ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Doç. Dr. Ali Cemal Gücü, 2011 yılında TÜBİTAK desteğiyle Karadeniz hamsisini çalışmaya başladıklarını belirterek bu çalışma sonunda gördükleri en önemli şeyin hamsi hakkında bilinenlerin çoğunun değişmesi olduğunu söyledi.
Yapılan çalışmada avcılığın çok kötü olmadığını gördüklerini ifade eden Gücü, 'Bu çalışmalar kapsamında bizim görevimiz Karadeniz'in tamamını kapsayacak şekilde akustik yöntemle balık sayımları ve stokun durumunu belirlemekti. Bu proje 2015 Eylül ayında tamamlandı. Bu çalışmanın sonunda gördüğümüz en önemlisi hamsi hakkında bilinenlerin çoğunun değişmiş olduğuydu. Bunların haricinde yönetimi ile ilgili çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların sonunda avcılığın çok kötü olmadığını, bu şekilde devam ederse hamsi stokunun çökmeyeceğini ön görüyoruz. Eğer ki daha fazla avlanmak istersek şuanda stoku yarı yarıya azalmış durumdayız belimizi sıkmamız gerekiyor' şeklinde konuştu.
Genelde Karadeniz'de bilinen iki stok olduğunu kaydeden Gücü, 'Biri azak hamsisi, biri de tuna havzasında yumurtlayan Karadeniz hamsisi. Bunun dışında küçük bir Türk kıyılarında yumurtlayan hamsi olduğu biliniyordu. Bu çalışma sonunda Türk kıyılarında üreyen hamsinin en az 10 kat daha artmış olduğunu gördük. 30 bin tonlar civarında bir stokun 300 bin tonlara kadar yükselmiş olduğunu gördük. Bunun sebebinin Tuna havzasındaki kirlilik ve oradaki ekosistem bozukluklarından kaynaklandığını düşünüyoruz. Hamsi artık o evini kirlilik nedeniyle terk ederek bizim kıyılarımıza doğru yaklaşmış' diye konuştu.
'Kuzey'deki hava soğumaya başlayınca bizim hamsimizi bizim kıyılara doğru itiyor' diyen Gücü, 'Bazı yıllar soğumadaki farklılaşmalardan dolayı hamsi bizim kıyılarımıza hiç uğramadan Gürcistan ve Abazya sahillerine kadar gidebiliyor. Bu durumda Türk balıkçısı avlamadığı için bizdeki av düşük oluyor. Normalde hep Türk balıkçılığının fazla hamsiyi avladığı için stoku çökertmesi olarak yorumlanıyor. Halbuki gözlediğimiz o değil. Hamsi bazı yıllarda tamamen iklimsel şartlar nedeniyle olmaması gereken yerlerde kışlıyor ve Türk balıkçısının ulaşamadığı alanlarda da kışlayabiliyor. Bu da avın düşük olmasına neden oluyor' ifadelerini kullandı.

'HES'lerin hamsi üzerinde etkisi var'
Nehirlere kurulan barajların tuz besinlerinin denize ulaşmasını engellediğine işaret eden Gücü, şöyle konuştu:
'HES'lerin ekosisteme olumsuz etkisi göz ardı edilemez. Nehirler bütün denizlerin can damarları. Bunların üzerinde kurulan barajlar bu besinlerin denize ulaşmasında mani oluyor. Bu besinler hamsi ve diğer balıklar olsun bunların üremesinden tutun hayatta kalmasına kadar son derece önemli faktörler. Özellikle silisyum nehrin şiddetiyle kazınarak gelen mineraller. Bunları insan kaynaklı girdileri yok. Biz üretemiyoruz sadece doğa üretebiliyor. Denge bozulduğu zaman yani doğanın ürettiğini biz önüne bir baraj kurup tuttuğumuz zaman denize ulaşamıyor, denizdeki döngüler tamamen değişiyor. 2020'li yıllardan sonra biraz hovardalık yapmışız. Yani faiz oranından fazlasını harcamışız. Kirlilikten bahsediyoruz, HES'ler var. Bunlar denizin, Karadeniz'in can damarına hepsinin üzerine santral dikmişiz. Bunların hepsinin hamsi üzerinde etkisi var.'

'Hamsi dünyanın her yerinde olan bir balık'
Çok büyük iklimsel değişikliklerinin olmadığı sürece hamsi stoklarının aynı şekilde devam edeceğini vurgulayan Gücü, şunları söyledi:
'2000'li yılların başıyla karşılaştırdığımızda stok yarı yarıya düşmüş durumda. Bunun sebebi sadece balıkçılıktan kaynaklanıyor demek mümkün değil. Bunun pek çok sebebi var. Karadeniz değişiyor. Hamsi dünyanın her yerinde olan bir balık. Aynı tür hamsi Akdeniz'de var, Afrika'da da var. Ama Karadeniz'e has bir durum eğrelti otu gibi üredikçe yürüyor. Biz hamsinin 10 santimetreye kadar ulaştıktan sonra yumurta attığını gördük. Buradan çıkan yumurtalar Temmuz ayında 5-6 santimetreye kadar ulaşarak tekrar yumurta atıyor. Yavru hamsilerin yumurta attığını gördük. Bu sayede hamsinin çökmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyoruz. Çok büyük iklimsel değişiklik olmadığı müddetçe hamsi stoklarının bu şekilde devam edeceğini düşünüyoruz.'

'Palamutu arttıran her neyse hamsiyi de aynı şekilde etkiledi'
Filonun kapasitenin çok üzerinde olduğuna işaret eden Gücü, 'Palamut hamsiyi yediğinden ziyade palamutu arttıran her neyse hamsiyi de aynı şekilde etkiledi. Palamutun olduğu seneler hamside bir azalma görülüyor. Bunu direk hamsinin direk yendiği şekilde yorumlamamak lazım. Tekne sayıları durduruldu. Artık yeni lisans verilmiyor. Ancak Moritanya'ya gidecek teknelere izin veriliyor. Onun için filoda artış söz konusu değil. Ürün miktarında dalgalanmalar var ama belli bir seviyede devam ediyor. Son 10 yıldaki verilere baktığınızda bazı yıllar aşağıda, bazı yıllar yukarıda ama ortalama bir düzen tutturmuşuz gibi gözüküyor. Filomuz kapasitenin çok üzerinde. Şansımıza bazı yıllar palamut çok oluyor bir şekilde idare ediyorlar bazı yıllar başka balıklar ön plana çıkıyor. Yapılan ekonomik analizler balıkçılığın çokta karsız bir meslek olduğunu söylemiyor. Yapılan yatırımlara baktığında demek ki bu sektörden para kazanılıyor' dedi.