Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti kapalı grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve AK Parti milletvekilleri de katıldı.

'Önümüzdeki dönem Türkiye'yi büyüttüğümüz, ileriye taşıdığımız bir dönem olacak'
Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı öncesinde önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, 'Milletimiz bizden sıkıntılarını çözmemizi bekliyor. Milletimiz bizden hizmet bekliyor. Milletimiz bizden, icraat bekliyor, verdiğimiz sözleri tutmamızı bekliyor, kendisi ve evlatları için güzel bir gelecek inşa etmemizi bekliyor. Bu beklentilere cevap verebilmek için öncelikle önümüzdeki sıkıntıları aşmamız şart. Bugün ülkemizin önünde ekonomiden dış politikaya güvenlikten istihdama kadar çözüm bekleyen pek çok ciddi sorun var. Türkiye yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen dimdik ayaktadır. Bu güçlü duruşu AK Parti olarak son 17 yılda ülkemizi ekonomide ve demokraside ulaştırdığımız yüksek seviye sayesinde gösterebiliyoruz. Bu gerçeği milletimiz de bildiği için seçimlerde yüzde 50'nin üzerinde destekle yanımızda yer almaya devam ediyorlar. Unutmayalım ki bu sonsuz bir kredi değildir. Bize verilen desteğin karşılığını icraat olarak sunmakla mükellefiz. Hep birlikte tüm birikimimizi, gayretimizi ortaya koyarak biran önce milletimizin önüne somut başarılarla çıkmalıyız. Önümüzdeki dönem her alanda Türkiye'yi büyüttüğümüz, ileriye taşıdığımız bir dönem olacaktır. Bu güne kadar milletimize hep gelişme, büyüme, zenginlik, huzur, istikrar vaat ettik' ifadelerini kullandı.

'31 Mart'ta İstanbul'da da Ankara'da da kaybetmedik'
31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinde Ankara'da ve İstanbul'da kaybetmediklerinin altını bir kez daha çizen Erdoğan, 'Her iki yerde de biz kazandık. Şunu söyleyebilirsiniz; neye göre bunu söylüyorsunuz? Bizler buralarda sadece bir vizyon noktasında her iki ilde bir kayba uğradık ama ilçeler bazında baktığımızda ilçeleri aldık mı? Meclislerdeki burası karar alma yeri, buralarda kahir ekseriyet her ikisinde de bizde mi? Bizde. Bu belediyelerin zaten çalışmasının şekli nedir? Buralardır. Başkanın buralardaki hareket kabiliyeti meclistir, komisyonlardır. Atacağı adımlar buralarla bağlantılı. Eğer buralarda gerekli olan desteği sağlayamadığı sürece istediği gibi adım atamaz. Şunu söyleyebilirsiniz; O zaman çıkar millete derki beni çalıştırmıyorlar. Sen doğru bir iş yaparsan seni çalıştırırlar. Bu işin aslı bu. Biz şu anda kalkıp bunu diyebilir miyiz? Ya biz işte Anayasa değişikliği yapmak istiyoruz ama CHP bizi engelliyor diyebilir miyiz? Zaten onun görevi seni çalıştırmamak. Hele hele CHP zihniyetinin görevi tarih boyunca hep böyle olmuştur. Biz doğru olan olduğu zaman destekleriz. Bunların böyle bir şey yapma kabiliyeti yok ki. Geçmişleri bunların böyle. Bizim vaatlerimiz yine aynı. Hiçbir şeyin ve hiç kimsenin milletimize verdiğimiz sözlerin yerine getirmemizin önüne geçmesine müsaade etmeyeceğiz' açıklamasında bulundu.

