Kasım 1918'de aynı düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazını geçerek, Sarayburnu önlerinde Dolmabahçe'ye karşı gemilerini demirliyorlar. O tarihte Gazi Mustafa Kemal İstanbul'dadır. Salih Bozok söyler; 'Düşman gemileri var burada. Dolmabahçe'ye karşı demirlediler' diye. Gazi Mustafa Kemal şunu söyler; 'Meraklanma, geldikleri gibi gidecekler.' Geldikleri gibi gittiler. 1915'te çelik bir irade vardır. Gazi Mustafa Kemal ilk askeri başarılarını orada elde etmiştir. 7 düvele karşı mücadele edilmiştir. 3 yıl sonra bir kişinin bir imzasıyla aynı gemiler tek kurşun atmadan gelip İstanbul'u işgal etmişlerdir. Bir kişinin iradesinin tehlikesi nedir buna dikkat çekmek isterim. Eğer bir kişinin iradesiyle bir devlet işgal ediliyorsa, başkent işgal ediliyorsa, neden Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kurduğunu, neden TBMM'yi kurduğunu hep beraber oturup düşünmek zorundayız. Bu gerçeği hiç kimsenin unutmaması lazım. Çanakkale Savaşının, Milli Kurtuluş Savaşının, Kuvay-ı Milliye'nin ne anlama geldiğini hepimizin çok iyi bilmesi lazım ve çocuklarımıza öğretmesi lazım. Bugün demokrasinden, Cumhuriyetten verilen tavizler geleceğimiz açısından ciddi endişeler oluşturuyor. Hepimize görevler düşüyor.'

'Gazilerimiz ve şehit yakınlarımız arasındaki ayrımcılığın kalkması lazım'
Kılıçdaroğlu, şehit aileleri ve gazilere ayrımcılık yapıldığını ileri sürerek, hiçbir ayrım yapmaksızın bu ülkenin 82 milyon vatandaşının, şehit yakınlarını ve gazileri kucaklaması gerektiğine dikkat çekti. Afrin'de, Irak'ta ve her yerde Türkiye'yi savunup, bugün Türk milletinin rahatça sokakta gezmesini sağlayan şehit ve gazilere çok şükran borcu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, 'Eksi 35 derecede terörle mücadele edenler, Afrin'de Irak'ta terörle mücadele edenler ve şehit olanların hepsine şükran borçluyuz. Şehitlerimizin tamamına hiçbir ayrım yapmaksızın bu ülkenin 82 milyon vatandaşı şehit yakınlarını ve gazilerimizi kucaklayacak. Ayrım yapıldığı için söylüyorum. 15 Temmuz şehitleri ve gazileri ayrı, diğerleri ayrı. Bedeninde kurşun taşıyan, parmakları olmayan insanları gazi saymadılar. Bu ayrımcılık benim vicdanımda derin yaralar açıyor. Bu konuda en ciddi mücadeleyi yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Şehit yakınlarımızın, gazilerimizin siyasi görüşleri farklı olabilir. Ne olursa olsun bir ortak paydamız var. bayrağımız var, vatanımız var, Türkiyemiz var. Beraber huzur içinde yaşayacağız' şeklinde konuştu.

'Sorun Türkiye sorunudur'
Kılıçdaroğlu, üreten bir Türkiye inşa edeceklerinin altını çizerek, 'Günümüzde şöyle bir sorunumuz var; bir yerel seçim yapılıyor. Öyle bir seçim atmosferi oluşturuyor ki, elde kılıç kalkan birbirimizi öldüreceğiz. Neden böyle bir ayrımcılık üzerine siyaset inşa ediliyor? Gerekçeyi söyleyeyim; ekonomi deseler ekonomi iyi değil. İşsizlik yok deseler, 8 milyona yaklaştı işsiz sayısı. Çiftçinin durumu iyi deseler, çiftçi kendisini yakıyor. Meclis duvarına gelip işsiz kendisini yaktı. Ne diyecekler? Dış politikada başarılıyız deseler, tam bir fiyasko. 3,5 milyon Suriyeli için harcanan para 35 milyar dolar. 35 milyar dolarla biz Türkiye'de işsizliği önlerdik. Binlerce insanın karnı doyardı. Kutuplaştırıyorlar toplumu. Buna neden olanların iyi sorgulanmakta lazım. Vatandaş bütün bunları görüyor. Geçmişten AK Parti'ye oy veren vatandaşlarıma seslenmek isterim. 17 yıldır omuzlarınızda taşıyorsunuz. 17 yılda ne istedilerse verdiniz. Kanun dediler,kararname dediler, genelge dediler, vali dediler. 17 yılın sonunda ne oldu? Özelleştirmeler yaptılar, bütün fabrikaları sattılar. 17 yılın sonunda insanlar soğan kuyruğuna girdiler. AK Parti'ye geçmişte oy veren bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; 17 yılın sonunda bu ülkenin değerli insanlarını, soğan patates kuyruğuna sokan bir siyasal iktidara eliniz verecek mi gidecek mi, gönlünüz verecek mi evet oyunu basmayı? Milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Milliyetçilik vatanseverliktir, bayrakseverliktir, milliyetçilik üretmek demektir. Cumhuriyetin ilk yıllarında üzüm, pamuk, incir sattık ve karşılığında fabrika yaptık. Sümerbankları, Etibankları kağıt fabrikalarını, silah fabrikalarını öyle yaptık. Şimdi ne yapıyoruz? Fabrikayı satıyoruz, domates alıyoruz, fabrikayı satıyoruz patates alıyoruz, soğan alıyoruz. Sorun bir partinin sorunu değildir. Sorun Türkiye sorunudur. Eğer böyle bakmazsak hepimiz kaybederiz. Üreterek çözeceğiz bunu. Her alanda üreteceğiz. Ülkücü kardeşlerime seslenmek isterim. Bana dünyada bir örnek göstersinler. Kendi silah fabrikasını yabancı orduya satan bir ülke gösterin. Bu mudur milliyetçilik? Bu mudur ülkücülük? Tank Palet fabrikasının yüzde 49.9'unu Katar oluşturuyor. Milliyetçi kardeşlerime sesleniyorum; eğer hala gidip o fabrikayı satanların sözcülüğünü yaparsanız, hala gidip o fabrikayı satanlara oy verirseniz, ben size asla ne milliyetçi ne de ülkücü derim. Oturup düşünmemiz lazım. Bu ülkede birlikte yaşayacağız. Milliyetçilik sıradan bir olay değildir' açıklamalarında bulundu.

