Konunun daha iyi anlaşılması için hikayeyi bir hatırlayalım.

Adamın biri insanları toplamış, onlara 'kurban' meselesini anlatıyor;

''Hazreti Musa Allah'a dua etmiş. 'Allah'ım, bana bir kız çocuğu nasip edersen, onu sana kurban edeyim demiş. Bir süre sonra Hz. Musa'nın bir kızı dünyaya gelmiş. Adını Ayşe koymuş. Çocuğun kurban edileceği zaman gelince, Hz. Musa bıçağı çocuğun boğazına dayamış. Tam kesecekken, Azrail gökten elinde bir keçi ile gelmiş...'' derkeeeen, dinleyenlerden biri adama müdahale etmiş ve şöyle demiş: 'Arkadaş, ben bunun neresini düzelteyim. Hz. Musa değil İbrahim, kız değil erkek, Ayşe değil İsmail,

Azrail değil Cebrail, keçi değil koç...''

Son günlerde Haber Medya ile ilgili kasten sokağa ve bazı internet sitelerine taşınan haberler bana tam da bu hikayeyi hatırlattı.

Neymiş efendim; Haber Medya, Milletvekili Fuat Köktaş, eski Milletvekili Suat Kılıç ve eski İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok'a satılmış.

Bu maskaralığa da delil olarak, beni Erdoğan Tok'un bacanağı yapıp, Haber Medya'nın başına CEO olmam gösterilmiş. Sanki beni oraya Erdoğan Tok getirttirmiş gibi.

Bunu da delil olarak sunmuşlar. Gördünüz mü delili?

Araştırmadan, muhatabına bir şey sormadan, doğrusunu öğrenmeden yapılan şey haber değildir.

Belli bir amaca matuf masa başı senaryodur.

Bizim bildiğimiz; senaryoyu senaristler kurgular. Haber ise kurgulanmaz, yapılır. Haber, gerçeğin ta kendisidir. Amaaaa, haberi sadece gazeteci yapar...

Ne yazık ki, onların nesilleri de gün geçtikçe tükeniyor.

Konkordato sadece ticarette ilan edilmez.

Ticarette, parasını kaybedenin iflasının ilanıdır konkordato.

Gazetecinin en büyük serveti onurudur.

Onurunu kaybeden kişi, zaten iflas etmiş demektir.

Bir insan için bundan daha ağır bir konkordato olur mu?