'Önümüzün kapalı olduğunu zannettiğimiz yerde nasıl açıldığını göreceksiniz'
Türkiye'de son dönemde yaşanılan sıkıntıların hiçbirinin tesadüf olmadığını sözlerine ekleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Her şeyi çok açık her yerde konuşma noktasında böyle bir lüksümüz yok. Dar kapsamlı konuştuklarımız var, buralarda konuştuklarımız var. Terör örgütlerinin arkasında neler var. Bunu söylememe gerek bile yok. Suriye'nin kuzeyinde YPG'ye, PYD'ye, PKK'nın bunlar uzantıları değil mi? Bunlara en büyük desteği veren bizim stratejik ortağımız. Tırlarla buraya silah, mühimmat gönderdiler. Daha neyi anlatalım. Şu anda da bunların Türkiye'deki tek hedefleri acaba AK Parti'yi iktidardan nasıl indirebiliriz. Ama indiremeyecekler, buna güçleri yetmez. Bunun için bu ekibin çok iyi çalışması lazım. Bizim gayretimiz çok önemli. Önümüzün kapalı olduğunu zannettiğimiz yerde nasıl açıldığını göreceksiniz. Terör örgütlerine verilen destekle toplumumuzda huzursuzluk çıkarma çabaları aynı projelerin ürünüdür. Bu yılın da başında şu ana kadar ne kadar biz teröristi etkisiz hale getirdik, 2 bin. Peki daha önce bu teröristler yok muydu? Vardı. Bunların inlerine girdik. Şu anda bu teröristler kaçacak delik arıyorlar. Ama biz terörle bu mücadeleyi verirken daha önce yine silahlı kuvvetlerin içerisinden gelmiş olan birileri de bakıyorsunuz bu ülkedeki o milli ve yerli olmaktan uzak yapılarla oralara kendilerine göre sülfe ediyorlar bazı bilgileri ve yapılın işlerin yanlış olduğuna varıncaya kadar öbür tarafta bakıyorsunuz şu anda yeni askerlik yasasıyla ilgili kendilerine göre bazı şeyleri söyleyip duruyorlar. Siz korkaksınız. Hiçbir zaman siz bu milletin askerinin şanına yakışır komuta kademesi olamadınız. Onların da üzerine gitmediniz gidemediniz. Biz onlarla da çalıştık. Neler yaptıklarını gayet iyi biliyoruz. Şimdi sivil hayata döndükten sonra sağda solda yazıyorlar, çiziyorlar, çeşitli yerlere de bilgileri kendilerine göre sızdırıyorlar. Biz abdestimiz var onun için de yaptığımıza eminiz ve emin olarak yolumuza devam ediyoruz.'

'F-35 projesinden dışlanmamızın hesabını tüm platformlarda soracağız'
S-400 ve F-35 krizi ile Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirmede bulunan Erdoğan, 'Şu anda hidrokarbon arama olaylarında 4 gemiye sahip olduk. Biz de bundan önce böyle bir şey yoktu. Bizde hem arama hem sondaj 4 adet gemi kendimize ait ve bu çalışmayı yürütüyoruz. Tarihimiz boyunca böyle bir şeye sahip değildik. Çalışmalarımızı deniz kuvvetlerimizin refakatinde bütün oradaki güvenliği sağlamak suretiyle yürütüyoruz. İnşallah bir yerden çıkacak. Çıktığı anda da bizim Kuzey Kıbrıs'taki Türklerin oradaki haklarını, hukukunu da uluslararası deniz hukukuna dayalı olarak koruyacağız. Kimse de bize niye şunu böyle yaptınız diyemez. Adama sorarlar. Senin burada ne işin var? Garantör ülke olarak biz oradaki bütün münhasır ekonomik bölgelerde haklarımız nelerse bütün haklarımızı koruyacağız ve Türk kardeşlerimizin haklarını da kimseye yedirtmeyeceğiz. Buradan şu hususları gayet açık ve net bir şekilde altını çizerek tekrarlamak istiyorum. Türkiye S-400 savunma sistemlerini alacaktır demiyorum, almıştır. Bu işi bitirdik. Önümüzdeki ayda bu sistemin ülkemize teslimi yapılacaktır. Bu sistem bir taarruz sistemi değildir, savunma sistemidir. Ülkemi savunmak için gerekli tedbirleri almayacak mıyım? Bunun için birilerine mi soracağım. Burada böyle bir savunma sistemi için ABD'den istedik. Vermedin. Ne dedin? Kongre müsaade etmiyor. Obama döneminden itibaren bu çalışmayı başlattık. Bize hep söyledikleri kongre müsaade etmedi. Biz de başımızın çaresine bakacağız. Daha sonra S-400 gündeme geldi, uygun