Futbolcu fabrikası olan Trabzonspor'un altyapısından yetişen Hüseyin Türkmen, bordo-mavili kulübün dergisine röportaj verdi. Çabukluğu, soğukkanlılığı, dinamizmi ve hücuma verdiği destekle basamakları çabuk tırmanan genç stoper, başarısını doğru çalışmaya ve kitap okumaya bağlıyor. Kitap okumanın beyin hücrelerini daha aktif kullanmasını sağladığını vurgulayan Hüseyin, bunun da sahada verdiği kararları pozitif anlamda etkilediğini belirtti.

'İzmir denilince aklıma babamın aldığı futbol topu geliyor'
Aslen Trabzonlu olduklarını belirten Hüseyin Türkmen, 'Babam polis, annem ise ev hanımı. İki kız kardeşim var. Ailede benim dışında sporla ilgilenen olmadı. Biz aslen Trabzonluyuz ama babamın işinden dolayı birçok yer dolaştık. İzmir'in Selçuk ilçesinde doğdum ve beş yıl burada kaldık. İzmir deyince aklıma sadece tek bir şey geliyor; o da babamın bana aldığı futbol topu. Çok küçük yaşta aldığım bu hediyeyi asla unutamıyorum. Geriye dönüp baktığımda çok hareketli bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim. İzmir sonrası yine babamın işinden dolayı Tunceli'ye gittik. Babamın aldığı topla sokak aralarında arkadaşlarımla maç yapmaya başladık. Bazen kimse olmuyordu, ablam ve arkadaşları geliyordu ve birlikte top oynuyorduk. Tunceli'nin ardından Ünye'ye taşındık. Burada önemli bir adım atarak Ünye Belediyespor'da futbola başladım. Üstelik başvuruyu kendim yaptım. Çünkü futbolu çok seviyordum ve bir takıma dahil olmak istiyordum. Bu şekilde başladım' dedi

'Ünal hoca beni eliyle işaret etti'
Ünye Belediyespor sonrası amatör bir kulüpte oynamaya devam ettiğini belirten genç stoper, 'Takımda kaptanlığa kadar yükseldim. Takımımla birlikte Ünye'de şampiyon olarak Ordu'da yapılacak olan finallere katılmaya hak kazandık. Burada da finale kadar yükseldik ancak bu maç öncesi kaptanlığım bir şekilde elimden alındı. Bu durum çok zoruma gitmişti. Maça çıkmadan önce uzun süre ağlamıştım. Artık o takımda oynamak istemiyordum. 11 yaşındaydım ve çok üzgündüm. Bir süre düşündükten sonra Trabzonspor'un oyuncu seçmesi yapacağını öğrendim. Hemen internet sitesine girerek başvuru formunu doldurdum. Bunu yaptığımdan ailemden kimsenin haberi yoktu. Ancak ortada bir sorun vardı; formun kulübe fakslanması gerekiyordu. Bunun için mecburen babamdan yardım istedim. Babam durum karşısında çok şaşırmıştı, ama ona neler yaşadığımı ve neler hissettiğimi detaylı bir şekilde anlattım. Faksı gönderip seçmeler öncesinde Trabzon'a geldik. Seçmelere katılmadan önce çok iyi hazırlanmam gerekiyordu. Annemler çayır biçmek için yaylaya gidecekti, ben de onlarla birlikte yaylaya çıktım. Onlar çayır biçerken, ben yüksek rakımda kendi kendime antrenman yapmaya başladım. Koşuyordum, top sektirip evlerin duvarlarını kullanarak pas alışverişi yapıyordum. Nihayetinde üç gün sürecek seçmelere katılmak için tesislere geldim. Her şey benim için iyi başladı. Üçüncü günün sonunda da çok önemli bir gelişme oldu. O dönem takımın başında Şenol Güneş vardı. Yardımcısı da Ünal Karaman'dı. Ünal hoca seçmeleri takip ediyordu ve yanındakilere eliyle beni işaret etmişti. Sonrasında altyapıdaki antrenörlerimizden Salih Tekke yanıma gelerek, 'Yetenekli bir oyuncusun. Biz seni arayacağız' dedi. Çok mutluydum. Ailemle Ünye'ye dönmüştük ancak zaman geçmiyordu. Bir an önce kulüpten telefon gelmesini bekliyordum. Çok sabırsızlanmıştım. Artık daha fazla dayanamayarak babamdan kulübü aramasını rica ettim. Sonrasında dileğim gerçekleşti ve Trabzonspor'un oyuncusu olma mutluluğunu yaşadım. Ancak önce 1461 Trabzon'a gönderildim. Burada çeşitli yaş kategorilerinde forma giydim. U19 seviyesine gelince Trabzonspor altyapısına geri döndüm' ifadelerini kullandı.

'Ünal hocayı her gördüğümde bu konu aklıma geliyor'
Ünal hocayı her gördüğünde bu olayın aklına geldiğini belirten Hüseyin Türkmen, 'Geçen sezon Karabükspor'un başındayken kendisiyle konuşmak istedim, ama sonra utandım ve bu fikrimden vazgeçtim. Takımımızın başına gelince sezon başı kampında durumu anlattım. Hocamız da gülerek, 'Futbolcudan anlıyormuşum' dedi. Hocamla aramda çok iyi bir ilişki var. En zor maçlarda bile formayı tereddüt etmeden bana verdi. Güvendi ve bu güvenini bana hissettirdi. Oyuncular olarak bizi sevdiğini biliyoruz. Kendisine çok teşekkür ederim' ifadelerini kullandı.

