Konferansın ilk konuşmacısı Digital Green CEO'su Dr. Vincenzo Fracassi, ağırlıklı olarak tarımda dijitalleşme kavramı üzerinde durdu. Türk tarım ekonomisinin dünyanın 8. büyük ekonomisi olduğunu dile getiren Fracassi, dünyada lider olduğu 5 üründe ise 2023 yılı için 7 adet hedef bulunduğunu kaydetti. Fracassi, bu hedefleri, 'Sektörün KOBİ'lerini, özellikle 5 hektardan küçük üretim alanına sahip KOBİ'leri desteklemek. Yerel ürünleri geliştirmek adına kalite ve miktarlarını geliştirmek. Rekabetçi pazarlarda net ihracatçı pozisyonunu geliştirmek. Tarım sektöründe mutlaka ilk 5 ülke içinde yer almak. Özellikle zararlı emisyonları azaltmak ve daha çevreci, sürdürülebilir bir üretim yapısına geçmek. Altyapı sorunlarını azaltmak ve lojistik faaliyeti artırmak. Gübre kullanımını kontrol edebilmek, modern tarım uygulamalarını devreye almak' olarak sıraladı.
'e-ticarette artış var'
Özellikle son yıllarda ticaret dengesinde e-ticarete doğru bir dönüşüm olduğunu anlatan Fracassi, bu dönüşümün tarım sektöründe de yaşanmaya başladığını, artık geleneksel ticaretten tarım ve gıdada da e-ticarete evrilmenin söz konusu olduğunu söyledi. Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki tarım ve gıda ticaretinin 7.6 milyar dolar seviyesinde olduğunu ve bunun yüzde 7-12'sinin e- ticaret aracılığıyla gerçekleşmeye başladığını kaydeden Fracassi, ancak dijitalleşmenin de bazı zorlukları beraberinde getirdiğini ve bu nedenle henüz istenilen seviyede kullanılmadığını anlattı.
Ürünün üretiminden pazarlanmasına, lojistik aşamalarına kadar artık her alanda dijitalleşmenin ve nesnelerin internetinin ön plana çıktığını kaydeden Fracassi, dijital sistemlerde tüm ürünlerin bir kodu bulunduğunu da söyledi. Her bilginin bir kodu bulunduğunu ve bu kodun ürüne standart getirdiğini ifade eden Fracassi, renk kodu, paketleme kodu, tedarikçi kodu gibi uluslararası sistemin gördüğü, açık artırmalarda kullanılan bir sisteme değinerek, bu sistemin denetlenebilir ve izlenebilir imkanlar sunduğunu ve üretici için de alıcı için de güvenlik açısından önem taşıdığını anlattı.
'Türk ürünleri fiyat rekabetinde zorlanıyor'
Türk ürünlerinin kalite açısından Avrupa'da ilgi gördüğünü ancak ürün Avrupa'ya gidene kadar çok sayıda aracıyı geçmek zorunda kalması nedeniyle fiyatları yükselince alıcı bulamadığını anlatan Fracassi, Türk üreticilerin de online sisteme entegre olmaları halinde aracıları ortadan kaldırıp daha fazla kar elde edebileceğini söyledi. Bu ticaret yöntemi ile ürünlerin siparişlerin taşıma birimlerinin küçüldüğünü ancak satılan ürün miktarının arttığını kaydeden Fracassi, küçük paketlerin daha kontrollü taşımacılığı da beraberinde getirdiğini belirtti.
'Almanya ile Türkiye arası ticaret oldukça eski'
Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Okan Özoğlu ise yaş meyve ve sebze ihracatında Almanya örneğini anlattı. İki ülke arasında 1975 yılında tarım alanında işbirliği anlaşması imzalandığını bildiren Özoğlu, yapılan mutabakat kapsamında iki ülke arasındaki teknik engellerin kısa sürede aşılması adına bir 'Tarım Çalışma Grubu' oluşturulmasına karar verildiğini, aynı zamanda tarımsal teknoloji ve kooperatifçilik alanlarında teknik işbirliği ve bilgi değişiminin hedeflendiğini belirtti.