fiyatlı olmanın yanında ortak üretime geçebilme imkanlarını onun sözünü de almak suretiyle sözleşmemizi imzaladık. Şimdi inşallah kısa zamanda da geliyor. Bu konuda bizimle iş birliği yapmak isteyen herkese kapımız açık. Buna rağmen Trump'a da sizde bize bu şartlar altında verecekseniz sizlerden de Patriot alırız dedik. Ama onlar bize kalkıp buna benzer şartları ileri sürerek evet diyemediler. Türkiye F-35 uçaklarının sadece müşterisi değil. Aynı zamanda üretim ortağıdır. Bugüne kadar bir milyar dolar civarında ödeme yaptık. F-35 projesinden hiçbir akılcı ve haklı dayanağı olmayan gerekçelerle dışlanmamızın hesabını tüm platformlarda soracağız. Arkadaşlarıma da gerekli görevi verdim. Onlar da muhataplarıyla görüşmeleri yapıyorlar ve görüşmelerden itibaren gerekirse Başkan Trump ile zaten ay sonu Japonya'da bir arada olacağız, orada zaten kendileriyle ayrıca görüşmemiz var. Orada da bu konuları karşılıklı olarak görüşeceğiz. Oraya gitmeden burada bu işi telefonlarla bir defa görüşelim, işi geldiği şu safhadan başladığı noktaya geri çevirelim istiyoruz. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını hukukunu gözetmeyen hiçbir adımın atılmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda tüm seçenekler masamızda olmaya devam edecektir. Suriye'de sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu Cerablus-Afrin hattında Kuzey Irak sahasında nasıl kırdıysak Fırat'ın doğusunda da aynı şekilde paramparça edeceğiz. Bir gece ansızın gelebiliriz. Türkiye'ye ekonomik tuzaklarla diz çöktüreceklerini sananlar açık konuşuyorum bu milleti hiç tanımamıştır. Biz gerektiğinde kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyen, gerektiğinde istiklali için canını ve malını ortaya koymaktan çekinmeyen bir milletin ta kendisiyiz. Bugün ayağımıza vurulmaya çalışılan ekonomik prangaları da en kısa sürede parçalayıp atacağız. Siyasi istikrarsızlık oluşturmak için çevrilen numaraların hepsinin farkındayız ve bu tuzağa düşmeyeceğiz. Gerilim siyasetine asla tevessül etmeyecek, demokrasiden, milli iradenin üstünlüğünden taviz vermeden bu uzun ve ince yolu katedeceğiz. Hepsi de gayet açık olan bu mesajların muhataplarımız tarafından doğru bir şekilde anlaşılacağını ümit ediyorum' mesajlarını paylaştı.

'Yolumuza aynı kararlılıkla devam edeceğiz'
23 Haziran tarihinde yapılacak olan İstanbul seçimlerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Birileri ne yazık ki farklı çalışmaların içerisine girmek suretiyle kendilerine göre belli gayretler göstererek güya bu güçlü yapıyı zayıflatmanın gayreti içerisine giriyorlar. Bu yapıdan bir şeyler koparacağını zannedenler geçmişte de bu tür yollara başvurdular, hatta bazıları grup kurabilecek noktaya bile geldiler. Ama onlardan şu anda hiçbir şey kalmadı. Siyaset sahnesinden de silinip gittiler. Şu anda Ana Muhalefetin başındaki zatın önünde eğilenler bunları görüyoruz. Nereden nereye. Kişilik çok önemli bir şey. Ve bir insan hele hele Müslüman eşrefi mahluk olarak o yaratılmışların en şereflisi olma şanına layık olmalıdır, bunu korumalıdır. Biz yolumuza aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Karşımızda AK Parti'yi ve şahsımızı devirmeden Türkiye ile ilgili planlarını hayata geçiremeyeceklerini gören küresel bir ittifak ve onlarla birlikte ittifak eden mankurtlar çetesi vardır. AK Parti'nin her milletvekili, her belediye başkanı bu bilinçle hareket etmek zorundadır. Yaptığımız her yanlışın, gösterdiğimiz her zafiyetin, giriştiğimiz her bencil hesabın bedelinin koskoca bir milletin, davanın, tarihin kaderini etkileyeceğini asla unutmamalıyız. Hiç kimsenin bilerek ve isteyerek böyle bir vebalin altına girmeyeceğine inanıyorum.'

