Medicana Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Bilgin, 'Klimaya bağlı hastalıklar klimanın 2 etkisine bağlı olarak gelişir. Birincisi klimanın fiziksel etkisine bağlıdır. Bu etki klimanın ortamı aşırı soğutmasına bağlı etkidir. Burada ani ısı değişikliklerine bağlı olarak hastalık ortaya çıkar. Aşırı soğuk ve kuru havaya sürekli maruz kalınması, ani ısı değişiklikleri kişinin vücut direncinin düşmesine ve kolaylıkla üst solunum yolu hastalıklarına hatta zatürreye kadar giden akciğer hastalıklarına yakalanılmasına neden olur. Ayrıca klimaların üflediği soğuk havaya direkt maruz kalmak, yüzdeki sinir kılıfını etkiler. Ödem ve yüz felci yapar. Kas ağrılarına, kas tutulmalarına neden olabilir' dedi.

ASTIM KRİZLERİ ORTAYA ÇIKAR

'Klimaların üflediği soğuk hava ve ortama yaydığı tozlar, özellikle alerjik bünyeli kişilerin şikayetlerini ve krizlerini tetikler' diyen Doktor Bilgin, 'Bu da astım krizlerinin ortaya çıkmasına ve şiddetli kuru öksürüklere neden olur. Alerjik bünyesi olanların ani ısı değişikliklerinden kaçınmaları gerekir. İkinci etkisi de klimanın rezervuar etkisine bağlıdır. Temizliği ve bakımı her yıl iyi yapılmayan klimaların filtre sistemlerinde uygun nem ve ısıda birtakım bakteriler birikir, çoğalırlar ve ortam havasına dağılırlar. Bu bakterilerin solunması ile ölümle de sonuçlanabilen hastalıklara neden olmaktadır' ifadelerini kullandı.

KLİMA HASTALIĞI NEDİR?

Klima hastalığının (Lejyoner Hastalığı), bakterinin neden olduğu pnömoni yani zatürre hastalığı olarak tanımlandığını belirten Doktor Bilgin, 'Bakteri nemli ortamlarda ve akarsu ya da göllerde yaşar ve bu ortamlarda uzun süre canlılığını koruyabilir. Bakteri bu özelliği nedeniyle klima sistemlerinde de yaşayabilmektedir. Hastalığa halk arasında klima hastalığı denilmesinin sebebi de budur. Hastalığa neden olan bakteri büyük oteller ya da buna benzer kuruluşların su sistemlerine doğal kaynaklardan bulaşabilir ve bu sistemler içerisinde bakım ve dezenfeksiyon koşullarına uyulmadığı takdirde üreyebilir. Su sisteminde üreyen bakteriler su boruları, banyo armatürleri gibi çeşitli ortamlarda üremelerin devam ederek suyun kullanımı sırasında oluşan damlacıkların solukla akciğere alınması sonucu hastalığa neden olur. Bu bakterinin hastalık yapma potansiyeli oldukça zayıftır. Bundan dolayı bakteriyi alan kişinin vücut direnci önemlidir. Hastalık kronik akciğer veya karaciğer hastalığı olanlarda, kanserli hastalarda, şeker hastalığı, alkolizm, yoğun sigara kullanımı neticesi savunma sisteminin zayıflayan kişilerde hastalığın oluşumu daha yüksek orandadır' şeklinde konuştu.

İŞTE BELİRTİLERİ

Hastalığın tipik zatürre belirtilerine benzer belirtiler vermediğine dikkat çeken Bilgin, 'Akciğer ve solunum sistemine ait şikayetler ön planda değildir. İlk 24-48 saat içinde halsizlik, kırgınlık, yaygın kas ağrıları, şiddetli baş ağrısı ve huzursuzluk vardır. Daha sonra ateş ve ilk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları olabilir. Hastaların yüzde 20'sinde sinir sistemi bulguları, konsantrasyon bozuklukları hatta koma görülebilir. Hastanın şikayetleri, fizik muayene bulguları ve akciğer filmleri ile diğer akciğer enfeksiyonlarından ayrılması mümkün değildir. Bunun için tanıda ilk koşul hastalığın akla getirilmesidir. Bir takım laboratuvar testler tanıya yardımcıdır. Tedavide 15-21 gün süreyle bu bakterilere yönelik antibiyotikler kullanılmalıdır. Uygun antibiyotik, uygun süre ve uygun dozda kullanılması ile hastalık tedavi edilir' dedi.

KLİMANIN ZARARLARINDAN NASIL KORUNALIM?

Doktor Bilgin, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: 'Klimaların bakım ve temizliği her yıl yapılmalıdır
Bakteri filtresi kullanılmalıdır. Ortam için en ideal sıcaklık 25 derecedir. Ortamın aşırı soğutulmamasına dikkat edilmelidir. Klimaların üflediği havaya direkt maruz kalmamaya özen gösterilmelidir. Klima ve sulardan düzenli örnekler alınıp düzenli aralıklar ile laboratuvarda incelenmelidir.'