'Çanakkale'den, Milli Kurtuluş Savaşından, Kuvay-ı Milliye'den nereye geldik''
Tank Palet fabrikasının satıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, fabrikada Katar ordusunun subaylara emir vereceğini açıkladı. ''Kuvay-ı Milliye'den nereye geldik?'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Sümerbank'ı sattık, kağıt fabrikalarını sattık, şeker fabrikalarını sattık. Şimdi sıra geldi silah fabrikasını sattık. Değeri ne kadar? 20 milyar dolar değeri. Katar ordusunun orada ne işi var? Bizim subaylarımız da çalışıyor fabrikada. Bizim fabrikamızda emir eri kim olacak? Katar ordusu verecek. Çanakkale'den Milli Kurtuluş Savaşından, Kuvay-ı Milliye'den nereye geldik? Cumhuriyetin ilanından TBMM'nin kuruluşundan şimdi geldiğimiz yere bakın. Silah fabrikalarını yabancılara satacağız. Satmadık kiraladık 25 yıllığına diyorlar. Telekomu da öyle yapmıştınız. Sendikalar miting yapmak istediler. Harb-İş bu fabrika bu ülkenin namusudur satılamaz diyor. Miting yapamazsınız diye karar verdiler. Niye miting yapmasınlar. Sen sabah, öğle, akşam miting yapıyorsun bir şey olmuyor da, Harb-İş kendi fabrikasına sahip çıktığı için mi izin vermiyorsun' değerlendirmelerinde bulundu.

''1 Nisan'dan itibaren bütün belediyede çalışanlar asgari ücreti net 2 bin 200 TL olacak''
Kılıçdaroğlu, Etimesgut'un yeni bir sayfa yazmak zorunda olduğunu belirterek, CHP Etimesgut Belediye Başkan Adayı Celal Çelik'in seçildiği takdirde herkesi kucaklayacağına dikkat çekerek, ''Kendisi eski bir hakim. Tertemiz bir insan. Etimesgut'a hizmet vermek istiyor. Bütün Belediye Başkan adaylarıma söylüyorum. Seçildiğiniz andan itibaren ayrımcılık yapmayacaksın, bütün Etimesgut'u kucaklayacaksın diye. Bütçe görüşmelerinde bir konuşma yaptım. Asgari ücret net 2 bin 200 TL olsun dedim. Onlar 2 bin 20 TL yaptılar. Benim söylediğimi hafızalardan silmek için. Başkan sizlerin oylarıyla belediye başkanlığı koltuğuna oturacak ve 1 Nisan'dan itibaren bütün belediyede çalışanlar asgari ücreti net 2 bin 200 TL olacak. Bizim tüm belediyelerde 2 bin 200 TL. Ak Parti ve MHP'li belediyelerde 2 bin 20 TL. Biz veriyoruz. Biz veriyorsan devasa Türkiye Cumhuriyeti iktidarı neden vermiyor? Hiçbir işçinin işine asla son verilmeyecek. Çalışan, üreten herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye üretimden koparıldı. Üreten Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz' diye konuştu.
CHP Etimesgut Belediye Başkan Adayı Celal Çelik de, 'Şehitler ve gaziler her zaman başımın üstünde yer alacak. Onlara borçluyuz' dedi.