Bu yıl Ordu'nun Fatsa ilçesinde düzenlenen 36. İl Müftüleri İstişare Toplantısı sona erdi. Toplantının sonuç bildirgesi 15 maddelik gündemle açıklandı. Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yetkilileri ve 81 il müftüsü ile beraber Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yetkililerinin de katıldığı toplantının sonuç bildirgesinde Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, 3 gün süren istişare toplantısında önemli konuların ele alındığını söyledi.

İstişare toplantısının sonuç bildirgesini açıklayan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, ilk olarak Ramazan ayının manevi huzurundan bahsederek, bu mübarek ayın aynı inanç ve medeniyeti paylaşan bütün Müslümanlar ile aynı hissiyatı ve sevinci yaşamak için değerli bir vesile olduğunu belirtti. Ramazan ayının, bereket ve manevi huzuruna değinen Keleş, Ramazan ayında, ibadetin ruhuna uymayan, orucun hikmetiyle bağdaşmayan, rahmet iklimini ibadetten alıkoyacak eğlenceleri etkinliğe dönüştüren faaliyetler, israf ve gösterişe dönüşen iftar sofralarının, Ramazan'ı asıl gayesinden uzaklaştırıp gölgelediğini hatırlattı.

İslam dininin, temel ibadetlerinden birisi olan zekatın önemine de değinen Keleş, ihtiyaç sahiplerini, kimsesizleri, yetimleri himaye etmenin, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını pekiştirmek ve iyilik ahlakını yeryüzünün her yerine taşımak için zekatın aynı zamanda büyük bir nimet olduğunu vurguladı. Sonuç bildirgesinde yaptığı konuşmada, güzel ahlaka değinen Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, özetle şu ifadelere yer verdi:

'Tahkiki seviyede gerçekleşmeyen ve güzel ahlaka dönüşmeyen bir inanışın kulluk düzlemindeki en bariz menfi yansıması, tamamen şekilcilik ve gösterişe indirgenen ibadetlerdir. İbadetlerin özünün ve gayesinin yitirilmesi; üzerinde durulması gereken önemli bir sorundur. Bu marazi durum, kulluk sorumluğunun yerine getirilmesi ve Müslüman ahlakının temsili noktasında kırılmalara sebep olmaktadır. Dinin temel değerlerini ve hakikatlerini, şahsi menfaatler, dünyevi çıkarlar ve bencil arzular için kullanarak insani ve vicdani değerlerin tahrif ve tahrip olmasına yol açan din istismarı, dine ve insanlığa karşı büyük bir ihanettir. Aynı zamanda hukukullaha doğrudan bir müdahale olan bu süfli anlayış, dinin iman, ibadet ve ahlak umdelerini yok saymakta; hak, hakikat, hukuk, adalet, merhamet, vicdan gibi dinden neşet eden değerleri yıpratmakta, dinin amaç ve hikmetini zedelemektedir. İstismarcıların, din konusundaki cehaletten faydalanarak insanları yanılttığı göz önüne alındığında, hayatın bütün alanlarında doğru bilgiyi ikame etmenin zarureti ortaya çıkmaktadır. Bu gerçeğin farkında olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, sahih bilgi ve doğru metodolojiyi merkeze alarak alanında yetkin personeliyle aziz milletimizin İslam'ı en doğru şekilde anlamasına ve yaşamasına rehberlik etmeye devam edecektir.'

'Modern zamanlarda inancın ve dini değerlerin hayatın dışına itilmesinin de etkisiyle insanı ihmal edip maddeyi önemseyen, 'biz' şuurunu yok edip bencilleşmeyi telkin eden, güç ve çıkar tutkusunu, tüketim iştahı ve aşırı dünyevileşmeyi öne çıkaran hastalıklı bir anlayış hayatı esir almaktadır' diyen Keleş, 'İnsanın, bireysel ve toplumsal değerleri öğrenip benimsemesinde en önemli unsurlardan biri, hiç şüphesiz din eğitimidir. Din, doğru anlaşıldığı ve yaşandığında, bireysel huzurun ve toplumsal barışın, birlik ve beraberliğin teminatı olmaktadır. Dinin doğru öğrenilmediği zamanlarda ise hakikatin yerini hurafeler almaktadır. Dolayısıyla din eğitimi ve öğretimi, yaşanan hayatın meselelerini sağlıklı değerlendirmeye imkan verecek şekilde, sosyal gerçeklikleri dikkate alarak doğru bir metot ile yapılması gerekir.' şeklinde konuştu.

Toplantının sonuç bildirgesinde, gençlerin ahlaklı yetiştirilmesi, imam hatip liselerinin önemi ve gerekliliği, dini bilgilerin öğretilmesindeki önem, hafızlık eğitimi, temel dini bilgilerin eğitimi konularında açıklamalar yapıldı.