Müftülük Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Erzincan Milletvekili Burhan Çakır, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin, bazı kamu kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal marşı ile başlayan programda Kur'an-ı Kerim tilaveti verildi. Daha sonra İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin bir konuşma yaptı.
Ardından konuşan Vali Arslantaş; 'Tarihten ders almayan milletler ızdıraplara mahkûmdur. Ecdadımız, tarih boyunca en eski devletlerden birini kurmuş, devlet olma haysiyetini de tarih boyunca devam ettirmiştir.
Bunu değiştirmeye teşebbüs eden gafiller, her zaman hüsrana mahkûm olmuştur.
'Bu topraklar için toprağa düşenlerin' aziz hatırası için Çanakkale ruhunu diri tutmak, gençlerimize bu ruhu aşılamak, öncelikli görevimizdir. Zaman geçse de şartlar değişse de milletimizin istiklaline engel olmak isteyen şer güçler bitmiyor, bitmeyecek. Biz her alanda güçlü olursak hiçbir güç bu vatan evlatlarına tahakküm kuramaz.
Şanlı geçmişimiz, umut dolu istikbalimiz için birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Milletimizin birlikteliğini engellemek isteyenlere hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz. Biz büyük, kadim, güçlü bir ülkeyiz. Bunun bilincinde olup kıtaları taksim eden, mukaddeslerimiz uğruna canını feda eden ecdadımızın mirasına sahip çıkacağız.
Sevgili gençler, şanlı tarihimizle övünüyoruz. Ecdadımızın kahramanlıklarını gururla anlatıyoruz. Sizler bu istikamette ilerlerseniz vatan, millet, bayrak aşkıyla ülkemize hizmet ederseniz yolumuz hep aydınlık olacak, ecdadımızın aziz hatıralarına hep sahip çıkmış olacağız.
Yeni Zelanda'da iki ayrı camiye cuma namazı esnasında yapılan kanlı terör saldırısı, dünya Müslümanlarına ve insanlığa nasıl bir mesaj veriyor? Bu saldırı, sadece bir teröristin planladığı bir vahşet midir? Olayda kullandığı silahın kabzasındaki yazılardan tutun manifestoya kadar her şey, usta bir istihbarat örgütüne işaret ediyor.
İyi bir tarih bilgisi yetmez bu olayı gerçekleştirmeye. Güçlü bir Haçlı birlikteliği var bunun arkasında. Katliamın amatör kamera ile kayda alınması ile de dünyaya bir mesaj verilmek istendi. Dolayısıyla yarın birileri, bu saldırıyı gerçekleştiren teröristi yapayalnız bir psikopat olarak tanımlayıp bu katliamın arkasındaki ülkeleri örtbas etmesi mümkün değildir.
Terörist Avustralyalı. Aslen İskoç.
Hedefi Yeni Zelanda'daki bir camideki Müslümanlar.
Katliam yapmaya giderken dinlediği marş, 'Bosna kasabı' Karadziç'i öven Sırp Çetniklerin 'milli marşı'.
'Yeni Haçlılar' olarak adlandırabileceğimiz, uluslararası bağlara sahip, birbirlerini kollayan ve öncelikli hedefleri Müslümanlar olan 'beyaz ırkçısı' bir terörist ağla karşı karşıyayız.
Teröristin silahlarına ait şarjörlerde Viyana 1683 ve 'Miloş Obiliç' yazıyor.
Obiliç, I. Kosova Savaşı'nda Sultan Murat'ı sırtından bıçaklayarak şehit eden Sırp.
1683 ise Osmanlı ordusunun, 2. Viyana Kuşatması sonrası Avrupa kapılarından son kez geri dönüşünü temsil ediyor.
Teröristin 'Dünyadaki Müslümanların lideri' olarak görüp, öldürülmesi çağrısında bulunduğu kişi ise Cumhurbaşkanımız Erdoğan.
Terörist aracılığıyla verilen mesajda 'Bizi Boğaz'ın doğusuna süreceklerini', 'Ayasofya'yı minarelerinden kurtaracaklarını', 'Kostantinopolis'i yeniden kuracaklarını', 'İstanbul'un Avrupa yakasını Hıristiyan şehri yapacakları' söylendi.
İşte böyledir. Sen istediğin kadar özünü unut, inkâr et, yaltaklan. Nafiledir. Tarih, sadece geçmiş zaman değildir ve özünü unutanlar, kaybetmeye mahkûmdur.
En küçüğü 3 yaşında olan 50 şehidimizin olduğu gün, Yeni Zelanda Başbakanı bile 'Biz, katledilen masumlardanız; onu katledenlerden değil' derken, İslâm dünyasını özeleştiriye davet eden aymazlara şahit olmak bizi ayrıca yaralıyor.
Ezcümle, adi teröristin teki 16 bin kilometre öteden Erdoğan'ı hedef alıyor ama yanı başımızdakilerin bazıları 'beka mücadelesi' denince burun kıvırıyor. Uyuyanı uyandırmak kolay da uyuyor numarası yapanı uyandırmak imkânsız!' dedi.
Konuşmaların ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Göktaş tarafından Erzincan İl Müftülüğü'nün organizasyonunda 'Gençliğin Zaferi ve Çanakkale' konulu konferans verildi.
Dr. Mehmet Göktaş, yerli ve yabancı kaynaklardan edindiği bilgiler doğrultusunda Çanakkale Savaşı'na yönelik hazırlamış olduğu çalışmayı katılımcılara sundu.
Dr. Mehmet Göktaş konferansında yaptığı konuşmada; 'Mehmetçik ile Bedrin aslanları özdeştir. Çünkü Bedir Savaşına katılmak için Enes Bin Nadr gibi çocuk sahabeler, büyüdüklerini delikanlı olduklarını Hz Peygambere (sav) göstermek için parmaklarının üzerine dikilmeleri gibi Osmanlı'da da henüz bıyıkları terlememiş çocuklar, askerlik şubelerinin önlerinde askere yazılmak için ayak parmaklarının üzerinde dikiliyorlardı.' diye konuştu.
Dr. Mehmet Göktaş konuşmasının devamında; 'Çanakkale zaferinden sonra birçok kimseler, Çanakkale'ye götürülüp oradaki kahramanlığı yazsınlar, resm etsinler istenmiştir. Ama kimse İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy gibi Çanakkale şehitlerine yakışacak muazzam bir abideyi ortaya koyamamıştır. Kafa gözünün gördüğünü gönül gözü de görmeli ve hissetmelidir, bu imanın şiiridir.
Mehmetçik, yani küçük Muhammed! Anadolu'nun çilekeş analarının, adı gibi ruhunu da Peygamberimizin ruhaniyetinden alarak beslediği, sütüne besmelenin sırrını vererek emzirdiği ve zamanı gelince de kurbanlık koç gibi kınalayıp vatanına kurban olmaya gönderdiği efsane varlık! Eğer bu adsız, namsız kahraman, o gün Çanakkale'de ter ü taze hayatını ortaya koymasaydı belki de altında gölgeleneceğimiz bir bayrağımız olmayacaktı. Bu gün hür bir bayrağın altında başımız dik gezebilmemizi ona borçluyuz. Eğer yolunuz bir şehitliğe düşerse, onun aziz hatırasını Fatihalarla yâd ediniz.' diye konuştu.
Konferansın ardından Valisi Ali Arslantaş ve beraberindeki il protokolü tarafından Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle düzenlenen Gençlik Bilgi yarışmasında dereceye girerek, Umre kazanan öğrencilere ödülleri verildi.