'Yeni sistemle Türk Silahlı Kuvvetlerinde zafiyet oluşacağı iddialarının hiçbir temeli yoktur'
Yeni askerlik sistemine ilişkin de önemli bilgiler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
'Askerlikte aslında biz devrim niteliğinde bir reformu hayata geçiriyoruz. Bu yılların bir beklentisiydi. Şu anda biz devreye aldık. Günümüz dünyasında askerlik görevi gerçekten çok iyi bir eğitim ve uzmanlık isteyen bir meslek haline dönüşmüştür. Askeri alandaki operasyonel faaliyetler ve araç gereç kullanımı için verilen eğitimlerin maliyeti bu işin yükümlüler eliyle yapılmasını verimsiz ve anlamsız hale getirmiştir. Ayrıca kısa süreli eğitimle sahaya sürülen askerlerin can güvenliğini sağlamakta zorlaşmıştır. Türkiye epeyce bir vakittir planlı ve bilinçli bir şekilde profesyonel askerliğe geçişin hazırlıklarını yürütmektedir. Bununla birlikte ülkemizin artan nüfusu sebebiyle askerlik çağına gelen gençlerimizin sayısında yığılmaların yaşandığı ortadadır. Zaman zaman başvurulan bedelli askerlik uygulamaların amaçlarından biri de bu yığılmayı ortadan kaldırmaktır. Gençlerimizin gerek eğitim gerek iş hayatlarında kariyer planlarının onları giderek daha ileri yaşlarda askere gitmeyi zırlaması da bir başka husustur. Ben Genelkurmay Başkanı değilim. Bize Anayasa'nın hükmü gereği başkomutan derler. Genelkurmay Başkanlarımızın birçoğuyla çalıştım. Birçok bilgiyi onlardan alma şansını yakaladım. Şayet ortada yükümlü askerlik uygulamasıyla ilgili bir takım sıkıntılar ve ihtiyaçlar varsa bunlara çözüm üretmek siyasetçiler ve ülkenin yöneticileri olarak bizim asli görevimizdir. Halen meclis gündeminde bulunan yeni askerlik düzenlemesi bu anlayışla ortaya çıkmıştır. Kanun hazırlığı personel planlamaları yeni askerlik sisteminin getireceği hususlar terhis olacak yükümlü sayısı bunların yürüttükleri görevlerin nasıl idame ve ikame edileceği gibi konuların hepsi dikkate alınarak yapılmıştır. Bugün toplamda 419 bin olan TSK mevcudunun 200 bine yakını subay, astsubay, yedek subay, uzman, sözleşmeli er-erbaş kadrolarındaki muvazzaf personelden oluşmaktadır. Kritik görevlerde özellikle terörle mücadelede vazife üstlenen tüm birliklerimiz muvazzaf askerlerden teşekkül etmektedir. Yükümlüler daha çok kıta görevlerde, geri hizmetlerde değerlendiriliyor. Yeni askerlik kanunuyla yükümlülerin yarıya yakını hemen terhis olacak, kalanları görevlerine devam edecekler. Yeni askerlik sistemine geçilmesiyle ne ülkemiz sınırları içinde ne de KKTC başta olmak üzere ülkemiz sınırları dışında hiçbir aksaklık yaşanmayacaktır. Biraz sonra Milli Savunma Bakanımız detaylı bilgileri verecektir. Bu düzenleme bir yandan profesyonel askerliği yaygınlaştıracak diğer yandan da bu ülkenin tüm evlatlarının temel askeri eğitimden geçmesini sağlayacak bir anlayışla hazırlanmıştır. Çünkü tarih kitaplarında Türk milleti için asker millet veya ordu millet tanımları yapılıyor. Böyle bir milletin evlatlarının askerlikle ilişkisini tamamen kesmek düşünülemez. Yeni sistemde bedelli askerlik yapma hakkı kazanan herkes bir aylık