Almanya'nın, Türkiye'nin yaş meyve sebze ihracatında Rusya'dan sonra ikinci önemli ülke konumundayken, Türkiye'nin 2018'de Almanya'nın yaş meyve ve sebze ithalatında 175 milyon Euro ile 11'inci sıraya gerilediğini ifade eden Özoğlu, Almanya'nın en çok ithal ettiği ilk 5 sebzenin domates, salatalık, biber, havuç ve soğan olduğunu söyledi. Bu ticaretin geliştirilmesi adına hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Özoğlu, Türkiye'deki bir üreticinin Almanya'ya ithalatçı firmalar aracılığıyla satış yaptığını bildirdi.
'Gümrük Birliği tarımı kapsamıyor'
Gümrüklüme konusunda önemli açıklamalarda bulunan Özoğlu, Türkiye'nin Gümrük Birliği üyesi olmasına rağmen Gümrük Birliği'nin tarımı kapsamadığını ve bu kapsamda da bir genişlemeye gidilmesinin düşünülmediğini söyledi. Sebze ve meyve ithalatında Almanya'nın çeşit, ürün ve mevsime bağlı olarak farklı gümrük tarifeleri uyguladığını anlatan Özoğlu, bu uygulama ile birlik içerisindeki tarım üreticisi ülkelerin rekabet edebilirliğini artırmak istediklerini belirtti. Gümrük tarife pozisyonlarının da sürekli değiştiğini kaydeden Özoğlu, uzman kuruluşlarla yapılacak işbirlikleri ile bu değişimin düzenli olarak takip edilmesini tavsiye etti.
'Dijitalleşme gündemde'
Almanya'da tarım sektöründe dijitalleşmenin de son dönemlerde yapılan tarım toplantılarında sıklıkla gündeme geldiğine değinen Okan Özoğlu, Almanya'nın araştırma, eğitim ve sanayi ile tarım üretiminde dijitalleşmenin avantajlarına ulaşmak istediğini söyledi. Dijitalleşme ile tarımda ekim ve yetiştirmeyi mükemmelleştirmek istediklerini vurgulayan Özoğlu, Dünya Gıda Örgütü verilerine göre gıda talebinin 2050 yılına kadar yüzde 70 ile yüzde 100 arasında artmasının beklendiğini, bu ihtiyacı karşılayacak sorunsuz üretim süreçleri oluşturmak istediklerini anlattı.
'Fiyatlar nedeniyle rekabet gücü zayıflıyor'
Almanya'da Türk üreticilerle çalışmış ithalatçı firmalarla yaptıkları görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi de veren Özoğlu, 'İthalatçılar tarafından Türk üreticilerde paketleme sorunu bulunmadığı anlatıldı. Çalışmada güvensizlik durumunun söz konusu olmadığı bildirildi. Yabancı dilin sorun olmadığı dile getirildi. Ancak bunun yanında Türk ürünlerinin Avrupa pazarında fiyat politikaları nedeniyle rekabetçi olamadığı, bu noktada Tarım Bakanlığı desteklerinin önem taşıdığı söylendi. Zirai üretimde ilaç ve yakıtın yurt dışından ithalatı kur farklılıklarını ithalatçı için avantaja çeviremedikleri anlatıldı. AB'nin kendi üretim potansiyeline göre gümrükleme yapmasının Türk üreticiyi zor duruma düşürdüğü belirtildi ve son olarak tarım üretiminde etkin kooperatifleşmenin önemine dikkat çekildi' dedi.
Tarım Gıda Danışmanı Prof. Dr. Onur Devres ise konferansta, 'Yaş meyve ve sebze lojistiğinde sık yapılan hatalar ve çözüm önerileri' konulu bir sunum gerçekleştirdi. İlk olarak yeni bir tesis kurarken yapılan hataları anlatan Devres, 'Örneğin firmalar bir depo kuracak. Yeni yatırım yaparken her zaman önce fuarları, başka tesisleri gezer, ardından soğutmacıları gezer, sonra teklifler alır, teklifleri değerlendirir, en ucuz teklif verene tesisini yaptırır. Ardından tesis devreye alınır ve son aşamada da istediğini bulamaz ve şikayet edilmeye başlanır. İşte o zaman da danışman firmaya gidilir. Ama ilk 6 aşamada gerekli hizmet alınmayınca bu aşamada gidilmesinin hiçbir anlamı kalmaz' diye konuştu.