'Maçı önce kafamda oynuyorum'
Hüseyin maçları önce kafasında oynadığını belirterek, 'Maçları önce kafamda oynuyorum. Yapacaklarımı planlıyorum. Maça çıkınca biraz heyecan oluyor açıkçası. Devamında tamamen oyuna konsantre olduğum için heyecan kalmıyor. Çok küçük yaşlardan itibaren kendime ilke edindiğim, 'Asla pes etme, yarın daha iyi olacak' şeklinde bir yaşam mottom var. Bu nedenle kendimi pes etmeyen, vazgeçmeyen biri olarak tanımlayabilirim. Bunun dışında neşeli, hayatı basit yaşayan, sosyal biriyim' dedi.

'Maç kritiğini annemle yaparım'
Evde maç kritiğini babasıyla değil annesiyle yaptığını belirten savunma oyuncusu, 'Babam biraz da mesleğinden dolayı gergindir. Bu nedenle maç kritiğini genellikle annemle yaparım. Annemle karşımda hocam varmış gibi profesyonelce konuşabilirim. Futboldan anlar ve bana doğru öğütler verir' dedi. Kitap okumayı çok sevdiğini de söyleyen Hüseyin, 'Okuduklarım ve gördüklerimden sonra anladım ki okumanın insanın gelişimine ve hatta yaptığı işe büyük katkıları oluyor. Son olarak Dan Abrahams'ın yazdığı 'Futbol Bir Akıl Oyunu' adlı kitabı okudum. Spor psikoloğu tarafından yazılan bu kitapta psikolojinin futboldaki öneminin altı çizilirken, sporcuların zihinsel dayanıklılığının nasıl gelişeceği konusunda bizlere yeni ve test edilmiş bilgiler aktarmakta. Futbolda kararların çok çabuk verilmesi gerekiyor. Kitap okumak beyin hücrelerinin daha aktif kullanılmasını sağlıyor ve bu da sahada verdiğimiz kararlara etki ediyor. Bunun dışında kendimi okuduğum kitaplardaki kahramanların yerine koyuyorum. Bu da bana büyük keyif veriyor' diye konuştu.

'Kendimi tamamen Trabzonspor'a adadım'
Transfer haberlerinin kendisini etkilemediğini vurgulayan Hüseyin, 'Kendimi tamamen Trabzonspor'a adadım. Bu nedenle hiçbir haberden etkilenmiyorum. Taraftarı olduğum takımda oynuyorum. Bundan güzel bir şey olamaz' dedi. Her maç öncesinde mutlaka tıraş olduğunu söyleyen genç oyuncu 'Maçtan önceki gün mutlaka traş olurum. Maç için otobüse binmeden önce double espresso içerim. Kramponlarımı giyerken iki kez, ısınmada ise yedi kez ayet-el kürsi okurum. Ayrıca sahaya sağ ayakla girerim' diye konuştu. Yabancı oyuncularla da iyi anlaştığını söyleyen Hüseyin, 'Hepsiyle iyi anlaşıyorum. Hepsinin tecrübesinden yararlanmaya çalışıyorum. İlk kampa davet edildiğimde sürekli Pereira'yı takip etmiştim. Onunla birlikte fitness salonuna girip, onun gibi çalışıyordum. İdolüm ise Sergio Ramos. Forma numaramı da bu nedenle dört olarak belirledim. Önceden bir lakabım yoktu ama son günlerde takım arkadaşlarım ve taraftarlar Ramos diye seslenmeye başladılar. Taraftarlarımız çok iyi. Maçlarda bizler için muhteşem atmosfer oluşturuyorlar. Özellikle Fenerbahçe maçını unutamıyorum. Çıkış tüneline geldiğimizde tribünlerden gelen sesleri duyup karşımda koreografiyi görünce tüylerim diken diken olmuştu. Hatta içimden, 'Bu maç kesinlikle bizim' dedim' açıklamasında bulundu.

'Avrupa Kupaları'na katılmak istiyoruz'
Bu sezon Avrupa Kupaları'na katılmak istediklerini belirten Hüseyin Türkmen, 'Ziraat Türkiye Kupası'ndan talihsiz bir şekilde elendik. Bu, beni ve takım arkadaşlarımı çok üzdü. Ancak futbolda dün diye bir şey yok. Bu nedenle önümüze bakıyoruz. Avrupa Kupaları'na katılmak gibi bir hedefimiz var. Bu hedef doğrultusunda önümüzdeki tüm maçlardan galibiyete ayrılmayı istiyoruz. Altyapıda çok istememe rağmen milli takıma hiç davet edilmedim. Şimdi A Milli Takım konuşulmaya başlandı. Bu heyecan verici. Kendimi Ay-Yıldızlı formaya yakın hissetmeye başladım. Nasıl bir asker, ülkesini korumak için mücadele ediyorsa, ben de davet edilirsem milli forma altında aynı hisleri taşıyacağım' dedi. Son olarak hedefleri hakkında konuşan Hüseyin, 'Hatalarımı ve eksikliklerimi ortadan kaldırıp Trabzonspor formasını olabildiğince fazla giymek istiyorum. Sonrasında da dünyanın en iyi kulüplerinden birine transfer olmak istiyorum' diyerek sözlerini tamamladı.