temel eğitimden geçecektir. Yükümlü olarak kıtaya gelenler ise temel eğitimleriyle birlikte toplamda 6 ay askerlik yapacaklardır. Muvazzaf kadrolara geçişlerde ilk 6 aylık ve ardından ücret mukabili yapılacak ikinci 6 aylık askerlik görevinin ardından mümkün olacaktır. Yedek subaylık ve 2 yıllık yüksekokul mezunları için bu kanunla gündeme gelen yedek astsubaylık uygulamaları da personel ihtiyacının karşılanmasında önemli bir imkandır. Yeni sistemle Türk Silahlı Kuvvetlerinde zafiyet oluşacağı iddialarının hiçbir temeli yoktur. Bu düzenlemelerin bir kez daha ülkemize, milletimize ve gençlerimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Dünyanın en güçlü ordusu diye anılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesi kusura bakmayın da bir güvenlik zafiyetini düşünemeyecek kadar basiretsiz mi? Bunları biz birlikte müzakere ediyoruz. Her ay bizim bir defa kendi aramızda MGK toplantılarımızı yapıyoruz, bunları konuşuyoruz. Buradan özellikle tüm milletimize bir çağrı yaparak genel başkanından milletvekili ve belediye başkan adayına kadar tüm siyasetçilerin seçim döneminde verdikleri sözlerin takipçisi olmalarını da istiyorum. Bazı siyasetçiler kendi deyimleriyle seçim döneminde atıp tutuyorlar sonra da verdikleri sözlerin neredeyse hiçbirini yerine getirmeden başka işlere yöneliyorlar. Özellikle yeni askerlik sisteminin ülkemiz için yeni bir dönemin başlangıcına vesile olacağını ve beklentilerin çok ciddi bir boyutunu da çözeceğine inanıyorum.'

'31 Mart'taki hırsızlıkların tekrarını önlemek için özel bir hazırlık içindeyiz'
Erdoğan, 23 Haziran'da yenilenecek olan İstanbul seçimlerine yönelik, 'Genel Merkezimizde ve il teşkilatımızda yapılan planlamalar çerçevesinde İstanbullular ile yüz yüze iletişimi esas alan bir seçim çalışması yürütüyoruz. Binali Yıldırım ile İstanbullular arasındaki gönül bağının her geçen gün daha da güçlendiğini görüyorum. Bilgisiyle birikimiyle gayretiyle samimiyetiyle yıldızı giderek parlayan Binali Yıldırım kardeşimizin sahadaki başarısı teşkilatlarımızı motive ediyor. Seçim gününe kadar bu çalışmaları kesintisiz sürdüreceğiz. Milletimizin sandığa yansıttığı iradesine sahip çıkmak, 31 Mart'taki hırsızlıkların tekrarını önlemek için özel bir hazırlık içindeyiz. Mahalle ve sandık temsilcilerimizi yeniden organize ettik. CHP adayı etrafında oluşturulan sahte imaj çemberi kırıldıkça İstanbul'a gerçekten kimin hizmet edebileceği, bu kadim şehri kimin temsil ehliyetine sahip olduğu daha iyi anlaşılıyor. Milli irade hırsızlığından halkı aşağılamaya, zorbalık ve hakaretten Türkiye düşmanlarının desteğini aramaya kadar her foya birer birer ortaya dökülmeye başladı. 40 yıldır bu işlerin içinde birisi olarak, zarfla mazrufun bu derece zıt olduğu pek az siyasi mühendislik projesine rastladığımı özellikle belirtmek istiyorum. Mızrak çuvala sığmamış, maskeli balo sone ermiş, takke düşmüş ve kel görünmüştür. Amaç milletin kalbini kazanmak değil de seçime kadar halkı aldatmak olunca sonuçta böyle tecelli ediyor' diyerek sözlerini sonlandırdı.