Doğumsal göğüs duvarı deformiteleri nispeten yüksek insidansa ve hastaların yaşamı üzerinde önemli etkiye sahip olan bir anomali grubudur. Fonksiyonel solunum yetmezliğine ve semptomlara neden olması, çocukların ve ebeveynlerinin çoğunluğunun psikososyal ve kozmetik kaygılarının olması ve spordan kaçınma bu deformitelerin klinik önemini göstermektedir. En sık karşımıza pektus ekskavatum (kunduracı göğsü) ve pektus karinatum (güvercin göğsü) olarak çıkar. Bazı hastalarda bu iki deformite birlikte görülebilir.

Medicana Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünden Prof. Dr. Burçin Çelik, doğumsal göğüs duvarı deformiteleri ve tedavisi konusunda bilgi verdi:

Kunduracı Göğüs Deformitesi
"Kunduracı göğsü deformitesi, sternum (iman tahtası) ve alt kostal kıkırdakların değişken derecelerde depresyonu olarak tanımlanır ve doğumsal göğüs duvarı deformiteleri içinde en sık görülenidir. Halk arasında 'kunduracı göğsü' veya 'çökük göğüs' olarak da bilinir. Deformite hayatın ilk aylarından itibaren klinik olarak tespit edilebilir ve canlı doğumlarda 1/400 oranında görülür. Erkeklerde 4 kat daha sıktır. Kunduracı göğsü tüm göğüs duvarı deformitelerinin yaklaşık %90'ını oluşturur ve ailesel vakalar bildirilmiş olsa da genellikle sporadiktir. Sıklıkla doğumda veya hayatın ilk bir yılında ortaya çıkar, 8-9 yaşlarında deformite daha stabil hale gelir.
Semptomlar deformitenin derecesi ile ilgilidir. Hafif çöküntülerde hiçbir semptom görülmeyebilirken orta ve şiddetli deformitelerde eforla gelen göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, hareket kısıtlılığı sık görülen semptomlardır. Bu hastalarda kalp kapağı bozuklukları veya ritim bozuklukları olabilir.

Ameliyat deformitenin ortopedik, postüral, kozmetik, kardiyorespiratuvar, fizyolojik etkileri göz önüne alınarak var olan deformiteyi düzeltmek ve bu deformitenin progresyonunu önlemek amacı ile yapılmaktadır. Kunduracı göğsünde görülen konkav göğüs, prominant abdomen, öne doğru yay halini almış omuzlar, ileri doğru çıkmış boyun; postüral egzersiz, korse, birtakım fiksatif metotlara cevap vermezken, erken çocukluk döneminde yapılan cerrahi girişimlere son derece iyi cevap vermektedir.
Ameliyatın zamanlaması önemlidir. Omurga eğriliği ve duruş bozuklukları ortaya çıkmadan, erken yaşlarda yapılması uygun gözükmektedir. Yaş arttıkça özellikle ergenlikten sonra yapılan ameliyatlarda başarı şansı düşer. Pektus ekskavatum deformitesi için cerrahi tedavi kararı, deformitenin derecesine ve deformitenin hasta üzerinde yarattığı psikososyal etkinin ciddiyetine göre verilir. Fonksiyonel bozukluğu olan olgular 5-6 yaş civarında ameliyat edilirler. Fonksiyonel bozukluğu olmayan hastalar 11-14 yaş civarında ameliyat edilir. Ameliyatın amacı akciğer ve kalp üzerindeki baskıyı kaldırmak, göğüs kafesinin gelişimine olanak sağlamak ve psikolojik iyileştirme sağlamaktır.

On yıl öncesine kadar pektus ekskavatumda ameliyatlar açık yöntemlerle yapılırken son 10 yılda artık minimal invaziv yöntemler (kapalı ameliyat-Nuss ameliyatı) tercih edilmektedir. Bu ameliyat daha az kesi ile yapılan, hastaya daha az işlem gerektiren, işlem süresi daha kısa olan, ameliyat sonrası toparlanmanın daha çabuk olduğu, uzun dönem sonuçların oldukça yüz güldürücü olduğu bir ameliyattır. İman tahtası arkasına yerleştirilen bir çelik barla destekleyerek kaburga ve kıkırdakların kesilmesinin ya da bölünmesi işleminin yapılmasına gerek kalmadan öne doğru kaldırılmaktadır. Hastalar genellikle 3-4 gün içerisinde taburcu olurlar ve normal hayatlarına 15-20 gün içerisinde dönerler. 1 aydan sonra hafif sportif hareketlere izin verilirken 3 aydan sonra olağan sportif aktivitelere (koşu, yüzme, teniz) izin verilmektedir. 6 ayda bir kontrolleri yapılan hastadan pektus barı 3 yıl sonra kısa bir ameliyat ile çıkarılır.