Bu nedenle çalışmaya tersten başlamak gerektiğini anlatan Devres, bir tesis kurmadan önce çok geniş bir vizyonla düşünüp, önce uluslararası sertifikaları almaya odaklanmak gerektiğini anlattı.
'Meyve ve sebze neden soğukta saklanmalı?'
Ardından meyve ve sebzelerin tüketimine değinen Devres, bu ürünlerin neden soğukta saklanması gerektiğini anlattı. En önemli sebebin arz-talep dengesi olduğuna işaret eden Devres, ürün ile fiyat dengesinin sağlanabilmesi adına arz ve talep yoğunluğunun göz önünde bulundurulup, sezonluk ürünlerin gerekirse soğukta saklanarak ürünün raf ömrünün uzatılabileceğini söyledi. Aynı zamanda kolay bozulabilir ürünlerin de soğukta saklanması gerektiğini anlatan Devres, soğukta saklamanın tedarik zincirinin de önemli bir halkası olduğunu belirtti. Soğukta saklamaya meyveler ve sebzeler gibi canlı ürünlerin, et, balık, süt yumurta gibi canlı olmayan ürünlerin ihtiyaç duyduğu gibi bakteri, küf ve maya gibi canlı kalmaya çalışan küçük canlıların yaşamasının önüne geçmek adına da önem taşıdığını söyledi.
Soğutma sistemlerinin nasıl seçilmesi gerektiği noktasında teknik bilgilendirme de yapan Devres, ürünün soğutulmaması halinde neler yaşanabileceğini, ürünün hangi sıcaklığa kadar ve hangi hızla soğutulması gerektiğini anlattı.
'En büyük hata tıra yükleyelim yolda soğur'
Taşıma aşamasında yapılan hatalara da değinen Devres, 'Tıra yükleyelim yolda soğur' mantığı ile hareket etmenin yapılan en önemli hatalardan birisi olduğunu söyledi. Ürünün depolama sıcaklığında araca yüklenmesi gerektiğini vurgulayan Devres, 'Soğutma kapasitesi 18 ton civarındaki ürünün sıcaklığını taşıma sıcaklığına indirmek için yeterli değildir. Ambalaj havalandırmaya uygun olmalıdır' ifadelerini kullandı.
'Türkiye, dünya hava kargo trafiğinin merkezinde'
Türk Hava Yolları (THY) Adana Kargo Müdürü Muhammed Kadri Günay ise hava kargo ile yaş meyve ve sebze taşımacılığı alanında verdikleri hizmetleri anlattı.
Günay, bünyelerinde 18 adet kargo uçağı, 92 adet geniş gövdeli uçak ve 221 adet dar gövdeli uçak olmak üzere toplam 331 adet uçak filosuna sahip olduklarını söyledi. 121 ülke ile dünyada en fazla ülkeye uçan, 251 dış hat noktası ile dünyada en fazla dış hat noktasına uçan THY kargonun 305 nokta ile dünyanın en büyük 4'üncü uçuş ağına sahip olduğunu ifade eden Günay, Türkiye'nin dünya hava kargo trafiğinin merkezinde yer aldığını vurguladı. 2018 yılında bir önceki yıla göre tonaj hacimlerinin yüzde 25'in üzerinde arttığını bildiren Günay, toplamda 1 milyon 413 bin tonluk taşıma gerçekleştirdiklerini söyledi.
'Hava kargo ile meyve taşıması artıyor'
Türkiye'de hava kargo ile yaş meyve sebze ihracatına da değinen Günay, hava kargo ile meyve taşımacılığının her geçen yıl arttığına dikkat çekti. 2016'da Türk Hava Yolları ile ortalama 2 bin 500 ton ihracatı yapılan yaş meyve sebze tonajının 2018'de yaklaşık 7 bin tona ulaştığını anlatan Günay, Çin ve ABD pazarının açılmasıyla bu tonajın çok daha artmasını beklediklerini söyledi.