Güvercin Göğsü Deformitesi
Güvercin göğsü deformitesi, en çok görülen ikinci göğüs duvarı deformitesidir. Pektus karinatum, sternumun öne doğru çıkıklığının eşlik ettiği, genellikle 3-7'nci kaburgaların belirginleşmesiyle sonuçlanan, kıkırdakların kaburgalara göre aşırı büyümesi nedeniyle ortaya çıkar. Kunduracı göğsü deformitesinden daha az sıklıktadır ve erkeklerde daha yaygın görülmektedir. Hastaların çoğunda şikayet görülmez. Doğumda hiçbir bulgu saptanmayabileceği gibi bazen hafif deformite bulgusu görülebilir. Deformite genellikle daha ileri yaşlarda (11-15 yaş) ortaya çıkar. Çünkü bu dönemde büyüme hızlanmış ve kaburgaların kıkırdak kısımlarının büyümesi artmıştır. Çoğunlukla annelerin fark etmesi ile hasta doktora başvurur. Deformite tespit edilen okul çağındaki çocuklarda psikolojik, kozmetik ve fizyolojik problemler görülür. Çocuklar deformiteden ötürü kendine güvensiz ve içe kapanıktır, omuzlarını düşürerek ve öne doğru eğilerek yürür ve otururlar. En önemlisi bu dönemde çocuk kendini diğer arkadaşlarından soyutlayabilir. Beden eğitimi derslerine katılmak istemeyebilir. Arkadaşlarının yanında giyinmek istemedikleri ve beden görüntülerinden utandıkları için havuza ve denize gitmek istemeyebilirler. Pektus karinatumda cerrahi tedavi yüz güldürücüdür ve cerrahi tedavide günümüzde artık minimal invazif yöntemler tercih edilmektedir. Cerrahi sonrası şikayetler ortadan kalkmakta hasta memnuniyeti çok yüksek olmaktadır.
Pektus karinatum deformitesinde açık cerrahi yöntemler günümüze kadar oldukça sık uygulanmaktaydı. Bu ameliyatta kaburgaların kıkırdak kısımlarının çıkarılması, göğüs kemiğinin kısmen çıkarılması ya da kesilmesi gerekmektedir. Ayrıca temel amacı estetik olan bu ameliyatta önde geniş bir ameliyat izi göze çarpmaktadır. Bu olumsuzluklarından dolayı daha az invaziv olan yöntemler bulmak için çeşitli arayışlar içine girilmiştir.
Son yıllarda pektus karinatum onarımında Nuss prosedürünün modifiye bir şekli olan Minimal İnvaziv Pektus Karinatum Onarımı doktor Abramson tarafından tanımlanmıştır ve ülkemizde birçok merkez tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Bu teknikte göğüs boşluğuna girilmez. Nuss tekniğine benzer, fakat farklı bazı özellikler taşıyan nikel-çelik alaşımı metal bar, uygun şekil verildikten sonra, sternum önünden cilt altında oluşturulan tünelden geçirilir ve çıkıntının en belirgin olduğu düzeyde sternum üzerine baskı uygulayacak şekilde her iki yanda kaburgalara çelik teller ile tespit edilmiş olan sabitleyicilere vidalanır. İki ila dört yıl kadar yerinde tutulan bu bar ve sabitleyicileri belirlenen süre sonunda genel anestezi altında çıkartılır.

Ameliyat Sonrası Dönem
Ameliyat sonrası dönemde en ciddi sorun ağrıdır. Hastalar erken dönemde ayağa kaldırılır ve etkin bir ağrı tedavisi ile 3-4 günde taburcu olurlar. Hastalara 2-3 hafta süreyle evde istirahat önerilir, daha sonra okula veya işe dönebilirler. İlk 1 ayda pektus barının dönme riski nedeniyle yan yatmaktan kaçınmalarını, ilk 3 ayda ise aktif spordan uzak durmaları önerilir. Ameliyat sonrası görülebilecek en önemli komplikasyonlar yara enfeksiyonu ve allerji sayılabilir. Ameliyatta kullanılan bar nikel-çelik alaşımı olup nikel alerjisi öyküsü olan olgularda kullanılmamalıdır. Bu olgularda titanyum barlar tercih edilebilir."